Mersin Valiliği tarafından 15 Ocak 2020 tarihli kararla mülki sınırlar içinde 2020 yılı toplanma alanları, yürüyüş güzergâhları, miting alanları ve basın açıklaması yapılacak yerler belirlendi ve resmî internet sitesinden duyuruldu. Anılan kararda ayrıca basın açıklaması etkinliklerinin kamu düzenini, eğitim öğretimi, çalışma hayatını ve ticaret hürriyetini engelleyici veya bozucu biçimde olmamak kaydıyla bilgi verilmek suretiyle yapılması gerektiği hususu belirtildi. Çiğdem S. isimli kişi, 25 Ekim 2020 tarihinde Mersin'in Güvenevler Mahallesi Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'nda bulunan bir mağaza önünde düzenlenen "Güvenceli çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz" konulu eyleme katıldı.

Bayram tatilinin süresi netleşti! İletişim Başkanı Fahrettin Altun açıkladı
Bayram tatilinin süresi netleşti! İletişim Başkanı Fahrettin Altun açıkladı
İçeriği Görüntüle

BİREYSEL BAŞVURU YAPTI

Çiğdem S. hakkında idareye bildirimde bulunmadan basın açıklaması yapması nedeniyle Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca emre aykırı davranışta bulunmaktan 392 TL idari para cezası uygulandı. İdari Yaptırım Tutanağı'nın "Kabahatle İlgili Elde Edilen Deliler" bölümüne "izinsiz basın açıklaması yapmak" yazıldı. Çiğdem S., barışçıl nitelikte olan bir basın açıklamasına katıldığını belirterek idari para cezasına itiraz etti. İtirazı reddedilen Çiğdem S. Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.

'KOLLUK KUVVETLERİ OLAY YERİNDE YOKTU'

Başvuruyu inceleyen AYM Birinci Bölümü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Kararda şöyle denildi:

"Kolluk tutanaklarında ve hâkimlik kararı incelendiğinde basın açıklamasının veya başvurucunun kamu düzenini bozduğu ya da bu yönde ciddi bir tehlike doğurduğu yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Üstelik somut olay sonradan sosyal medya aracılığı ile tespit edilmiş olup kolluk kuvvetlerinin olay yerinde dahi bulunmadığı görülmüştür. O hâlde basın açıklamasının barışçıl şekilde tamamlandığı ve bu esnada kolluk güçleri tarafından müdahale edilmesini gerektirecek bir durum da yaşanmadığı anlaşılmıştır. Gerek idarece düzenlenen tutanakta gerekse hâkimlik kararında başvuruya konu idari para cezasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığına ve yarışan haklar arasında adil bir denge kurulduğuna ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulamadığı anlaşılmıştır."