Haftalık haber dergisi Aksiyon'da yer alan habere göre, Aleviler arasında yaşanan hizipleşme giderek derinleşiyor. Geçen hafta yaşanan gelişmeler bu durumu net bir şekilde ortaya koydu. 16-17 Ağustos'ta Hacıbektaş'ta düzenlenen Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri'ne 'Aleviler arasında yaşanan ayrışma' damgasını vurdu. Aslında Alevi cemaati arasında uzun süredir devam eden kavga bu yıl ayyuka çıktı. 'Kol kırılır yen içinde kalır' düsturu bu kez çiğnendi ve büyük mürşit Hacı Bektaş Veli'nin "İncinsende incitme" sözü rafa kaldırılmış oldu. Birbirlerine yönelttikleri suçlamalar incinmenin ötesine geçti. Oysa bu söz, aynı etkinlikte birlik beraberlik çağrısının ana eksinini oluşturacaktı. Zîra, Hacıbektaş'a davet edilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu sözün ehemmiyetinin üzerinde durdu. Cumhurbaşkanı, sanki Aleviler içindeki ayrışmayı ve incitmeyi görmüş gibi, konuşması boyunca aynı sözü 5 kez tekrarladı. Tabi bunu biraz da toplumun genelinde yaydı ve geçmişte yaşanan Alevi-Sünni kavgalarının unutulmasını istedi: "Herkesi kucaklayacağız. Hepimiz biriz, birlik içinde olacağız. Alevi'si Sünni'si, Türk'ü, Kürt'üyle hepimiz bir milletiz. Farklılığımız zenginliğimizdir. Tarihte bugüne kadar ne yazık ki hepimizi incitecek bir takım yanlışlıklar olmuştur. Kimseyi asimile etmedik herkesin başı dik olsun. Hiç kimse öz yurdunda kendisini garip hissetmesin."

Hacıbektaş'taki etkinliklerde geçen sene olduğu gibi CHP yine yoktu. Onun yerine Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün seçim havasındaki konvoyu vardı. CHP etkinliklerde olamazdı; çünkü Alevilerin parti yönetimine olan öfkesi ve kırgınlığı toplumsal bir refleks halini almış durumda. Her ne kadar ortam gerilimli olsa da Cumhurbaşkanı Gül'ün gelişi ve birleştirici mesajları halk üzeninde büyük etki yaptı. Alevilerin önemli bir kısmı seçimlerde oy vermedikleri Cumhurbaşkanını görünce çok sevdi. Özellikle Kayseri ve civarından gelen Aleviler mezhep ayrımı yapmadan cumhurbaşkanı olan hemşerilerini edata bağrına bastı. Tabii Kayserili Alevilerin bu tavrı bazı grupları rahatsız etti.

Etkinlik boyunca Hacıbektaş'taki konuşmalar, yapılan yorumlar, hep 'Aleviler içindeki ayrışma ve Gül'ün konuşması' üzerineydi. Bektaş Kırgın isimli gencin anlattıkları aslında her şeyi özetler nitelikte: "Ben bir Alevi olarak AK Parti'ye oy vermedim vermem; ama Cumhurbaşkanımız konuşmasıyla bizleri çok etkiledi. Bakış açım değişti, buradaki arkadaşlarım da artık olaya farklı bakıyor. Bize aktarıldığı gibi değil her şey."

Aslında her geçen yıl Aleviler arasındaki hizipleşmelerden dolayı sönük geçen törenler, bu yıl Cumhurbaşkanı Gül'ün katılımıyla hareketlendi. Ancak bütün olumlu mesajlar, Alevi dernekleri ve vakıfları arasındaki kavgayı dindirmeye yetmedi. Zaten bir günde biteceğe benzemiyor. Konu tabir yerindeyse tam bir 'post kavgası'na dönmüş durumda. Bu arada birbirini 'düşkün' ilan edenlerle 'gerçek Alevi biziz' diye devam eden söylemler her geçen gün artıyor. İç kavga Türkiye'yi etkileyen bazı kavaramlar üzerinden de sürdürülüyor. "Alevilik İslam dışı" diyenlerle "İslam'ın özünde var" diyenlerin kavgası 'Ulusalcı' 'Gerçek Atatürkçü' kavgasına dönüştü.

Suçlamalar Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu üzerinden sürdürülüyor. Pir Sultan Abdal Dernekleri Başkanı Fevzi Gümüş, başkanı 'ulusalcı olmak' ve 'Alevi cemaatini bu yöne çekmek'le suçluyor. Antidemokratik çizgisiyle örgütlü mücadelesini dağıtmaya çalıştığını ileri sürüyor: "Bunu yaparken de yerel tiranlığını haklı göstermek için 'bölücülük' sıfatını dilinden düşürmüyor. 'Ulusalcı'lığını şoven milliyetçilerle işbirliği yapacak noktaya getiren paşa kökenli belediye başkanın tutumu nedeniyle etkinliklerde Alevi-Bektaşi toplumunun gerçek temsilcileri dışlanmış oluyor." Sadece Gümüş değil, Başkan Selmanpakoğlu'na başka gruplar da cephe almış durumda. Ancak o bu grupları 'bölücülük' yapmakla suçluyor ve 'İslamsız Aleviliği' savunduklarını ileri sürüyor.

Emekli general olan Belediye Başkanı Selmanpakoğlu aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yürütme Kurulu Üyesi. Bu kimliği özellikle Ergenekon operasyonundan sonra sorun olmaya başladı. Şu anda tutuklu bulunan Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı emekli orgeneral Şener Eruygur ile yakın ilişkisi Alevilerin önemli bir kısmını rahatsız etmiyor değil. Alevi cemaati içinde yukarılarda başlayan kavga 'dedeleri' de aşıp halka kadar inmiş durumda. Ali Nizar Soylu isimli bir Alevi genci bu durumu açıkça ifade ediyor: "Aleviliğin, bazı kliklere peşkeş çekildiğini düşünüyoruz. Alevilik Ergenekoncu veya başka bir şey olamaz. Hacı Bektaş Veli'nin izinde Atatürk'e saygılı bir toplumuz. Bu yüzden Alevileri bölenler hep rant kavgası derdinde olanlardır." 65yaşındaki Aziz Tanrıverdi de Soylu ile aynı görüşleri paylaşıyor. 20 yıldır Adıyaman'dan Hacıbektaş'taki etkinliklere gelerek 15 gün kalan Tanrıverdi, kendisini 'iyi bir Alevi' diye tanımlıyor. Ancak son günlerdeki tartışmalar onu da rahtsız etmiş. Ona göre, Alevi gençleri farklı noktalara çekilmek isteniyor: " Biz her zaman devletimizin yanında olduk. Atatürk'ün izinde. Ancak bazıları Alevileri çetelere, mafyalara, terör örgütlerine bulaştırdı. Bizler geleceğimizden ve gençlerimizden dolayı çok kaygılıyız. Alevilik Hacı Bektaş Veli'nin çizdiği yoldur. Kimse bize yeni yollar sunmasın. Biz Aleviler birlik olmak istiyoruz." 85 yaşındaki Mustafa Göksu ise daha açık konuşuyor. O, Alevileri 'cunta' faaliyetlerine çeken gruplar olduğunu düşünüyor: "Aleviler bu şekilde kullanılmalı. Bizim için yeni rehberlere ihtiyacımız yok; rehberimizin çizdikleri bize yeter. Ancak hoş olmayan tatsız durumlar yaşanıyor."

Alevilerdeki iç çekişmeyi Hacıbektaş'taki Ulusoy Dergâhı'nın Dedesi Münir Ulusoy 'Öz Alevilik' kavramını ortaya atarak değerlendiriyor. Hacı Bektaş Veli'nin 7'nci kuşaktan toruna Ulusoy'un büyük oğlu olan Münir Dede, Alevi toplumunda hürmet edilen bir isim. Dede Ulusoy, bazı kesimlerin, Alevilikle ilgisi olmayan yaşantılarını, topluma 'Alevilik' diye dayattığını düşünüyor. Ulusoy, bunu yapanların 'şarlatan' olduğunu ve 'Alisiz bir Alevilik' istediğini söylüyor: "Aleviliğin İslam dışı olduğunu söylüyorlar. Bu tarihi bir yanlış, İslam'ın özünde Alevilik var. Hz. Muhammed'e (sas) sevgi duymayan Alevi mi olur? Bu fikirleri ortaya atanlar muzır örgütlere mensup olanlar. Aleviyim diye ortalarda gezenlerin Aleviliği geçerli değildir. 25 milyon Alevi varsa, bunun 3 milyonu öz Alevidir. Gerisi eline, beline, diline sahip olamamıştır." Hacıbektaş'ta etkinlik sırasında protesto yapan küçük gruba dair tartışmalar da devam ediyor. Aleviler kendi içinde bunu bir noktaya oturtamıyor. Zira bu eylem bölünmüşlüğün en bariz göstergesi olarak değerlendiriliyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Alevi Bektaşi Gençlik Platformu (AGED) ve Alevi Bektaşi Federasyonu'na bağlı üye dernekleri 'muhalif grup' olarak hareket ediyor. Ancak bu olayı sol yumruklarını havaya kaldırıp zafer işaretleri yapan birkaç gencin eylemi olarak değerlendirmek yanlış olur. Zira bu gruplar belediye başkanını 'ulasalcı' diye suçlarken aynı zamanda 'İslamsız Alevilik' tezini savunuyor. Bir başka sebep de Hacıbektaş'taki etkinliklerde söz sahibi olmak istemeleri. Belediye başkanı, bu derneklerin faaliyetlerine etkinlik kapsamında izin vermese de konferans veya küçük çapta program yapmalarına ses çıkarmıyor. Ancak kavga yine de 'Hacıbektaş'ın sahibi kim olacak?' sorunu üzerinden devam ediyor. Her platform, Hacıbektaş'ta söz sahibi olmak ve dâhil olmak istiyor. Özellikle Avrupa'daki bazı Alevi derneklerinin de burada yer almak istemesi belediyenin sert tavır koymasına neden sebep olmuş. Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, "Ben herkese imkân sağlayamam" diyerek tavrının sebebini açıklıyor.

Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkanı Av. Fevzi Gümüş: SELMANPAKOĞLU DEMOKRATİK GELENEĞİ BİTİRDİ

- Hacıbektaş'ta düzenlenene etkinliklere katılamamaktan şikâyet ediyorsunuz. Burada yaşanan sorun nedir?

1997 yılından beri Alevi örgütlenmelerinin katılımıyla çok sesli ve demokratik bir içerikle yürütülen etkinlik pratiği Selmanpakoğlu ile birlikte sona erdi. Hacıbektaş'ta oluşan birlik ve beraberlik ruhunu dinamitledi. Hacıbektaş'ı 'her türlü kişisel tasarrufunu uygulayacağı bir yer' olarak gördü. Alevi örgütlerinin varlığını reddetti. Alevilerin Serçeşmesi'nde, 'Alevilerin sesini kısan Alevi belediye başkanı' olarak tarihe geçti. Selmanpakoğlu, Alevi örgütlerine karşıtlığını öyle bir noktaya getirdi ki, Türkiye ve Avrupa'daki örgütleri birbirine düşürmeye çalıştı. Ama cına ulaşamadığını gördükçe, hırçınlaşıp milliyetçilerle kol kola miting yaptı. Basına Alevi örgütlerini karalayıcı demeçler verdi.

- Belediye Başkanı sizin 'Alevilik İslam dışıdır' dediğinizi savunuyor. Bu doğru mu?

Türkiye ve Avrupa'daki Alevi örgütleri Alevi inanç ve kültürünün tanınıp gelişmesi için çalışmalarını sürdürmeye kararlıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de Alevi ulularına, inanç merkezlerine sahip çıkacak, Aleviliğin Türk-İslam sentezci çizgide 'nizamileştirilmesine', Sünnileştirilmesine, asimile edilmesine set çekecektir. Vermiş olduğumuz mücadele bunun göstergesidir. Alevilerin, her şeye rağmen, kültürlerini ve geleneklerini koruduğu dikkate alınırsa, ulusalcılığını şoven milliyetçilikle işbirliğine dönüştürmüş şahsiyetlerin bu girişiminin de sonuç vermeyeceği açıktır.

- Hacıbektaş'ta bu şekilde bir protesto ilk defa oluyor. Bu tepki gerekli miydi?

Hacıbektaş’ta herkes ‘protestocu bir grup’tan söz ediyor. oysa oradaki protestocular bir grup değildi orada bulunan halkın hemen tamamıydı. (Kayseri’den ve çevre illerden gelen insanlar dışında) Kendiliğinden gelişmeyen bir hareketi ne kadar zorlarsanız zorlayınız bir yere kadar başarılı olursunuz. alandaki tepkiler kendiliğinden oluşmuş duyguların sonucuydu. Sadece bir etkileşim gerekliydi onu da Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) üyeleri sağlamıştır. grup sadece halkın duygularına öncülük etmiştir.

Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu: Ulusalcıyım ama şovenist değilim

- Bazı Alevi dernekleri cumhurbaşkanı ve sizi protesto etti, istifanız istendi. Bu tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Protestoları yapan 20 kişiydi. Biz protesto yapılacağını biliyorduk. Hatta ilan ettiler; ama biz müdahale etmedik ‘gelip konuşsunlar, söylesinler sonra çekip gitsinler’ dedik. Hacıbektaş’ta hoşgörü kültürünü yaymak ve benimsemek için bu etkinliği yapıyoruz. Ama bu gruplar politik davranıyor. Her yıl alternatif programlar yapmaya çalışıyorlar ama kimse gitmiyor. Onlar istedi diye de kimse istifa etmez.

- Bu derneklerle anlaşamadığınız nokta nedir?

Onlar ‘Alevilik İslam dışıdır’ diyor. Bunu bütün derneklerin ve Alevi toplumunun kabul etmesi mümkün değildir. Ancak bunu yaygınlaştırmak istiyorlar. Hatta Avrupa Birliği’ne bunu dayattılar. AB de Alevileri 17 aralık 2004’te ‘azınlık’ olarak değerlendirdi. Yeni bir azınlık oluşturulmak isteniyor. ‘Atatürk, tekke ve zaviyeleri kapatarak Alevilere kötülük yaptı’ diyorlar. Aslında olayın gerçeğini biliyorlar; ama sırf Aleviler arasına nifak sokmak için çabalıyorlar. bunlar yanlış. ‘İstediğiniz yerde yazın söyleyin, panelde gelip konuşun’ diyorum ama gelmiyorlar. ‘Karşılıklı oturalım konuşalım kamuoyu önünde tartışalım’ diyorum razı olmuyorlar.

- Sizin için ‘Ulusalcı’ deniliyor ve bu eleştiriliyor. Ulusalcı kavgasının bir altyapısı var mı?

Beni hedef almışlar. ama ben onları insan oldukları için seviyorum ve görüşlerini beğenmiyorum. ‘atatürkçü olursanız bu kürsüde konuşursunuz, toplumun sevgisini kazanır saygı görürsünüz’ dedim. beni asker kökenli olduğum için eleştiriyorlar. atatürk de, İsmet İnönü de askerdi. asker olmam felsefe, sosyoloji ve bektaş-ı veli’yi bilmeme engel değil.

- Sizi protesto eden gruplar da kendilerini ‘Atatürkçü’ olarak tanımlıyor. sizde onlara ‘atatürkçü olun’ diyorsunuz. burada bir çelişki yok mu?

Pir Sultan Abdal Derneği, sitesinde Terör Örgütü PKK mensuplarına ‘gerilla’ diye hitap ediyor. Bu şekilde makaleler yayımlanıyor. Ben buna ‘evet’ demem. Bu yüzden ‘gerçek Atatürkçüler burada’ diyorum. Onlar da gerçek Atatürkçü olursa gelirler.

- Sizin için söylenen ‘ulusalcı-şovenist’ eleştirisinin karşılığı sizin söylediğiniz ‘gerçek Atatürkçülük’ mü?

Ben ulusalcıyım; ama bu tavrımız ırkçı, şovenist değil. Bizimki, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk Milliyetçiliğidir. Bunlar Atatürk’ü ‘ırkçı’ gösteriyor. Radikal örgütler ‘dünyada aleviliği biz temsil ediyoruz’ diyor. Şu anda Aleviler adına ben konuşurum. Bbelediye başkanı benim. Yarın başkası olur. Onlar da gelsin burada siyasi mücadelelerini yapsın. Bunlar Alevilerin yüzde 5’ni ancak temsil ediyor. Bu kitleye bir tek mesaj verdik, ‘Atatürkçü olun’ dedik, hepsi bu.

HACIBEKTAŞ'A ALEVİ ENSTİTÜSÜ İSTİYORUZ

- Uzun süredir Alevi dedeleri ‘çağın gerisinde kaldı’ diye eleştiriliyor. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Dedeler geçmişteki kültürü, eğitimi bugüne kadar getirmişlerdir. Ama bugün çağdaş eğitim yanında dedeler kendilerini yenilemek ve geliştirmek zorunda. Durumu kabul edip kendilerini yenileyen dedelerimiz çoğunlukta. Ancak bu yetmeyecektir. Bu nedenle burada Hacı Bektaş Veli’nin adını taşıyan bir üniversite açılmasını istiyoruz. Üniversitenin bünyesinde de Alevi Enstitüsü kurulmalı. Biz bunu ilgili makamlardan talep ettik. Dedeler ve gençler burada eğitilsin. Böylece dedelerimiz çağın gerisinde kalmamış olur.

Aksiyon