Eğitimci yazar Adnan Kalkan, 'asrın felaketi' sonrasında deprem bölgesine dair müşahedelerini okurlarıyla paylaştı.

Kimi mülk sahiplerinin afet sonrası getirilen kira üst sınırına riayet etmediğini ifade eden Kalkan, deprem bölgesindeki fırsatçılık krizini şu şekilde hülasa etti:

Deprem bölgesinde en büyük kanayan yara ev kiraları yarasıdır. Okul müdürü arkadaşım söylüyor, “insanın yaşamasına uygun olmayan müstakil evin alt katına 60 bin lira kiraya verdiler.” Bir Danışanım, “ahır gibi bir yere geçtiğini ve buralarda sabaha kadar bitlerin, pirelerin kendilerini ısırdığını” söylüyordu. Benim oturduğum TOKİ'de aylık ev kirası Kovitten önce 1300 liraydı, 2022'de 2.000 lira oldu, Deprem hemen öncesinde aylık 4000 liraydı, depremin sonraki haftasında ise aylık 12.000 TL'ye kiraya vermeye başladılar. Ders almışız değil mi? Vicdanınız, insafınız, batsın… Bir sonraki depremin sizi de vurabileceğini düşünemeyecek kadar basiretinizi, ferasetinizi kaybetmişsiniz…

Fırsatçılık krizinin bir başka boyutununda 'yardım istismarı' olduğunu belirten yazar, "Bir arkadaşım anlatıyor; Tanıdığı biri ihtiyacı olmamasına rağmen verilen malzemelerden alıyor, uyarılmasına rağmen devam ediyor… Ne de olsa bedava gıda, battaniye, ısıtıcı… Yine bir öğretmen arkadaşım anlatıyor; aynı aile birden fazla yardım kuruluşundan yardım alıyor. Oysa birçok aile yardıma ulaşamıyor. Sonuçta gerek devletin gerek yardım kuruluşlarının ulaşabileceği insan sayısı sınırlıdır. Bunun için devlet STK’larla entegre olup yardım alabilen ve alamayan insanların listelerini karşılaştırmalıdır. Bir yerden yardım alan ailelerden önce hiç yardım almayanlara destek verilmelidir." dedi.

Deprem bölgesindeki fırsatçılığın denetimsizlikten kaynaklandığına dikkat çeken Kalkan; denetim hususunda devletin, sivil toplum kuruluşları ile bilgi alışverişinde bulunması ve koordinasyon içinde çalışması gerektiğini belirtti.

Söz konusu yazının tamamını okumak için...