"Büyük Veba Salgını", "Black Death" (Kara Ölüm) ya da "Kara Veba", 1347-1351 yılları arasında Avrupa'da büyük yıkıma yol açan veba salgınıdır. Asya'nın güney batısında başlayarak 1340'lı yılların sonlarında Avrupa'ya ulaşmıştır. Salgına " Yersinia pestis" adı verilen bir bakterinin yol açtığı düşünülmektedir. Açılan yaralar hızla siyaha dönüştüğü için halk hastalığa ‘Kara Ölüm’ adını takmıştı.

Hastalığın özellikle Avrupa’da yayılmasının ve en büyük etkisini göstermesinin bir başka önemli nedeni; o dönemde Avrupa’da hakim olan pislik, temizlenmeme. Bunun sonucunda fareler, pireler her yere yayılmış, tüm evleri sarmıştı. O dönemde hakim olan derebeylik sistemi fakirle zengin arasında büyük uçurumlar yaratmıştı. Yoksulluk, yeterli beslenmeme, aşırı kötü şartlarda yaşamayı beraberinde getirmişti. Derebeyleri daha büyük arazilere sahip olmak için sürekli yeni araziler istila ediyor, böylece hastalık bunlarla beraber taşınıyordu.

Amerika'daki Kızılderili Soykırımları'ndan sonra bilinen bütün büyük salgınlardan ve savaşlardan daha fazla can alan salgında Fransız tarihçi Jean Froissart'ın gerçeğe yakın olduğu kabul edilen saptamasına göre Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte biri öldü. Salgın, Ortadoğu, Hindistan ve Çin de olmak üzere olmak üzere yaklaşık 75.000.000 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Ayrıca bu hastalık 1347-1348 yılları arasında Venedik nüfusu 130.000 iken 70.000'e düşmesine neden olmuştur."

14. yüzyılda yaşanan Kara Ölüm iyi biliniyor. Tarihçiler veba hakkında tartıştığı zaman, genellikle yersinia pestis bakterisinin sebep olduğu bu hıyarcıklı veba salgınına atıfta bulunurlar.

Ole Jørgen Benedictow tarafından yazılan “Kara Ölüm 1346-1353: Bütün Tarih” adlı kitapta, Benedictow Avrupa nüfusunun %50-60’ının Kara Ölüm esnasında öldüğünü tahmin ediyor. 

Ancak vebanın, sonrasındaki dört yüz yıl boyunca Avrupa, Orta Asya ve ötesini etkilemeye devam ettiği ve her 10 ila 20 yılda bir tekrar döndüğü daha az biliniyor.

Benedictow, “Kara Ölüm” isminin aslında Latince “atra mors” kelimesinin bir yanlış anlamasından kaynaklandığını ve vebanın yanlış tercümesi olduğunu söylüyor. Latince “atra mors”, aynı zamanda “korkunç” ve “kara” anlamına geliyordu. Kurbanların yaşadığı belirtiler ve hastalığın ürkütücü ismi arasındaki belirgin bir ilişki yok.

Nasıl etkisini gösteriyordu?

Kişinin virüsü bedenine almasının ardından koltuk altlarında önce siyah bir leke oluşuyordu. Hastalığa yakalananlarda önce titreme, kusma, ağır kas ağrıları, ışığa duyarlılık, uykusuzluk ve çevreye ilgisizlik görülüyor; ateş hızla 40 dereceye çıkıyor, kasıklardaki lenf düğümlerinde önce fındık sonra da yumurta büyüklüğüne ulaşan kabarcıklar oluşuyordu. Türkçenin yaygın halk dilinde "yumrucuk" da denilen "Hıyarcık" türünün yol açtığı ölümün biçimi, buna tanık olanlara tuhaf bir ürküntü veriyordu. Virüs, önce seçtiği kurbanı şiddetli bir ateş altında bulunduruyordu. Hasta üçüncü ya da en fazla dördüncü gün hayata veda ediyordu.

Kara Ölüm Ne Zaman Başladı?

Kara Ölüm, Orta Doğu ve Avrupa’yı 1346-1353 yılları arasında sarstı, ancak Orta Asya’nın Tibet Platosu’nda birkaç on yıl daha erken başlamış olabilir. 

14. ve 18. yüzyıllar arasında tekrar nükseden veba salgını süreci, İkinci Veba Salgını olarak biliniyor. İlk Salgın MS 6. ila 8. yüzyıllarda meydana geldi. Üçüncü Salgın ise kabaca 1860-1960 yılları arasında sürdü. 

Benedictow, “Kara Ölüm’ün, İkinci Veba Salgınının ilk felaket salgın dalgası” olduğunu yazıyor. İkinci Veba Salgınından sonraki birkaç salgın daha az yıkıcıydı fakat her nüksettiğinde yine de nüfusun %10 ila 20’sini öldürmeye devam etti.

Kara Ölüm, Ortaçağ Avrupa’sında binlerce insanın ölümünden sorumluydu. O dönemden kalma bu resim, ölüm dansı için ölülerden mezardan çıkan iskeletleri gösteriyor. Nuremberg Kroniği (1493)

Kara Ölüm Avrupa’yı Nasıl Etkiledi?

Ortaçağ ve Erken Modern insanlar vebaya alıştı ve periyodik nüfus kaybı uzun adımlar ile gerçekleşti. Doktorlar ve bilim insanları, özellikle vebanın toplumlara gelişini ve yayılışını önlemek açısından, vebayı tedavi etmek ve daha iyi anlamak için çalıştı.

Tıp ve sağlık tarihinde vebaya karşı birçok önemli gelişme meydana geldi: tahlillerin yeniden doğuşu, kan dolaşımının keşfi, halk sağlığı ölçümlerinin gelişimi bunlardan bazıları. İkinci Veba Salgını, 19. yüzyılın içlerine kadar Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya’yı vurmaya devam ederken, Batı Avrupa’da niçin sona erdiği henüz net değil.

Ortadoğu'daki etkisi nasıldı?

Vebadan önce Avrupa’daki hızlı nüfus artışı beslenme sorunlarına neden olmuştu. İyi beslenemeyen insanlar hastalıklara karşı dirençsizdi. Kentler temiz tutulamadığı için her yere yayılan milyonlarca fare vebanın hızla yayılıp ölümlerin artmasına neden oldu. Büyük veba salgını 1347’de sadece Avrupa’da hasar verdi sanılır, ama salgında Asya ve Afrika’da da çok ölüm oldu. Salgın, Sicilya’ya ulaştığı sırada Karadeniz ve Akdeniz liman kentlerinde, Suriye, Lübnan, Filistin ve Mısır’da ve Hatay’da görüldü. Ardından 1349’da Mekke’de ve 1351’de Yemen’de salgın çıktı. Orta Çağ’da, nüfusun yoğunlaştığı ülkelerin çoğunda veba yayıldı. Yaklaşık 100 milyon insanın birkaç yılda vebadan öldüğü hesaplandı. Avrupa nüfusunun üçte biri yaşamını kaybetti. O dönemlerde dünya nüfusu bugünkünden çok azdı. Salgından önce 450 milyon olan dünya nüfusunun 350 milyona düştüğü hesaplandı. Avrupa’nın nüfusu 75 milyondan fazla iken Avrupa halkının üçte biri salgında ölünce nüfus 50 milyona düştü. Afrika kıtasının nüfusu 80 milyondan 70 milyona indi. Çin’de salgın öncesinde 123 milyon olan nüfus, 65 milyona geriledi. Kuzey Almanya, Polonya, Macaristan ve Rusya gibi nüfus yoğunluğu az olan soğuk ülkelere salgın az zarar verdi. Avrupa, açlık ve hastalıklar nedeniyle salgından 200 yıl sonra toparlanabildi ve halk yok olmaktan zor kurtuldu.

Kara Ölüm Ne Zaman Son Buldu?

1665 yılı Londra Büyük Vebası İngiltere’de son önemli salgındı ve ayrıca 17. yüzyıl sonrasında İspanyol ve Alman topraklarında da kayboldu.

1720-1721’de Fransa Marsilya’daki veba, Batı Avrupa’da patlak veren son büyük veba salgınıydı.Bazı tarihçiler, özellikle sağlık mevzuatının etkili ve sistematik şekilde kullanımı yoluyla, halk sağlığının vebayı durduracak kapsamda geliştiğini öne sürüyor. Diğer araştırmacılar ise insanlarda, kemirgenlerde ya da bakterilerin kendisindeki evrimsel değişiklikleri vurguluyor. Ancak bu iddiaların hiçbiri veba genetiği konusundaki son keşiflere dayanmıyor gibi görünüyor. 

Açık olan şu ki, Kara Ölüm ile vebanın Avrupa’da gözden kaybolması süresi arasındaki dört yüzyılda, doktorlar bu korkunç hastalığı açıklamak, kontrol altına almak ve tedavi etmek için yorulmadan çalıştı.