Bugün itibariyle dünyada çatışan devletlerin ve toplulukların belli başlı meselelerine bakarsak önümüze şöyle bir resim çıkar:
– Hızlanan çöküşünü sun’i hayat öpücükleriyle yavaşlatmaya çalışan Amerika
– Çin’in yükselişi
– Zenginliğin Batı’dan Doğu’ya kayması
– Afrika’nın yeniden kolonileştirilme/paylaşılma yarışı
– Eski hegemon Batının kendi içerisinde çıkan savaş
– Yenidünya düzenine uymayan başta İslam olmak üzere dinlerin tasfiyesi ve coğrafyalarından izlerinin silinmesi
– İsrail ismiyle kurulan ve Yahudilerin bile başına belâ olan virüsün ne yapılacağı
– Dünyanın artan nüfusunun birilerine dert olması
– Yeni ticaret yolları ve güzergahları savaşları ve
– En nihayetinde insan (Âdem) yerine makinenin/robotun ikame ettirilme süreci ya da yeni endüstriyel devrim.
Son haftalarda Corona virüsünün Çin’e verdiği maddâ ve manevî zararları izliyoruz. Bilgi kirliliği, algı savaşları, dezenformasyon, psikolojik savaş çalışmaları, tehditler ve karşı tehditler had safhada. Bu tür savaşların olduğu zamanlarda geçmişi bugünle kıyaslayıp geleceği tahmin etmeye çalışmak en iyi yoldur.
Olanların adını koyabilmek için Çin’de başgösteren Corona virüsünün zamanlamasını ve yıkıcı ekonomik etkisini anlamak bağlamında, Amerika’nın petrol ve para hegemonyasına meydan okuduğu zamanlarda Çin’in başına gelenleri hatırlayalım.
Çin, çoğu zaman Amerika ile doğrudan çatışmadan kaçınsa da bunun eninde sonunda olacağı bellidir ve Çin’in ABD’yi sıkıştıran küçük, yavaş ama akıllı adımlarına  ABD çok sert tepkiler vermektedir.

‘İHRACATINDAN VURURUM’ MESAJI

“12 Ağustos 2015 tarihinde Çin’in en önemli ticaret hublarından biri olan Tianjin limanında meydana gelen patlama adeta minik bir atom bombasının yıkıcı etkisini meydana getirmişti. İşin ilginç yanı ise bu patlamadan sadece birkaç gün önce Çin hükümetinin para birimleri Yuan’ın değerini birdenbire ve kimseye haber vermeden düşürerek faiz artırmak üzere olan ABD merkez bankasını çok zor durumda bıraktığı idi. Bu devalüasyon sonucunda ABD merkez bankası uzunca bir süre için faiz artırımından vazgeçmek zorunda kalmıştı. (29 Nisan 2016)

‘PETROLÜNDEN VURURUM’ MESAJI

Dünyanın en büyük petrol alıcısı olan Çin’in aldığı petrolün fiyatı ABD para birimi Dolar ile belirlenmekte ve fiyatların belirlendiği borsalar (Brent, Texas gibi) Batının tahakkümü altında bulunmaktadır. 18 Ocak 2018’de Çin “Şangay Uluslararası Enerji Borsası”nı (INE)  açmak üzeredir. “Şangay Vadeli İşlemler Borsası”nın bir parçası olarak çalışacak olan bu borsada işlem yapacak olanlar işlemlerini Çin para birimi Yuan ile yapacaklar ve bu borsa Şangay serbest ticaret bölgesinde bulunduğu için ilk defa olarak yabancı yatırımcılarda bu emtia borsasında işlem yapabileceklerdir.
Hâl böyle olunca tüm dünyaya açık bu borsada kullanılan tek para birimi olan Yuan dünyada dolaşıma girecektir. Yuan’ın dolaşıma girmesi ve dünyanın en büyük petrol alıcısının Yuan üzerinden petrol/enerji fiyatlaması yapması petro-dolar denklemi üzerinden imparatorluğunu devam ettiren ABD’ye karşı büyük bir darbe olacaktır. Bu durum IMF’nin rezerv para birimi sepetine (SDR) giren Yuan/Çin için ikinci büyük zafer olacaktır. İşte bu olaydan yaklaşık bir hafta önce Doğu Çin Denizi’nde yaşanan gemi kazasında, yaklaşık 60 milyon dolarlık 136 bin ton petrol denize döküldü. (07.01.2018)
Kıyaslamak için şu bilgiyi de verelim.
24 Mart 1989’da dünyanın en büyük petrol tanker faciası olarak bilinen ve Alaska yakınlarında sahile oturan petrol yüklü Exxon Valdez tankerinin taşıdığı  petrol sadece 36 bin ton idi ve yaklaşık 400 bin kuş ölmüştü.
Peki, “kazanın” olduğu yer neresiydi?
Şangay açıkları, yani yaklaşık 1 hafta sonra açılacak olan “Şangay Uluslararası Enerji Borsası”nın bulunduğu ve petrolün Yuan ile işlem göreceği şehir.

WUHAN’DAN VERİLEN VİRÜS MESAJI

Amerika ve İsrail tarafından yazılan “Stuxnet” bilgisayar virüsünün 2010 yılında İran’ın nükleer tesislerini vurarak bu ülkenin nükleer çalışmalarını yıllarca geriye atması gibi Corona virüsü de Çin’in tüm dünyayı örnek üzere kurguladığı ticaret ağına (Yeni İpek Yolu) büyük zarar vermektedir.
Şimdi yukarıda verdiğimiz örnekleri daha da anlamlandıracak geçen haftadan çok taze bir haber ekleyelim.
“ABD, para birimlerinin değerini düşüren ülkelerden ithal ürünlere vergi getirme kararını kesinleştirdi. Dünyanın en büyük iki ekonomisinin birinci aşama ticaret anlaşması imzalamasından sadece haftalar sonra ABD-Çin ticaret görüşmelerinde yeni bir gerilime neden olabilecek bu adım Pekin’in Washington’u Çin’de ortaya çıkan ve hızlı yayılan koronavirüs hakkında korku yaymakla suçlamasından bir gün sonra geldi.”
(4 Şubat 2020)
Yukarıdaki haber geçmiş yıllardan verdiğimiz devalüasyon ve petrol savaşlarının sağlaması olduysa, dünyanın en büyük şirketi Suudi ARAMCO’nın halka arzının Şangay ve New York borsaları arasında savaşa neden olduğunu, ardından ARAMCO tesislerine Suud’da drone ya da füze saldırısı yapıldığını da hatırlatarak bir bilgi daha verelim.
Corona virüsünün yayıldığı Wuhan aynı zamanda “Çin’in en büyük petrol ve doğalgaz hublarından” birisi.

AFRİKA DOMİNASYONU İÇİN VİRÜS KONTROLÜ SAVAŞLARI

Gelelim diğer bir önemli meseleye.
Malumunuz Amerika, Çin’i tüm dünya da ve özellikle Afrika’da ahlaksız (yani geri ödeyemeyeceklerini bildikleri) krediler vererek bu ülkelerin kritik tesislerini/altyapılarını borçlarına karşılık ele geçirmekle suçluyor.
Muhtemelen okumuşsunuzdur, Çin’in Corona virüsünü ajanları vasıtasıyla Kanada’da bir laboratuvardan biyolojik savaş silahı geliştirmek için çaldığı haberleri çıkmıştı.
Bu haberlerden birinde “Amerikan Özel Operasyonlar Komutanlığında” görevli biyolojik savaş uzmanı Dr James Giardano, Çin’in amacının “biyolojik savaş için silah geliştirmek değil, korkunç bir virüse karşı elinde panzehiri tutan tek küresel kurtarıcı olarak avantaj elde etmek/nüfuz sağlamak” olduğunu söylemektedir.
Yani, tüm dünyanın çaresi olmayan bir virüsten kırıldığı bir ortamda birden Çin ortaya çıkar, verdiği kredilerin yanında bir de elinde mucize gibi bir aşı tutmaktadır ve dünya halklarının yardımına koşar.

“KÜRESEL” BİR KURTARICI

Kulağa hoş geliyor değil mi? Hatta o aşının içinde bilmediğimiz ekstraları da bedavadan yapıyor olabilir. Neyse çok bilim kurguya kaçmadan bir de diğer cepheye bakalım.
Amerikan Neocon’ların 1997’de kurduğu “Project for the New American Century” isimli “düşünce kuruluşunun” yazdığı şu ünlü “Amerika’nın savunmasını yeniden inşa etmek” başlıklı raporda: “Belirli gen tiplerini hedef alabilen ileri teknoloji bir biyolojik saldırı, biyolojik savaşı terör alanından çıkarıp politik olarak faydalı bir araca dönüştürebilir” denmektedir.
11 Eylül’den hemen önce hazırlanan bu raporun bir başka sayfasında ise meâlen “Pearl Harbour tipi bir saldırı olmazsa savunmamızın transformasyonu çok uzun vakit alabilir” yazılmaktaydı. Düşünce kuruluşunun yönetiminde Afganistan ve Irak soykırımlarının mimarı Bush, Cheney, Rumsfeld ve John Bolton’ın olduğunu da hatırlatalım mı?
Çin ve Amerika’dan sonra Rusya’yı da yazmasak olmaz. Ne demişti 2016 yılının Ocak ayında Putin?
”İyi bir haberimiz var. (…) Rusya gerekli testlerden sonra bu zamana kadar dünyada kullanılan diğer ilaçlara kıyasla daha etkili olduğu saptanan Ebola virüsüne karşı ilacı buldu.”
Aşı Ebola için olunca o gün bu haberi “Rusya’da Afrika’ya açılıyor” diye yorumlamıştık.
İşte 3 güzel ülke ve 3 değişik haber ama biz hepsinin ortak noktasına odaklanalım istiyoruz.
Her üçü de BM Güvenlik konseyinin daimi üyesi ve dünyanın en büyük silah satıcıları.
Konu çok uzun, kısmetse gelecek hafta devam ederiz ama bitirmeden şunu da sormuş olalım.
Niye Corona virüsünün çıkış noktası olarak her hayvan düşünülürde “sıçan” hiç düşünülmez?