15 TEMMUZ RUHUNU YAŞAMAK/YAŞATMAK

15 Temmuz, bir milletin çıplak elleriyle vesayet odaklarına "dur" dediği, iradesine sahip çıktığı destansı direnişin adıdır. Milletimiz, bir gece sabaha kadar kanı-canı pahasına mücadele etmiş, hainleri ve arkasındaki güçleri yenilgiye uğratmıştır.

15 Temmuz direniş ve zaferinin nesilden nesile aktarılması kadar doğru anlaşılması ve doğru anlatılması da önemlidir. Birçok önemli olay gibi belli günlere hapsedilip günü gelince süslü cümlelerle anılan, sonra da 364 gün boyunca hatırlanmayan bir önemli gün durumuna düşürülmemelidir.

15 Temmuz anmalarından daha önemlisi, 15 Temmuz kalkışmasını yapan ve yaptıran iradenin iyi etüt edilmesidir. 15 Temmuzu hazırlayan bataklığı kurutmadıktan ve o bataklığın dış desteğini koparmadıktan sonra bu ülkede bu tür kalkışmaları bitirmek mümkün değildir.

FETÖ zihniyeti ile mücadele etmek sadece bir grupla mücadeleye indirgenirse, o zihniyetle tam bir mücadele yürütüldüğü iddia edilemez. FETÖ zihniyeti sadece bir gruba has değildir; hem ülkemizde hem de dünyada birçok yapının içinde gizli ya da açık, bu zihniyet kendine yer bulmuştur. Bu gerçek pas geçilirse, Allah korusun, yeni 15 Temmuzlara maruz kalırız.

Fetövarî yapılarla mücadele, emniyet, istihbarat ve askeriyeden ziyade Diyanet ve İlâhiyat Fakültelerinin işi olmalıdır. Askerî yöntemler, bir yere kadar başarılı olur. Zihniyet mücadelesi, sadece güvenlik güçleriyle yapılamaz; yapıldığı takdirde mücadele kısır döngü hâlini alır. 15 Temmuzun üzerinden iki buçuk yıl geçmesine rağmen bu sahada başarılı çalışmalar yürütüldüğünü söylemek, pek de mümkün değil.

İki buçuk yıldır FETÖ ile mücadele, daha çok güvenlik kuvvetleri ve yargı eliyle yürütülüyor. Ancak bu mücadele, örgüt tarafından sürekli manipüle ediliyor. FETÖ ile mücadelenin siyasî ayağının çok yeterli olduğunu söylemek bir hayli zor. Özellikle yurt dışında, bazı ülkelerde, FETÖ sempatizanlığını kırabilmiş değiliz. Bu ülkeler utanmasalar, FETÖ ile mücadeleyi demokrasi karşıtı mücadele olarak önümüze koyacaklar.

Fetövarî yapılarla mücadelede insanımıza da görev düşüyor. İnsanımız, öncelikle çocuklarını bu yapılardan uzak tutmalılar. Ekonomik durumu zayıf olan kardeşlerimizi, çocuklarını okutma vaadiyle kandıran bazı yapılar canlılığını koruyor. Devlet, fakir aile çocukları için özel bir program geliştirmedikçe bu yavrularımızın beyinleri yıkanmaya devam edecek. Aileler, çocuklarının hem dinini öğrenmelerini hem de okula gitmelerini istiyor. Bu durumdaki çocuklar rahatlıkla imam hatiplere yönlendirilebilir. Bu meseleye ciddî bir ağırlık verilirse sorun büyük oranda çözülecektir.

Maarif Vakfı ve yurt dışında faaliyet gösteren kurumlarımız, iki buçuk yıldır bazı ülkelerde gözle görülür bir başarı elde etti. Ancak yüz altmış ülkeye yayılan fetövarî yapılarla uzun soluklu ve yoğun bir mücadeleye ihtiyaç var. Başka türlü bu tür yapıların etkinliği yok edilemez.

FETÖ ile mücadele ederken doğru ile yanlışı karıştıranlara, özensiz davrananlara da dikkat etmek gerekir. Bazıları FETÖ ile mücadele adı altında bütün mütedeyyin insanları hedef gösteriyor ki bu son derece tehlikeli bir durumdur. Ömrü FETÖ ile mücadele etmekle geçmiş bazı insanların FETÖ'cü durumuna düşürülmesi, mor beyin yanlışının çok geç farkedilmesi, mücadeleye zarar veriyor. Bu tür hatalara bir daha düşmemek lazım, zira bu hataların bedelini masum insanlar ödüyor.

Bir de "zaferin sahipleneni çok olur" derler. 15 Temmuz gecesi kimlerin nasıl direndiği belli iken tehlike geçtikten sonra kalabalığa karışanlar bazen daha öne çıkıyor ve mücadeleyi olur olmaz bir şekilde yönlendirmeye çalışıyorlar. Yönlendirmekle kalmıyor, mücadeleden nemalanmaya kalkıyorlar; zaman zaman da başarılı oluyorlar. Bu sureti haktan görünenlere karşı uyanık olunmazsa, hiçbir şey olmasa bile gerçek mücadele edenler incinir.

15 Temmuz sonrası biz de oradaydık, FETÖ ile esas mücadeleyi biz verdik diyen bazı çevrelerin bugün sesinin daha çok çıkması da kayda değer bir durum. Bunların sesi daha gür çıkmakla kalmıyor, sanki bunların değerleri eskisine göre daha fazla ilgi görüyor, kendilerine daha fazla alan buluyorlar. Çünkü FETÖ'nün oluşturduğu boşluğun bir kısmı bunlarla doldurulmuş gibi... Zaman zaman esas niyetlerini açığa vurmaktan da kaçınmıyorlar. Bu tehlikeyi asla görmezden gelemeyiz, yoksa şehitlerimizin aziz hatırasına saygısızlık etmiş oluruz.

Büyük Memur-Sen ailesi olarak 15 Temmuz gecesinin ilk saatlerinden itibaren vatansever halkımızla birlikte büyük mücadelenin içinde ve önünde yer aldık. Aramızdan bazı arkadaşlarımız şehit, bazı arkadaşlarımız da gazi oldu. Bütün şehit ve gazilerimize minnettarız.

15 Temmuz ruhunu diri tutmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Büyük Memur-Sen ailesinin bir parçası olan Eğitim-Bir-Sen İstanbul 3 Nolu Şube, 15 Temmuz ruhunu her yıl farklı bir etkinlikle canlı tutmaya gayret ediyor. Bu cümleden olmak üzere bu yıl, Türkiye geneli, eğitim çalışanları arası "Her Şehit Bir Kahramandır" hikâye yarışması düzenliyoruz.

Tüm eğitim çalışanı arkadaşlarımızı, yarışmamıza katılmaya davet ediyoruz.

Yarışma şartnamesi için tıklayınız:

http://istanbul3.ebs.org.tr/manset/1854/15-temmuz-konulu-hik%C3%82ye-yarismasi

15 Temmuzu Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız!!!