Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın, İçişleri Bakanlığının, evlendirme memurluğu yetkisi ve görevi verebileceği kurumlar arasına il ve ilçe müftülüklerinin de eklendiği 6. maddesi TBMM'den geçti.

İslam hukukunda Müslümanın hayatını şekillendiren her davranışı gibi evlilik akdi ile ilgili de dinin kuralları vardır ve Müslümanlar nikah akitlerinin bu kurallara uygun olarak yapılmasını isterler. Fakat bir takım seküler yapılar yasanın geçmesinden rahatsız olarak 'şeriat geliyor, kadın hakları çiğneniyor, vatandaşlar Müslüman olan ve olmayan diye ayrıma tabi tutulacak ve milli birlik bozulacak' gibi tepkiler vermeye başladı. Oysa ki yıllar yılı bu millet Allah'ın adıyla değil 'belediye başkanının memura verdiği yetkiye dayanarak' nikahını gerçekleştirdi. Allah'ın hükümlerinin kamusal, siyasi ve toplumsal alanda bir geçerliliği olmayacaksa, O'nun kanunlarının evlilik gibi ciddi bir müessesenin ilk adımı olan nikahta hükmü kalmayacaksa kendimizi 'Müslüman' olarak tanımlamanın ne anlamı kalır?

Yaptığı açıklamalar ve yazıları ile bugünü dünden okuyan Rize Eski Milletvekili, İlahiyatçı-Yazar Şevki Yılmaz, Temmuz 1996 yılında "İslam'da Evlilik" başlıklı konuşmasında güncel tartışma konusu 'müftülere nikah yetkisi'ne dair açıklamalarda bulunuyor. Yılmaz, konuşmasında Osmanlı'dan örnekler vererek ailenin temellerinin Mozart'a göre değil Kur'an'a göre atılması gerektiğini anlatıyor.

Allah ve Rasulünün bir köy muhtarı kadar yetkisinin olmadığı doksanlı yıllardan günümüze değişim ve dönüşümü fark edilebiliyor. Artık il ve ilçe müftüleri 'Allah'ın adıyla' Rasulün sünneti gereği nikah kıyabilecek.

İşte 21 yıl önce dile getirilen Kur'an'a göre nikah çağrısı:

"Dinle devleti birbirinden ayırırsanız aile toplumunun temeline dinamit attınız işte.. Bir ailede nikahlar 'bismillah' ile kıyılmazsa, bir ailenin nikahı Mozart'a göre kurulursa besmelesi Mozart olan bir toplumun aile yuvalarının kısa sürede boşanmaları mukadderdir. Buyurun Osmanlı mahkemelerini inceleyin. Osmanlı'da üç yüz yılda hırsızlıktan dolayı kolu kesilenin sayısı 10 kişiydi. 8'i Ermeni ve Rum vatandaşlarıydı. Boşanma davası sayısı 10'u geçmiyor neden? Çünkü bizim aile toplumumuzun temeli Mozart'a göre değil Kur'an'a göre atılmıştı. "Bismillahirrahmanirrahim" diye atılıyordu. Ben dahil Müslümanların aile temeli Mozart'a göre atılıyor. Şu an da size hitap eden kardeşiniz iki nikahlı bir kardeşinizdir. İki nikahlıyım ama bir tane hanımım var. Biri belediye nikahı (Mozart'a göre) öbürü de Allah'a göre.. Mecbur muyuz iki nikah kıymaya? Çünkü Allah'ın nikahının iradda mahalli yoktur memlekette. Allah ve Rasulünün bir köy muhtarı kadar yetkisi yoktur. Muhtarın mührü geçerlidir, müftünün mührü geçerli değildir. "Ben sizi İstanbul Belediye Başkanı adına karı-koca ilan ettim" Bismillah yerine "bismi- reisi- belediye' olmuştur. Bir müftü 'ben sizi Allah adına karı-koca ilan ettim' dese belediye nikahı yoksa o müftü efendi altı yıla kadar hapse atılır. Çünkü Allah ve Rasulü adına kıyılan nikahın hükmü.."