İnsanlar ne vakit bir konuda ifrata ya da tefrite düşseler Allah(cc) “rahmetiyle” bir vesile, bir sebep halk edip şuur ve idrakimizi sarsıyor.

Bu rahmet,  bazılarımız için ağır bir ızdırap olsa da umum için bir işaret oluyor.

Bu konuda yani Allah(cc)’in yaptıklarının hikmetleri hakkında konuşma ehliyetini sahip olmadığımı biliyorum. Bu gerçekten büyük bir hikmet ve cürettir. Maksadım bazı tevafuklara dikkat çekmekten ibarettir.

Herhangi bir konuda haddi aştığımızda kişisel olarak ta sık sık başımıza gelen ve bize ‘şunu yapmasaydım’ dedirten bazı gelişmeler olur. Bir his veya bir farkındalık olarak bazı sebepleri görebiliriz.

Bazı örneklerle ne demek istediğimi anlatmak mümkün ancak netameli bir konu ve tehlikeli sular olduğu için seçeceğim örnek olaylar konusunda oldukça zorlanıyorum.

Geçtiğimiz yıl yaşanan ve nasılsa “piyasada” sahipleri olmadığı için kimsenin pek aldırmayacağı bir örnekle başlayayım.

Suriyeli mülteciler hakkında geçen dönemde korkunç bir propaganda ile aleyhlerinde kamuoyu oluşturma çabası vardı. O raddeye geldi ki, açıkça hakaretlere ve fiili saldırılara dönüşmesi işten bile değildi.

Beklenen de oldu ve bir anne, karnındaki bebeği ve yanındaki minik yavrusu ile vahşi bir cinayete kurban gitti.

Bir anda herkesin çenesi kapandı. Adeta Allah(cc) bize içimizdeki canavarları göstererek susmamızı işaret etti. Zira bu canavarlar sadece Suriyeli kimsesiz mültecilere değil bizim çocuk ve kadınlarımıza da saldırıyorlardı.

Acı ile susturulduk!

Sonra değişik meselelerde benzer uyarılar yaşandı.

Mesela, kadın beyanı esastır saçmalığının doğruluğunu tartışmak bile şiddetli tepkiler alırken; bir kadın kendine dayak atarken kameralara yakalandı. Kocası hakkında yaptığı şikayet o görüntülerle reddedilmeseydi adamın hayatının mahvolması işten bile değildi.

En son yaşanan acı olay ise 2 gencin sokak köpekleri tarafından saldırıya uğraması ve birinin olay yerinde can vermesi ile sonuçlandı. Hayvan hakları sevicileri son dönemde ilginç bir şekilde toplumun gözüne bazı işkence görüntülerini sokuyorlardı.

Ayağı kesilen yavru köpekler, öldürülen papağan gibi haberlerle günlerce çalkalandı ülke ve sonunda iş zıvanadan çıktı ve neredeyse hayvanlar insanlar üzerine galebe çalacak noktaya taşındı.

Ancak bu son olay aklımızı başımıza devşirmemiz ve aşırıya gitmememiz konusunda ilahi bir uyarı gibi idi.

Kendinize gelin ey insanlar!

Suriyeli mültecileri sevmiyor olabilirsiniz. Ülkede bulunmalarından rahatsız olabilirsiniz. Zaten onların da çoğu burada bulunmaktan rahatsızdır emin olun. Ancak işi şiddete, aleyhlerinde kamuoyu oluşturarak bazı kendini bilmezlerin yanlışlarına yol açmak büyük hata olur.

Her toplumda olduğu gibi onların arasında da iyiler ve kötüler vardır. Birkaç tanesinin yaptığı hatayı bütün bir Suriyeli toplumuna mal etmek ve suçlu ya da suçsuz olduğuna bakmadan dükkanları ve evleri talan etmek herhalde adalet değildir ve bize de yakışmaz.

Aynı şekilde, kadınlar Allah(cc)’in emanetleri olarak aramızda yaşarlar ve emanetin değeri sahibinden kaynaklanır. Hakları ve incitilmemeleri konusunda söylenecek ne varsa söylenmiş olmasına rağmen, dayak ve hatta işkence görmelerini ne din ne de dünya kabul etmez. İnsanlıktan nasibi olan hiçbir erkek zaten vicdanların almadığı bu işlere tevessül etmez.

Bu konuda da aşırıya gidilip yasalarla adaletsiz bir şekilde toplum gerilirse neticeleri daha da vahim oluyor. Biz bu insanları yasalarla ve polislerle değil, vicdanlarına dokunarak ve eğiterek adam edebiliriz. Ceza sistemi her şeye rağmen suç işleyenleri elbette yakalayacaktır.

Erkekleri erkekliğinden korkacak hale getiren bir yasal düzenleme adalet değildir, fıtrata aykırıdır ve sonucu vahim olur.

Aynı durum hayvanlar konusunda da gündeme geldi ve şiddetli bir örnekle sarsıldık. Konu insan hayatı ve güvenliği olduğunda hassas olmamız gerektiğini ve diğer canlıların hakları konusunda da sınırları aşmamamız gerektiğinin işaretini aldık.

Dengeli olmak ve ifrata ya da tefrite düşmeden herkese hakkını, hak ettiği kadar vermek adaletin ta kendisidir.