Merhum Mustafa Karahasanoğlu hakkında duygu dolu ifadeler kullanan Ali İhsan Karahasanoğlu, ''Muhtemel 28 Şubatların muhtemel yeni yeni mağdurları.. Her daim hatırlayın, unutmayın.. Davanızı kendi davası bilen.. Mazlumiyetinizi kendisine yapılmış zulümden farklı görmeyen, yakın tarihte ahirete yolcu ettiğimiz daha nice dik duruşlu insanlar gibi, son olarak da Mustafa Karahasanoğlu artık yok! Unutmayın, zulümle mücadelede yetimsiniz!'' vurgusunda bulundu.

İşte Karahasanoğlu'nun söz konusu yazısının tamamı:

Yaratılmış insanları tabulaştırmak tabii ki doğru değil..

Bir kişiyi, tek başına her şeyin önleyicisi, başarıcısı ilan etmek, ne doğru ne de mümkün..

“O olmasaydı, şöyle olurdu” şeklinde bir cümleyi, mutlak anlamda kuramam, kuranı onaylayamam..

“Bu kişi olmasa, şu öyle olmazdı” anlayışı, şeytandan neşet eden kibrin göstergesi olduğundan kabul edemem..

Sonuç olarak da, o yönde bir söyleme onay vermek, aslında inancımıza da aykırı..

Ama şu bakış açısını da önemsiyorum..

Allah, zulmü kaldırmada, zalimi engellemede, haksızlıkları önlemede bazı insanları vesile kılar.. 

Zulmün sonlanmasında vesile olacak insanların ise, o yolda atacakları adımlarda, haksızlıkları ortadan kaldırma ile bağlantılı bazı özelliklerinin olması tabiidir..

Mesela korkusuzluk..

Dalından kopan yaprağın düşmesinden tedirgin oluyorsanız.. 

Hangi yürek isyanını, harekete geçirebilirsiniz?

Ancak, korkusuz olabilirseniz, zulmü önleyebilirsiniz.

Zalimin zulmünü gördüğünüzde, ona karşı dik durma cesaretini gösterebilirseniz, zulmü sonlandırabilirsiniz.. 

Mazlumlara destekte samimiyetle hareket ederseniz, hesapçı olmazsanız, “gelene ağam, gidene paşam” demeyecek tavrı gösterebilirseniz, gösterebilenlerle birlikte olursanız, mağduriyetleri bitirebilirsiniz..

Bu tespitler ışığında diyebilirim ki, “Muhtemel 28 Şubatların muhtemel yeni yeni mağdurları.. Her daim hatırlayın, unutmayın.. Davanızı kendi davası bilen.. Mazlumiyetinizi kendisine yapılmış zulümden farklı görmeyen, yakın tarihte ahirete yolcu ettiğimiz daha nice dik duruşlu insanlar gibi, son olarak da Mustafa Karahasanoğlu artık yok! Unutmayın, zulümle mücadelede yetimsiniz!”

Benden 14 yaş büyük abim Mustafa Karahasanoğlu, ebediyete göç etti.

60 yıllık beraberliğimiz son buldu.. Haydi 10 yaşıma kadarki dönemin çocukluk olduğunu varsayın, silin.. 

50 yıllık birliktelik.. 

Sıhriyet birlikteliği. İdeal birlikteliği.. Çalışma birlikteliği..

Bu şehadetle söylüyorum, 28 şubat zalimlerinin zulmünü kırmada, Mustafa Karahasanoğlu ve onun gibi isimlerin katkısı büyüktür..

Ben hukukçuyum.. Ama abim, mazlumların elinden tutmak için avukatların katıldıkları toplantılara benden çok katılmıştır..

Nerde başörtü gösterisi olsa, Mustafa Karahasanoğlu orada.. Nerde bir basın açıklaması varsa, orda..

28 Şubat sürecinde, il il dolaşmıştır..

Başörtü mağduriyetleri ile ilgili, üniversite üniversite; gerek öğretim üyeleri ile, gerek öğrencilerle, gerek velilerle, “ne yapabiliriz”in istişarelerini yapmıştır..

Gazeteye yapılacak haberlerde, nerede ise haberin metnini en ince ayrıntısı ile, en vurgulu şekli nasıl olacak ise, kendisi tek tek dikte etmiştir..

İnsanlarımıza dayatılan o vahşi zulmü, nasıl haberleştireceğimizi, kamuoyuna nasıl mal edeceğimizi, her bir ferdin o haksızlıkları farkına varabilmeleri için gerekli en net anlatımların nasıl olması gerektiğini hem bize göstermiş/öğretmiş hem de okuyucuların o vicdansızlıkları yaşamış gibi hissetmelerine ve bilinçlenmelerine aracılık etmiştir.

Öyle pısırık başlıklar değil.. Okuyanın, yaşanan zulmü iliklerinde hissedeceği başlıklar..

Vicdansızların, “yaptık, bir şey olmadı” noktasından çıkıp, “yaptıklarımız tek tek ayrıntıları ile deşifre edilmiş” diye tir tir titredikleri zelzelelere yakalanmalarına yol açacak manşetler..

Rahmetli Abdürrahim Karakoç ağabeyin “Beni Akit’ten başka kimse taşıyamaz” sözlerindeki gibi, korkusuz gazetecilerin, korkusuzca yazdıklarını, korkusuzca yayınlayıp, onların arkasında da durulduğu bir yayın çizgisi..

Bir telefonla, muhabirinizin/yazarınızın/yol arkadaşınızın taksiye bindirilip yolcu edilmediği; vefa dolu mesai arkadaşlığı. 

“Bombalarız, altında kalırsınız” tehditlerine boyun eğip, dürüst gazetecileri utandıracak zigzagların çizilmediği bir habercilik anlayışı..

Başörtü yasağına, katsayı zulmüne, Kur’an eğitiminin yasaklanmasına direndiğiniz için gözaltına alınıp, sırf itibar suikasti yapmak için yakalama kararına “karşılıksız çek suçu” diye bir ifade yazıp, sonra da “sehven olmuş” diye düzeltileceği, ama onlarca gazeteye o şekilde haberlerin yazdırıldığı “psikolojik harp metodları”na maruz kalındığı halde, yılmadan mücadelenin sürdürüldüğü bir “hakkı üstün tutma” kavgası..

Mustafa Karahasanoğlu

28 Şubat sürecinde, medyada bir Mustafa Karahasanoğlu vardı..

Medyadaki Mustafa Karahasanoğlu gibi, daha başka alanlarda da Mustafa Karahasanoğlu’nun dik duruşunu gösteren isimler vardı ki..

28 Şubat zulmü, bugün artık son buldu..

Takıyye cinsinden de olsa, “helalleşelim” söylemlerine geçildi.. 

Ama zulüm yeryüzünde hep oldu, değişik şekilleri ile olmaya da devam ediyor, edecek..

Tam bu noktada, önümüzdeki süreçte, acaba bir 28 Şubat süreci ile daha karşılaşırsak..

Ne yapabiliriz?

Bugün bizleri kafakola almak için “helalleşme” isteğinde bulunanlar, yarın ceberrut yüzlerini gösterdiklerinde, onları nasıl önleyebiliriz? Onlarla nasıl mücadele edebiliriz?

Medyada Mustafa Karahasanoğlu yok.. Atılacak manşetler, artık cılız kalacak..

Diğer alanlardaki kimi Mustafa Karahasanoğlu’lar dik duruşunu şu veya bu sebeple değiştirmişler, kimileri küçük küçük ihtilafları devleştirip bambaşka yerlere kendilerini savurmuşlar ise..

Yeni 28 Şubat’larda, mazlumlarla birlikte kimler yol yürüyecek?

Kimler, Beyazıt Meydanı’ndaki gösterilere her hafta katılıp, masum insanların hakları için, hafta sonlarını ailesi yerine, ailesinden farklı görmediği mazlumlara destek etkinliklerinde geçirecek?

Kimler, darbecilerin tehditlerine boyun eğmeksizin, mazlumun elinden tutacak?

Kimler, “Canım bizimkiler de işi biraz abartmışlar, hakime-savcıya başörtüye ne gerek var. Sıradan memurlar hadi neyse de, polislikte, askeriyede başörtü olur mu” demeksizin ve kusuru mazlumda görmeksizin, zulme karşı duracak?

 Kimler, “Muhtemel 28 Şubat sürecine karşı deklarasyon yayınlayalım” teklifini hazırlayıp, sonra kabul edilmediğinde, o zorba süreçlerin yaşanabileceğinin vebali altında kalmamak için, “Batsın getireceğiniz parlamenter sisteminiz de, siz de.. Biz zulmün tekrarlanmaması için bir imza bile atamıyorsak, bu neyin birlikteliği, bu neyin mücadelesi” diyerek zalimlere alet olmama basiretini, son dakikada da olsa gösterecek?

Kimler, gözümüzün içine baka baka, “Biz ne yaptık ki. Erbakan hoca kendisi istifa etti. Başörtü yasağının da failleri biz değiliz. Kim olduğunu da bilmiyoruz” diyen cezaevindeki 28 Şubatçıların tahliyesini isteyen siyasetçilerin “helalleşme” aldatmacalarına kanmadan, “Müslüman, bir delikten iki defa ısırılmaz” uyanıklığını gösterecek?

Kimler? Kimler? Kimler.. 

Mustafa Karahasanoğlu hayatta olsa. 

Yeni 28 Şubatlara, yine aynı kararlılıkla kıyam ederdi..

Ama medyada artık o, yok.. 

Allah, derdini dert edindiği mazlumların dualarını kabul etsin. Mekanını cennet etsin..

Bizlere/hepimize onun cesareti ile yarışmayı, korkusuzluğunu ilke edinmeyi nasip etsin..