ABD’de Afroamerikanlar veya Siyah Amerikalılar, Afrika Kıtası'ndan köle olarak getirilen insanların torunları olan Amerikalılardır. Yüzyıllarca pamuk tarlaları gibi vasıfsız ve zor hizmet sektörlerinde her türlü haktan mahrum olarak köle statüsünde kullanıldılar. Toplum ve devletten dışlanmaları dolayısı ile siyahî yapılarını ya da fizikî olarak Afrikalı görünümlerini değişmeden bugüne kadar korumuş oldular. Bu nedenle ABD’de Afroamerikanlar, etnik bir azınlıktan çok ırkî bir azınlık olarak görüldüler ve latince kökenli "negro (siyah, zenci)” kelimesi ile hep aşağılandılar; negro: zenci, siyah, aşağılık, negroids: olumsuzluklar, negroism: zenci davranışı, negroisms: ihmalcilik.

Son yarım asırdır verdikleri takdire şayan mücadeleler sonucu her ne kadar bazı haklar elde ettiler ise de Afroamerikanlar, yüzyılların dışlanmışlığı sebebi ile eğitim, iş ve kültür alanlarında toplumda beyazların gerisinde bırakıldılar. İşte bu noktada ruhunda ve kültür genetiğinde ırkçılık kodları taşıyan beyaz Amerikalılar nezdinde bu bir açık olarak görüldü ve bu pencereden içlerinde sakladıkları kin ve nefreti her fırsatta kustular. Her defasında ırkçılık temelli cinayetlerini,  Afroamerikanların kusurlarına bağlayarak, medya gücüyle günahlarını ve içlerinde besledikleri ırkçı cürümlerini sözde meşru zeminlerle örtmeyi başardılar. 

Ancak son yaşanan olaylarda önce ABD'nin Minneapolis kentinde George Floyd'un polis cinayeti ile katledilmesi ve son olarak Wisconsin'de silahsız siyah ABD'li Jacob Blake'in polis tarafından yedi el ateş edilerek kin ve nefret kusarcasına vurulması; ırkçılık, polis keyfiliği ve kanunsuzluğun sistematik hal alarak, bunun politik doktrin seviyesine yükseldiğini açıkça gösteriyor. Bu yaşananlar ABD ve AB ülkeleri dışında herhangi bir ülkede olsaydı, ABD’li ve AB’nin başta liderleri olmak üzere demokrasi ve aktivist havarileri ortalığı ayağa kaldırırlardı. O ülkedeki beslemeleri derhal medyada boy gösterirler, kendi ülkelerini yerden yere vururlar ve hatta velinimetlerini işgale davet ederlerdi. Ama bunlar ABD ve AB’nde olduğuna göre bu ülkeleri işgal edecek bir devlet yok. Öyle ise iş yine Afroamerikanların kendilerine düşüyor. NBA maçlarına çıkmamak yetmez.  Afroamerikanlar ya tek tek avlanmayı bekleyecek ya da sistematik cinayetlere sistematik cevap verecekler.