Değerli okurlar… Okurken, öyle bölümlerle karşılaşırsınız ki hemen geçemez, kimi zaman kitabı gayri ihtiyari kapatır belki bir an, belki de daha uzun bir zaman okuduğunuz şey üzerinde düşünmek durumunda kalırsınız. Düşüncenin sonsuz evreni içerisinde yaptığınız bu yolculuğu tekrar anımsamak, aynı his zirvelerine tekrar çıkmak için o satırların altını ısrarla çizersiniz. Bu, bilinmedik bir yolun saklı bahçelere çıkan geçitlerine koyulan işaretlere benzer, işaretleri gördüğünüzde yine “oraya” geldiğinizi anlarsınız… Bugünlük sizlerle, tekrar okumak için altını çizdiğim, bu gibi satırlardan bazılarını paylaşmak istiyorum. İleride de kısmet olursa başkalarını…  

 ****

“İnsan neyden yaratıldığına bir baksın…”( Tarık Suresi, 5. Ayet)

  “Maruf, insan doğası ve aklı nezdinde iyi olarak bilinen davranışlardır. Münker ise, insan aklının yadırgadığı ve insan doğasının nefret edip kaçındığı işlerdir.”(Ebu Mansur El- Maturidi, Te’vilat’ün Kur’an, Cilt 17)

“Önceden Tanrı’ya inananlar ve inanmayanlar vardı. Şimdi ise gerçeğe inananlar ve inanmayanlar var.”( Jean Baudrillard, Şeytana Satılan Ruh)

****

“Kötülükle mücadele sürekli yeni kötülükler- toleranssızlık, fanatizm, şiddet, zulüm, kötü hisler- doğurur. Günahkarlarla/kötülülerle mücadelelerinde erdemli insanlar genellikle çok daha kötü olurlar. İyilik aşkı ve onun için ısrarla mücadele insanları hemcinslerine karşı kindar katı ve merhametsiz hale getirir. İyilik aşkı ve kötülüğe karşı merhametsiz mücadele iki yüzlülüğe yol açar. Ahlaki riyakarlık da aynı kaynaktan doğar. Fakat insanlar “iyilik/hayır ile kötülüğe/şerre” utanılacak düzeyde kayıtsız kaldıklarında gereğinden fazla hoşgörülü ve esnek hale geldiklerinde ve ahlaki mücadeleden vazgeçtiklerinde sonuç demoralizasyon ve çöküştür.” (Nikolay Berdyaev, İnsanın Yazgısı ) 

****

“Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum? Bizse nefsimizin beton çatısını tepemize dikmiş, yaşamayı öldürüyoruz! merhamet? Alem bu temel üzerinde! Eğer toprağa, tohuma, hatta kire, lekeye merhamet olmasaydı, su olur muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltılı şırıltılı su? Ne duruyorsunuz! Sökün sahte su borularını! Ev ev merhamet şebekesi kurun! tepelerinizdeki çatıları da yıkın! Göklerle temasa geçin! O zaman göreceksiniz ki; acı su borularından, kendi kendine tatlı su akacak? Ve başlar üstünde, güneşe yol veren kubbeler yükselecek…”( Necip Fazıl Kısakürek, Reis Bey)

****

"Dünyadaki gerçek konumumuzu korkusuzca algılamakta tam bir mutluluk ve mit duvarları arkasına saklananların görebileceklerinden çok daha canlı bir dram vardır. Düşünce dünyasında, kendi fiziksel güçsüzlükleriyle yüzleşmeye hazır olanların açılabilecekleri "engin denizler" vardır. Bütün bunlardan daha önemli olarak da gün ışığını karartan, insanları kavgacı ve acımasız yapan korkunun zulmünden kurtuluş vardır. Dünyadaki konumunu olduğu gibi görme yürekliliği göstermeyen hiç kimse bu korkudan kurtulamaz; kendisine, kendi küçüklüğünü görme olanağı vermeyen hiç kimse muktedir olduğu yüceliğe erişemez." (Bertrand Russel, Sorgulayan Denemeler )

****

İradenin arzuları sınırsız, talepleri sonsuzdur ve tatmin bulan her arzu bir yenisini doğurur. Dünyada mümkün olan hiçbir tatmin iradenin özlemini gidermeye, sınırsız arzularına sınır koymaya ve yüreğindeki dipsiz kuyuyu doldurmaya yetmez.” (Arthur Schopenhauer, İstem ve Tasarım Olarak Dünya)

“Vicdan, insanın içinde hep vardır, insana özgüdür. Bizim tam anlamıyla başarısız olan uygarlığımızın bir ürünü olan toplumun temellerinde delikler açar. Biyolojik-evrimci açıdan vicdan kategorisi neredeyse anlamsızdır. Gene de varlığını sürdürür ve tüm gelişiminde insana eşlik eder. “ (Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman)

****

“Düşüneni iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra, ellerimizi yıkayıp ‘efendim bizde filozof yetişmiyor’ diye ah-u vahlar…”(Cemil Meriç, Mağaradakiler)

“Bu felaket halkın başına, itimat ettiği kişiler kendi yozluklarını saklamak uğruna halkı yozlaştırmaya çalıştığı zaman gelir. Bunlar halk kendi hırslarını görmesin diye halka durmadan yüceliğinden bahseder, kendi aç gözlülüğünü fark etmesin diye durmadan halkın aç gözlülüğünü teşvik ederler. “ (Montesquieu,  Kanunların Ruhu Üzerine)

“Diline, boğazına, beline hakim ol” (Anakharsis)

****

“Sadakadan daha çok avunmaya ihtiyacı olan az mı yoksul, az mı hasta vardır! Paradan çok korunmaya ihtiyacı olan az mı insan vardır! Darılan insanları barıştırın, davaları önleyin, çocukları ödeve, babaları hoşgörüye zorlayın; mutlu evlilikleri kayırın, incinmeleri önleyin; kendisinden adalet esirgenen ve güçlü tarafından ezilen zayıfı, öğrencinizin anne ve babasının saygınlığından bol bol yararlandırın. Açıkça kendinizi yoksul, mutsuz insanların koruyucusu ilan edin. Adaletli, iyilik sever, yardımsever olun. Yalnızca sadaka vermeyin, hayır yapın; hayır işleri acıları paradan daha çok dindirir; başkalarını sevin, onlar da sizi seveceklerdir; onlara yardım edin, onlar da size yardım edeceklerdir; onların kardeşi olun, onlar da sizin çocuklarınız olacaklardır.” (Jean Jack Rousseau, Emile)