Yeni yılın gelmesiyle birlikte Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) ticaret anlaşması yürürlüğe girdi. 2020'nin sonunda imzalanan ve 2021 yılına kadar en az 10 tarafın onayladığı anlaşma, dünyanın GSYİH'sının %30'unu kapsayan ve Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda'yı kapsayan tarihin en büyük serbest ticaret anlaşmasını oluşturuyor.

Çin, ABD'nin Pekin'le iş birliği yapanlara baskı yaptığı bir dönemde, haklı olarak anlaşmayı kendisi için büyük bir kazanç olarak görüyor.

Washington, Asya-Pasifik bölgesinin geleceğini tek başına belirlemeye çalışmasına rağmen, kendisini grubun dışında oturuyor. Canberra ve Tokyo da dahil olmak üzere en yakın müttefiklerinden bazıları bile, Çin ile ekonomik entegrasyonlarını daha da derinleştirdi.

EKONOMİK VE TİCARİ DENGELER DEĞİŞİYOR: ABD'NİN YAPACAĞI HİÇBİR ŞEY YOK

Doğu Asya konularına odaklanan yazar Tom Fowdy, RT için kaleme aldığı bir makalede anlaşmaya ilişkin, 'Çin'in Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve İlerici Anlaşma'ya (CPTPP) katılmayı umut etmesiyle birlikte, Amerika'nın politikası kuşkusuz kendi çelişkilerinin ağırlığı altında çöküyor. Her iki durumda da, Çin'in bölge ekonomisinin kalbinde yer aldığı coğrafi gerçekliği değiştirmek için yapabilecekleri hiçbir şey yok.' dedi.

Fowdy'ye göre, Birleşik Devletler'in özellikle Asya'daki küresel egemenliğini aşındıracak ve 'Hint-Pasifik stratejisine' gölge düşürecek rakip bir güç olarak Pekin'in yükselişinden korkuyor.

ABD'nin, bölge üzerindeki uzun süredir devam eden askeri hakimiyetini sürdürmek, müttefiklerini güçlendirmek ve çevresini kuşatarak Çin'i kontrol altına alma stratejinin devam ettiğini belirten Fowdy, ABD'nin dost ya da düşman olsun kendini hakim güç gördüğü için, bu tarz serbest ticaret anlaşmalarını küçümsediğini ileri sürüyor.

Fowdy, 'Bu stratejik bir sorun? Çünkü Amerika'nın ekonomik düzeyde Çin ile 'rekabet etmek' için diğer ülkelerle bütünleşme ve kendisini alternatif olarak sunma kapasitesi sınırlı demektir.' diyor.

ABD KENDİNİ TİCARETE KAPATIYOR, ÇİN DAHA FAZLA AÇILIYOR

Birleşik Devletler'in, serbest ticaret sahasında fiilen kazanamayacağına zaten karar verdiğini belirten Fowdy, Asya'da ABD'nin oynamak için çok sınırlı ekonomik kartı olduğunu söyledi. ABD aynı zamanda Pekin'in aksine bölgede hakim olmayı ve bölgenin stratejik merkezinde olmayı talep ediyor ve ülkelerin yanlarında yer almasını istiyor, ancak bunun için ciddi bir teşvik sunmaya hazır değil.

Pekin ise son birkaç yıldır korumacılığa karşı çok taraflı bir ticaret sisteminin savunucusu olarak gösterdi ve karşılığında Washington'un onun gelişimini engelleme ve daha ileriye götürme girişimlerine karşı bir önlem olarak ticaret anlaşmalarını hızlandırmaya çalıştı.

Böylece ABD, serbest ticarete karşı dışlayıcı muhalefet politikasını savunurken, Çin kendi pazar avantajlarını bir pazarlık kozu olarak kullanarak bu konudaki hızını artırdı. ABD kendini ticarete kapatırken, Çin daha fazla açıldı.

DÜNYANIN EN BÜYÜK TİCARET BLOĞU

Sonuç olarak, yeni RPEC anlaşması özünde ASEAN liderliğindeki bir girişim olsa da, Çin diplomatik enerjisini anlaşmayı 2020'nin sonuna kadar zorlamaya ve Hindistan'ın çekilmesinden sonra çökmesini engellemeye odakladı. Şimdi Pekin, ABD'nin parçası olmadığı dünyanın en büyük ticaret bloğunu oluşturma ödülünü kazanıyor.

Fowdy, Çin'in ABD'ye attığı bu golü şöyle değerlendiriyor:

Bu Amerika için stratejik bir felaket. ABD hatasını görebilir ama bu konuda çok az şey yapabilir, bu nedenle Biden yönetimi 'Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi' adı verilen bir şey öneriyor. Ancak, bu tuhaftır; ticaretle ilgili değildir ve bunun yerine ABD'nin kendisini entegre etmeye bile istekli olmadığı bir bölgenin ekonomik 'kurallarını' belirleme girişimini içeriyor.

Bu sadece Washington'da dolaşan kibri ortaya koyuyor. ABD, Çin'in Asya-Pasifik bölgesinin ekonomik kalbi olduğu ve Pasifik'in 6.000 mil ötesindeki ABD'nin bunu makul bir şekilde değiştiremeyeceği gerçeğini kavrayamıyor; Washington istese de istemese de kendi müttefikleri bile Çin ile daha fazla bütünleşiyor.

STAR.COM.TR