Önümüzdeki yerel seçimlerde oy kullanacak vatandaşlar, adayların kimler olacağı kadar hatta daha da çok, genel siyasetin olumsuz yansımalarından bahsederek, hükûmetin  icraatlarından dert yanıyor.

Seçmenin çoğunluğu, “Şu şu sebepten bu sefer AK Partiye oy yok!" diye serzenişte bulunuyor.
Vatandaşların “bu sefer oy yok” demelerinin gerekçelerinden en önde gelen, en çok konuşulanları şunlar:


1- Ekonomik kriz ve yüksek vergiler

Herkesin canını yaktı bu kriz. Hangi dükkana girerseniz girin, “işler nasıl?” sorusuna esnaf, şükrederek cümle kurmaya başlasa da; ardından iş potansiyelinin düşmesinden, sattığı fiyata yerine mal alamadığından ve vergilerin, kiranın ve giderlerin yüksek olduğundan sitemle bahsediyor ve borçlarını ödeyemediğini söylüyor.

Çıftçinin durumu da hakeza esnaf gibi. Mazot yüksek, gübre çok pahalı. Hayvancılık yapanlar, yem fiyatlarının inanılmaz artışından ama süt fiyatlarının aynı oranda artmamasından dolayı, iflasın eşiğinde.

Fabrikalar işçi çıkarıyor, küçülmeye gidiyor ya da kapanıyor.

Memur ve sabit gelirlinin hali zaten ortada. Her şeye büyük oranlarda gelen zam, maaşına yansımıyor. Hele asgari ücretlinin durumu, içler acısı!

Doların artışıyla yükselen fiyatlar, doların düşüşüyle bir türlü inmedi. Doların yükseldiği dönemde temel gıda maddelerine ve gündelik ihtiyaç malzemelerine getirilen zamların, dolar düştükten sonra da aynı fiyatta sabit kalması, vatandaşı kızdırdı. Hükûmetin, fahiş fiyat artışlarından sonra indirime gitmemekte direnen firmaları ciddiyetle takip etmesi ve vatandaşı âdeta soyan bu fırsatçılara göz açtırmaması gerekiyor.

2- İktidar ganimetçileri

Ekonomik kriz vatandaşı, geleceği ile ilgili kara kara düşünderecek derecede etkilerken, AK Parti’yi gönül kapıları gibi gösterip ticaret kapısı yapan bazı iki yüzlülerden, iktidarın gücü ile herhangi bir statü kapıp millete hizmet makamlarına gelerek inanılmaz servet sahibi olanlar, vatandaşın gözü önünde, marka kıyafetler giyip, bol harcamalar yapıyor, maaşlarla alınamayacak kadar pahalı ve konforlu rezidanslarda oturuyor ve lüks arabalarla volta atıyor.

Bu nahoş hal, mevcut iktidara karşı nefret uyandıracak şekilde toplumun her tabakasında tepki oluşturuyor.

3- Liyakatsiz idareciler

Topluma vaad edilen şeylerle, bunları gerçekleştirecek seçilmiş kadronun profili tam olarak örtüşmüyor. Toplumdaki görüş bu. Beklenti çok daha yüksekti. Aradaki bu fark nasıl dengelenecek bilemiyorum.

Kibirli, para ve makam delisi, vatandaşa hizmet için risk almayan, korkak, vizyonsuz, çapsız ve kifayetsiz muhteris tiplerin, bürokraside ve siyasette bazı makamlara gelmeleri ve işgal ettikleri yerlerin imkanlarını kaybetmeme adına etliye sütlüye karışmamaları, toplumda tepkiye yol açtı. O alanlarda sorunlar çözülmüyor, iş üretilmiyor. Reis’in vaad ettiği hedeflere bırakın yürümeyi, yönelme iradesi bile gösterilmiyor. (İşini hakkıyla yapmaya çalışanları tenzih ediyorum. Kamu vicdanı, ferasetlidir, doğruyu yanlışı çok net ayırt eder.)

4- Emeklilikte Yaşa Takılanlar


Vatandaşlar, geçmişte Binali Yıldırım'ın bu sorunun çözüleceğine dair yaptığı konuşmayı hatırlatarak, verilen sözün neden yerine getirilmediğini soruyor.

Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da, bu konuyla ilgili sert bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamanın sonunda "Ekonomik savaşın verildiği dönemde, bir tarafta fırsatçılar türedi, diğer taraftan da bunlar türedi" sözlerini sarfetti. Bu konuda daha önceden verilen sözün yerine getirilmesini isteyen vatandaşların, doların yükselişi ile fırsatçılık yapan simsarlarla aynı kefeye konması ve "Bir de bunlar başımıza türedi" diyerek kötülenmesi, toplumda ciddi bir kırgınlığa ve kızgınlığa neden oldu.

Sayın Erdoğan, yeni bir açıklama ile gönülleri mutlaka almalı ve bu konuyu tekrar masaya yatırmalı.

5- KHK ve FETÖ mağdurları

Bu mağduriyeti yaşayanların isyanı, acı bir çığlığa dönmüş durumda. Haklarında hiçbir belge ve delil olmamasına rağmen, birilerinin ihbarı ile haksızlığa uğrayanlar, alınlarına çalınan bu kara lekenin temizlenmesini istiyor.

Ayrıca yargı huzurunda beraat etmesine, OHAL İşlemleri Komisyonu'nda aklanmasına rağmen, hâlâ açıkta bulunan, görevlerine dönemeyenler de isyan ediyor.

Vatandaş merakla soruyor; 15 Temmuz günü bakanlar, VIP pozisyonunda olanlar neredeydiler, ne yapıyorlardı, kimlerle idiler?.. FETÖ başarılı olsaydı, kimin yerine kim gelecekti? Kim hangi ülkeyle temastaydı? Eğer bir saat daha Sayın Erdoğan’dan haber alınamasa idi, kim göreve çağrılacaktı? Bunlardan partide kimse yok muydu, niçin dokunulmadı?

Sonra ekliyor; FETÖ’nün bankasına para yatıran memur işten atılıyor da, FETÖ’nün bankasında yöneticilik yapanı, suyun başında tutmaya neden devam ediliyor?

Bu çelişkilerin de son bulması gerek artık. AK Parti, bu işi sürüncemede bırakmadan bir an önce ele alması ve bu mağduriyeti gidermesi gerekiyor.


6- 3600 ek gösterge


Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce polis, hemşire ve öğretmenlere 3600 ek gösterge ile özlük hakları sözü verilmişti. Bu meseleyle ilgili öğretmenlere Mart sonu gibi verileceği söylense de, diğer memur grupları ile ilgili ciddi bir gelişme yok. Meclis'e geleceği söyleniyor ama müjdeli haberi bekleyenler, yine oyalanacaklarını düşünüyor.

3600 ek gösterge tüm memurlara seçim öncesi verilerek Meclis'ten geçirilmez ise, oy vermeyeceklerini söyleyenlerin sayısı hiç de az değil. Kanunun bir an önce Meclis'e getirilmesi ve sözün yerine getirilmesi gerekiyor.


7- Belediyelerin kentsel dönüşüm planları ve TOKİ nin bazı uygulamaları

Kentsel dönüşümde vatandaşın rızası, gönlü ve onayı alınmadan yapılan yanlışlar, toplumda tepkiye ve öfkeye  sebep oluyor. Mesele, belediyeye kazanç sağlamak değil, mesele vatandaşın kazanmasını sağlamak olmalı.

Belediyelerin alan açarak TOKİ vesilesi ile yaptığı konutlar, dar gelirli vatandaşların yüzünü güldürüyor. Ancak, TOKİ’nin buralardaki yönetimleri, vatandaşların konutlarla ilgili sorunlarını çözmekte ağır davranıyor. Aldıkları aidatlar yüksek bulunuyor. Büyükşehir Belediyelerinin gerek ulaşımla gerekse su ve altyapıyla ilgili sorunlarının çözülmemesinden gerilen vatandaşlar, bileti, gerek TOKİ gerekse iktidar partisinin belediyeleri üzerinden iktidara kesiyor. Onların ceremesini de, mevcut belediye başkanları çekiyor.

8- Elektrikte kayıp kaçak bedeli


Yaktığı elektriğin parası kadar, kayıp kaçak bedeli ödeyen vatandaşların isyanı artık gökkubbeyi kaplamış durumda. Firmaların kayıp kaçak bedelini, kaçak kullananlar yerine, kullanmayanlara ödettirmesi düpedüz bir soygun!

AK Parti, bu soygunun bir an önce önüne geçmeli!

Halk, geleceğinden endişeli. Bu sorunların çözülmemesi, AK Parti’ye yerel seçimlerde sıkıntı yaşatabilir.

Bu millet, ülkenin içinden geçtiği her sıkıntılı süreçte, gerek ekonomisini kısarak gerek canını ortaya koyarak üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Yine yapar!

Ama iktidar da, verilen sözleri yerine getirmeli ve vatandaşın beklentilerini karşılamalı. Bazı sözler, imkanlar olmadığı için yerine getirilemiyorsa bile, bu, ikna edici, samimi ve yumuşak bir uslupla açıklanarak anlatılmalı!

Ülkemiz zor zamanlardan geçerken, bağımsızlığımız tehlikeye girereken, seçilmiş liderimiz “ipe gönderilmek ya da zehirlenmekle” tehdit edilirken, bugüne kadar elde ettiğimiz başörtüsü ve Kur’an öğrenimi başta olmak üzere, milli ve manevi kazanımlarımızın yeniden kaldırılması bir takım odaklarca usul usul gündeme getirilirken, etnik hassasiyetler kaşınarak Suriye gibi bir iç savaş senaryosu ile ülkeyi karıştırıp bölmek için fırsatlar kollanıyorken, hiç kimse kişisel ikbal tasasına düşmez!..

Fi emanillah