Demircan kaleme aldığı son yazısında '6-7 yaşında adet görmemiş kız çocuğu evlendirilebilir mi?' sorusunu sordu ve net açıklamalarda bulundu.

İşte Demircan'ın yazısındaki ilgili bölümlerin tamamı:

Gündeme gelen fakat gerçek mahiyetini bilemediğimiz olaydan bağımsız olarak soralım.

Altı yedi yaşında veya adet görmemiş kız çocuğu evlendirilebilir mi?  Evlendirildiği kişinin yatağına itilebilir mi?

İslam, değil 6-7 yaşlarındaki kız çocuklarını, adet görüp evliliğin gerektirdiklerini üstlenme düzeyi olan rüşde ermemiş kız çocuklarının bile evlendirilmesini onaylamaz. Üstelik yasaklar.

Bu gibi konular yıllardır gündemimizde olduğu için biz bilgilendirmek amacıyla  bu mevzuları hem yazdık, hem de ekranlar önünde açıklamalar yaptık. Üstelik echellerin sapık eleştirilerini de sineye çekerek…

Bu Konu Yaramızdır

Altı veya sekiz yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesi konusu bizim geleneksel fıkhımızda bazı müçtehitlerce  kabul görmüş bir yaramızdır ve vücudu  kısmen gelişmiş olup henüz adet görmemiş kız çocuklarının evlendirilmesi uygulaması kültürümüzde de görüle gelmiştir.

Onay verici alimlerimiz, üstelik bu ergenlik öncesi çocukların evlendirilmesi konusundaki ictihadî cinayetlerini Talak suresinin 4. ayetini de aracı kılarak işlemişlerdir.

Bazı sarıklı ve cübbeli şarlatanların biz böylesini ne duyduk ne gördük şeklinde ki münafikane yalanlarına bakmayın.

Onlar, mal gibi alıp satılmalarını onayladıkları esir kadınların ön ve arka organları dışındaki bütün vücutlarını açığa vurabileceklerini ve nikâhsız odalık olarak kullanabileceklerini de caiz görürler.

(Geleneksel fıkhımızın konumuzla ilgili Kur’ân ile çelişkili ictihadları için bak. Vehbe Zühaylî İslâm Fıkhı Ansiklopedisi 9/145; Mevsıli, el-İhtiyâr, III/94; Kâsânî, Bedâî, IV/18; Ö.N.Bilmen H.İ.ve I.F.Kâmusu, II / 43)

Kur’ân’a Aykırı  Gitmiş Kol Kırılırsa Yen İçinde Kalmamalıdır

Biz bu öz eleştirileri yapar, artık kırık kollar yen içinde tutulmamalıdır derken rahatız. Çünkü flört ve cinsel ilişkinin orta öğretim sıralarında başladığı, hatta ilk öğretim öğrencilerinde görüldüğü, nikâhsız partnerlerin sayısızlaştığı ve çocuk pornosunun ticarileştiği  dünyamızda en iğrenç piçlik ve pislikler bile yadırganmamaktadır.

Birinci ve ikinci dünya harbinde ve devam etmekte olan mahalli savaşlarda ırzına geçilen, modern köleler haline getirilerek fuhuş endüstrisinde istihdam edilen milyonlarca kadını ve dünya ölçeğinde sayıları 26 milyonu geçen porno siteleri ve ürünleri de hatırlarsak  piçliğin ve pisliğin boyutlarını düşünebiliriz.

Ucuz Kahramanlık

Bizim burada değinmek istediğimiz husus siyasilerin, bürokratların, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve başta Hürriyet ve Oda TV olmak üzere medyanın gösterir gibi olduğu tepkidir. Yapılan ucuz kahramanlıktır. Sünepelerin ayaklanmasıdır.

Bu ülkede giderek artan zina, eşcinsellik, üryanlık, ensest ilişkiler ve bunlara sanat yoluyla ! yapılan teşvikler karşısında insanca, insanlığın asıl adı olan İslam’ca karşı tavır koyuluyor mu?

Daha mürekkebi kurumamış Piçliğin Böylesi Ya da Terörün Daha Tehlikelisi başlıklı makalemizde değindiğimiz medyasal pislikler ve piçliklere itiraz ediliyor mu?

Altı yaşında bir kız çocuğun evlendirilmesine karşıtlığa bütün ruhumuzla evet ama bu olay ve benzerlerinin her yıl ülkemizdeki sayısı bir kaçı geçmez.

Davamızın Ucuz Kahramanları! Neye İtirazınız Var?

Ya görsel ve yazılı medyanın   milyonları iğfal eden pislikleri. Her gün falanca kadının filanca erkekle ile arkadaşlığı altında yapılan piç haberler. Basılan bitmez tükenmez rezil üryan resimler. Sanat ve sosyete çevresinin üreme organlarına dayanan giysi modalarına yapılan övgüler. Eş cinselliği doğal ve meşru insan hakkı görmeler. Bütün bunlara doğrudan ve dolaylı olarak yapılan teşvikler.

Ölçümüz Var mı?

Altı yaş evlendirmesine karşı taraf olduk, olalım da bizim bir ölçümüz var mı? İslam’ın ölçü alınmadığı açık.

Tapılan Avrupa cinsel rüşd yaşını 14’e (ondört) çekerken karşılıklı rıza ile ve ailelerinin onayı ve koruması  altında  16-17 yaşında evlenen gençleri hapse atan tutarsızlıklarımız biliniyor.

Batı’dan aldıklarınız ortada ve alabileceğiniz eşcinsel evlilikler türü pislikler de yolda…

Zinayı geçtik, eşcinsellik hak görülmeye başlandı. Ensest ilişkiler de artıyor. İşlenen kadın cinayetlerin bir kısmının sebebi de bu. Bazı illerimizde tavan yapan ensest ilişkilere karşı kaçımızın duyarlılığı var?

Üreme organına doğru kısaltılan eteklere ve yırtmaçlara alıştırıldık. Bizim göbeği açıkta kızlarımız kadınlarımız var mıydı? Teşhirci kıldıkları kadınları ve kızlarıyla övünen  hınzırlaşmış  adamlarımız nereden, yoksa uzaydan mı geldi?

250 bin maaşlı din görevlisi, din ve ahlak kültürü öğretmeni ve ilahiyat akademisyeni ile okullarda ne öğretiyor, camilerde hangi bilgileri verebiliyoruz?

Yüreksizliğimiz bir tarafa yüzsüzleştik de.

İslami iman ve yaşam ölçülerine bağlılık olan Takva libası olmadıkça tesettürün; sakal, çarşaf ve tarikatin bile  koruyucu olamadığını görenimiz var mı?

Biz tehlikeyi kırk yıl önce görerek İslam’â Göre Cinsel Hayat isimli eserimizi kaleme aldık, uyulması gereken ölçüleri gösterdik, üstelik yıllarca  cahilce eleştirilere de muhatap olduk.

Hâlâ daha çırpınıyoruz. Çünkü Allah var. Onun huzurunda sorgu ve ceza var.

Artık birbirimizi kandırmalıyım. Sokak kabadayılığı da yapmayalım. Allah, Peygamber, Helâl Haram, Cennet ve Cehennem tanımayan laik yaşam her türlü ilkelliğe ve cinsel sapıklığa  gebedir. İslamî vahiy ile yönlendirilmeyen akıl da yol gösterici değildir. Çare İslam’dır ve onun bilgi ve bilinçle yaşanmasıdır.

Eğitimde, hukukta ve sanatta İslam’a dönüş ile yeni bir başlangıç yapmalıyız.  Gerisi lâf, siyasi ve medyasal dedikodu.

Hulâsa mümin isek, mümin olanlar hatada bilerek ısrar etmezler. Okuyalım:

“ Kendileri için Cennetler hazırlanan müminlerin bir özelliği de şudur: Onlar utanç verici bir iş yaptıkları veya işledikleri günahlar sebebiyle kendi kendilerine zulmettikleri zaman, Allah’ı anar ve günahlarının affı için yalvarırlar, -zaten Allah’tan başka kim günahları affedebilir?-

Ve onlar çirkinlikler ve günahlar üzerinde bilerek ısrar etmezler.” (Al-i İmran 3/135)

İfadelerini kullanan Ali Rıza Demircan bir başka yazısında konuyu derinlemesine işlerken söz konusu durumun İslam'a uygun olmadığını belirtti.

SÖZ KONUSU YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...