İndependent Türkçe'den Cihat Arpacık'ın haberine göre, 6 yaşında istismara uğradığı ve Kadir İstekli ile evlendirildiği iddia edilen H.G.K.'nin ailesi bir dizi açıklamada bulundu.

'28 ŞUBAT DÖNEMİNDE KÜÇÜK YAZDIRDIK'

Ailesi, genç kadının yaşı konusunda, geç nüfusa yazdırıldığı iddiasına bulunurken, gerekçelerini de, "28 Şubat döneminde aileler, çocukları eğitim hayatına başlamadan hafızlıklarını bitirsin diye yaşlarını küçük yazdırmaya çalışırlardı. Diğer kardeşler gibi H.K.G de küçük yazıldı." diyerek açıkladı.

Ailesi dava dosyasındaki, "H.K.G. 8 Mart 1998’de özel bir hastanede doğdu. Sapanca nüfusuna kaydettirildi. Savcı, Sapanca Kaymakamlığı’ndan nüfus kayıtlarına dair MERNİS tutanağını da aldı." bilgisini bu şekilde reddetmiş oldu. Ailesinin bu iddiasına göre doğum ve nüfus kaydı da sahte.

Haberde yer alan bilgilere göre, ailesi genç kadının aslında mutlu bir hayatı varken birden değiştiğini iddia ederken şu bilgileri verdi:

"Bir süre sonra K.İ'ye ailesine ve cemaate yakın olmak istemediğini ve başka bir yerde yaşamak istediğini söyledi. Fakat K.İ bu isteği kabul etmedi. K.İ, evden ayrılmadan 1,5 yıl önce tekrar hamile kaldı ancak hamileliğinin 5. ayında çocuğunu kaybettikten sonra onda psikolojik sorunlar baş gösterdi. İlaç kullanmaya başlayan H.K, evde başka varlıklar gördüğünü söylemeye, kendisine zarar vermeye ve kardeşlerine ve çocuğuna karşı da şiddete varan hareketler sergilemeye başlamıştı. Baba Y.Z.G diğer aile fertlerine 'H.K zor bir süreçten geçiyor. Ona yardımcı olalım', K.İ'ye de 'Kızım ne isterse yap, maddi anlamda zorlanırsan bizden yardım iste' dedi. Ancak o güne kadar başka şehirlere tatile giden, umre ziyareti yapan, AVM'lerde alışverişe çıkan H.K, kocasıyla bir yere gitmek istememeye başladı."

Aileden savunma: 'Suçlu akıllı telefon'

Haberde yer alan ifadelere göre ailesi genç kadının akıllı telefon sonrası değiştiğini düşünüyor.

Haberde bu durum şöyle anlatıldı:

Ailesine göre sürecin en hassas noktası H.K.G'nin "akıllı telefonla tanışması" ve "son gittiği psikiyatrın profili" oldu.

İddiaya göre o psikiyatr, H.K.G'ye "Senin bir kimliğin yok. Çarşaftan çıkmazsan, boşanmazsan, ailenden uzaklaşmazsan huzur bulamazsın" dedi. H.K.G., o psikiyatrın etkisinde kaldı. Bir diğer iddia ise H.K.G'nin İzmir'de bir radyoda çalışan biriyle yeni aldığı telefondan sürekli yazıştığına yönelik. G. ailesi, durumu K.İ'ye anlatmadıklarını ve H.K.G'ye böyle şeyler yapmaması konusunda ısrarcı olduklarını öne sürüyor. Aile, H.K.G'nin bu radyocuyla yaptığı konuşmaları okuduklarını ve söz konusu ismin H.K.G'ye "Sen paraları ve altınları al gel, biz sana yer hazırladık" dediğini iddia ediyor ve şöyle devam ediyor:

"H.K.G, bazı kişilerin yönlendirmesi ile ailesinden ve ailesinin benimsediği yaşam tarzından kaçmaya hazırlanıyordu. Evden kaçınca hem baba Y.Z.G hem de K.İ onu aramaya başladı, emniyete haber verdi. Akşam emniyetten aradılar, 'Kızınız bulundu ama size yerini söyleyemeyiz' dediler. Bir gün sonra baba Y.Z.G ve K.İ. ifade vermek üzere emniyete çağrıldı. Emniyette 'Kızınız sizden şikayetçi' denilerek nezarethaneye alındılar. Önce savcılığa sonra mahkemeye sevk edildiler. Hakim aksi delilleri görünce imza vermek kaydı ile iki ismi de serbest bıraktı. Bir süre sonra H.K.G'nin Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'nde (ŞÖNİM) olduğunu öğrendik. Defalarca dilekçelerle müracaat etsek de bir yanıt alamadık. Bakanlık H.K'ye avukat atamıştı. Avukat aracılığıyla H.K'nin sesini duymak istesek de duyamadık."

'Evde özel ders aldı'

H.K.G'nin eğitimini evde özel hocalar vasıtasıyla aldığını kaydeden aile, İngilizce dair bütün dersleri evde gördüğünü söylüyor.

Genç kadın evden ayrılınca nasıl bir süreç yaşandı? Habere göre birisi aileye genç kadının İzmir'de olduğunu söylüyor. Aile, genç kadının evden kaçıp sığınma evine gittiğine ve bazı aile üyelerinin kadını bu evden kaçırmaya çalıştığına ilişkin resmi kayıtlara yönelik değerlendirmede bulunmadan, aşağıdaki iddiaları aktardı:

Bir yıl sonra H.K.G'nin K.İ'den boşanmak istediğine dair bir haber aldıklarını aktaran G. ailesi bu talebinde de hiçbir zorluk çıkarmadıklarını söylüyor. Anlaşmalı yapılan boşanmada çocuğun velayetinin annede kaldığını, H.K.G'ye bir de nafaka bağlandığı bilgisini veren aile boşanma davasının görüldüğü günü şöyle anlatıyor:

"Annesi, bir yıldan beri görmediği kızını görme umuduyla mahkemeye gitmişti. H.K.G onlarca polisin arasında geldi. Tesettürünü çıkarmıştı. Annesi bu durumu görünce fenalaştı. Boşanma davası olsa da ortada bir çocuk vardı ve hem babası hem de H.K.G'nin ailesi ara ara çocuğu görmek istiyorlardı. Bir gün G. ailesine biri kızlarının İzmir'de olduğunu söyledi."

Aile, çocuğun eksende olduğu olayları ise şu şekilde anlatıyor:

"Anne, abi ve iki kız kardeş İzmir'e gitti ve hem H.K.G'yi hem de çocuğunu gördüler. H.K.G kalkmak isteyince annesi F.G, torununun biraz daha yanında kalmasını istedi. H.K.G bunu duyunca tek başına masadan kalkarak gitti. Çocuğu annesine abisi alıp götürdü. Bu olaydan birkaç gün sonra hem anne hem abi hem de kardeşler hakkında uzaklaştırma kararı geldi. Kararı görünce bir daha H.K'yi rahatsız etmedik. Ancak babası avukatı aracılığıyla kızına aylık para gönderdi. Ancak mahkeme 15 günde bir babaya çocuğunu görme hakkı tanımıştı. Bu süre bazı günler için daha fazlaydı. K.İ bu zamanlarda çocuğu İzmir'den alıp İstanbul'a götürüyordu. Çocuk babasında kaldığı günlerin sonunda annesine "biz neden fakiriz, bizim neden evimiz yok, benim neden oyuncağım yok" diye sormaya başlamıştı. Bir süre sonra H.K, çocuğu babaya göstermemek için direnmeye başladı. Hatta bir defasında çocuk polis tarafından alınarak babaya verildi. H.K.G, bakanlıkça koruma altında alındığı kurumdan kendi rızasıyla ayrılmış ve başka bir yerde yaşamaya başlamıştı.