AK Parti AR-GE ve Eğitim Başkanlığınca Bolu'da düzenlenen "Teşkilat Akademisi Liderlik Okulu Eğitim Programı"na katılan Keşir, konuşmasının ardından düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti'nin diğer partilerden en önemli farkının, parti teşkilatlarını aynı zamanda bir siyaset okulu gibi çalıştırması olduğuna dikkati çeken Keşir, kendini yenileyen, tazeleyen bir parti olduklarını dile getirdi.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede yaptıkları çalışmalara değinen Keşir, AK Parti'nin kurulduğu günden itibaren toplumun tüm sorunlu alanlarında olduğu gibi bu konuda da son derece kararlı ve yol haritası belirleyen bir parti olduğunu söyledi.

Partilerinin özelikle 2004, 2005 ve 2014'te TCK'da yaptığı köklü değişikliklerle devrim niteliğinde adımlar attığını vurgulayan Keşir, "Töre-namus saikiyle işlenen cinayetleri şahsa bağlı suç kavramına alarak ağırlaştırılmış ceza almalarını sağladık. Bugün çok şükür Türkiye'de yok denecek kadar azdır töre-namus saikiyle işlenen cinayetler. Bu konuda son derece kararlıyız." dedi.

"Şiddetle alakalı asla eksen değişikliğimiz yok"

Keşir, kadına yönelik şiddeti engellemek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümetin ve TBMM'deki grupların kararlılığının ortada olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

"Arzumuz; bir tek kadın dahi, bir tek can dahi bundan muzdarip olmasın. Zaman zaman rakamlar verilir, istatistikler verilir. Orada kadının sadece bir rakam olarak kalmasını istemiyoruz. Her can bizim için kıymetli. Bilindiği gibi İçişleri Bakanlığımızın KADES uygulaması var; anında yer bildirimi yapan ve bastığınız andan itibaren 5-6 dakikada kolluk kuvvetlerinin geldiği... Elektronik kelepçe yöntemi, şiddet önleme merkezlerimiz var. Pek çok oluşturduğumuz kurumlar ve yapılarla beraber bu konuda kararlılığımızı ısrarla ortaya koyuyoruz."

Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasına da değinen Keşir, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ayrılma gerekçemiz şiddetle ilgili fikir değişikliğinden kaynaklı değil. Sözleşmedeki bazı unsurların farklı politik taleplere evrilmesiyle ilgili bazı kaygılardan dolayı sözleşmeden çıktık. Kadına yönelik şiddetle alakalı asla eksen değişikliğimiz yok. Aksine sözleşmeden çıktığımız tarihten bugüne yaptıklarımıza bakılsın. Sözleşmeden çıkacağımızı ilan ettiğimiz günden itibaren insan hakları eylem planımızı yaptık, kamuoyuyla paylaştık. Kadına yönelik şiddetle mücadele 4. eylem planımızı açıkladık. Akabinde çok yeni, parlamento ara vermeden önce 4. yargı paketi Meclise geldi. O yargı paketinin içinde boşanmış eşe karşı işlenen şiddeti, tıpkı nikahlı eşe karşı işlenen şiddet mesafesinde görüp cezalarını artırdık. Bu konuda kararlıyız. Bir tek can, bir tek kadın dahi bu işten zarar görmeyene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz."