Başkan Erdoğan çok eleştirilen 6284 sayılı kanununu '6284 sayılı kanun Türkiye'de kadına yönelik şiddetin çelikten kalkanıdır' sözleriyle savundu.
Erdoğan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin en ufak bir menfi etkisi olmamıştır."İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak bir menfi etkisi olmamıştır." dedi.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Kadın hakları konusunda bize ders verecek muhalefet partisi yoktur"
Burada şunu, öncelikle açık ve net söylemek durumundayım. Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur. Kadına şiddetle mücadele noktasında, ülkemize çağ atlatan kadro yine biziz. Ülkemizdeki imtiyazlı azınlık bilmese de, başörtüsünden dolayı üniversite kapılarından geri çevrilen kızlarımız, bizim mücadelemizi gayet iyi biliyor.
Aynı şekilde, kılık kıyafetinden dolayı işinden atılan, çok sevdiği mesleğiyle inancı arasında tercih yapmaya zorlanan kadın doktorlar, hakimler, öğretmenler, bürokratlar, akademisyenler ve daha nicesi, bizim kadınlar konusundaki hassasiyetimizi gayet iyi biliyor.Evlatlarını askeri lojmanlarda ziyaret edemeyen analar, kardeşlerinin yemin törenine katılamayan ablalar, bizim hak ve özgürlükler hususunda neler yaptığımızı gayet iyi biliyor.
Bu meclis çatısı altında sırf başındaki örtüden dolayı siyasi parti genel başkanları tarafından had bildirilen kadın siyasetçiler Türkiye'yi nereden nereye getirdiğimizi gayet iyi biliyor. Kimse kusura bakmasın ama AK Parti'ye, kadınları eşit görmüyor iftirası atmak, CHP Genel Başkanı'nın hakkı da, haddi de değildir.
Hatırlayın biz, kadınların eğitim ve çalışma haklarının önündeki engelleri kaldırırken, CHP, yasakların devamı için tam kadro Anayasa Mahkemesi'ne koşuyordu. Kılık kıyafet özgürlüğünün iptali için, mahkeme kapısında nöbet tutanlar, başörtüsüne 1 metrekarelik bez parçası diyerek tahkir edenler de, yine CHP yönetimiydi. CHP'li siyasetçilerdi.
Eski yönetimin, bir dönem ayyuka çıkan, affedersiniz, taciz tecavüz iddialarını nasıl örtbas ettiğini de, gayet net hatırlıyoruz. CHP Genel Başkanı Sayın Özel, şayet kadınlar arasında ayrımcılık görmek istiyorsa, önce kendi tarihini okusun. Sonra da yüreği yetiyorsa çıkıp AK Parti'yi eleştirmeye kalksın.
Bir çelişki, daha doğru bir ifadeyle büyük bir paradoksu dikkatinize getirmek istiyorum. Sayın Özel, bir taraftan kadına şiddetin engellenmesinden bahsederken, diğer taraftan da alkol ve içki tüketimini teşvik edecek vaatlerde bulunuyor. Ne demişler? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
RAKI REKLAMI YAPMAKTAN VAZGEÇ
Sayın Özel, belki bilmiyor olabilir, fakat bir aşağılama ifadesi olarak kullandığı kahvedeki vatandaşlarımız, şu hakikati çok iyi bilir. Tüm dünyada, kadına ve çocuğa şiddetin en önemli sebeplerinden biri, içki tüketimi, alkol bağımlılığıdır. Ülkemizde de geçen sene, kadına şiddet uygulayan müptezellerin üçte biri, ya alkol ya da madde bağımlısıydı. Kadını, çocuğu, aileyi mahveden, evdeki şiddetin sebeplerinin en başında yine alkol geliyor. Yani, alkol kullanımıyla mücadele, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır.
CHP Genel Başkanı Sayın Özel'e, şunu tavsiye ediyorum. Şayet kadına yönelik şiddetle mücadeleye kendi tabirinle, gerçekten iki eli havada katkı sunmak istiyorsa, öncelikle rakı reklamı yapmaktan vazgeç, sonra da gel hükümetimizin münkiratla mücadelesine destek ol.
Ülkemizin tüm kurumlarında özgürce çalışan, sosyal ve ekonomik hayata özgürce katılan tüm kadınlarımız, bizim çabalarımızın yakın şahididir. Burada sadece kadına şiddet konusunda birkaç başlıkta yaptıklarımızı sizlerle paylaşmayı arzu ediyorum. 2004'te, Anayasa değişikliğiyle, kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu ilk defa Anayasa metnine koyan AK Parti iktidarıdır. 2005'te yapılan köklü ceza kanunu değişikliği ile aile içci ve kadına yönelik şiddet ilk defa suç olarak tanımlandı.
Yine bu dönemde töre namus saiki ile işlenen cinayetler ağırlaştırılmış suç kapsamına alındı. Cinsel saldırı fiili de yine ilk defa 2005'teki düzenlemede suç olarak tarif edildi.
Çocuğa yönelik şiddeti de şahsa bağlı suçlar kapsamına biz dahil ettik. 2023 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanunla kararlılığımızı biz ortaya koyduk. Bu kanun ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadelede şimdiye kadar yapılmış en büyük devrimdir. Tarihi bir kazanımdır.
ŞÖNİM, Kadın Konuk Evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları biz hayata geçirdik. Tüm illerimizde, 82 şiddet önleme ve izleme merkezi, 112 kadın konuk evi ve 418 irtibat noktası ile koruyucu ve önleyici hizmetler sunuyoruz.
Aile içi şiddeti, şikayete tabi olmaktan biz çıkardık. Ayrıca, 2023 yılında yapılan bir düzenlemeyle, boşanmış eşe karşı işlenen şiddetin cezası, tıpkı nikahlı eşe karşı işlenen şiddet seviyesinde artırıldı. Dikkatinizi çekiyorum bu düzenleme, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizden sonra yapılmıştır. Daha önce de söyledim, bugün tekrar vurguluyorum. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak bir menfi etkisi olmamıştır.
Türkiye'de kadına yönelik şiddetin çelikten kalkanı içerisinde sıkıntılı ifadeler bulunan söz konusu sözleşme değil, 6284 sayılı kanundur. Bu konuda yürütülen propagandanın en küçük bir temeli, en küçük bir dayanağı ve haklılık payı yoktur. Şiddetsiz bir Türkiye için devletimizin tüm kurumları koordinasyon içinde çalışmayı sürdürecektir.
Bilhassa kadına ve çocuğa yönelik şiddette zaafiyet görüntüsüne asla izin vermeyecek, şiddete sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi devam ettireceğiz. Kadınlarımızdan gönüllerini ferah tutmalarını özellikle istiyorum.
Muhalefete rağmen, omuz omuza yürüttüğümüz çetin mücadeleler sonucunda, elde ettiğimiz hiçbir kazanımdan geriye gidişe müsaade etmeyiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyoruz. Bu düşüncelerle bir kez daha, yeni yasama yılının ülkemize, milletimize, demokrasimize hayırlı olmasını diliyorum.