Kurban Bayramı, imanı gereği Allah’ın emrine teslim olmanın tecessüm ettiği gündür!

Bayram, susuzluktan çatlayan toprağa düşen bir yağmur gibidir!

Bayram, sahip olunanın bölüşüldüğü, zenginle fakirin aynı safta namaza durduğu kardeşlik günüdür!


 

Kurban Bayramı, 

Yardımlaşma bayramı değildir! 

Kavurma bayramı değildir! 

Mangal partileriyle eğlenme bayramı değildir! 

Fakir fukarayı etle hatırlama bayramı değildir!

Anneler günü gibi, babalar günü gibi, senede bir gün fukarayı hatırlamak, İslam’ın ruhuna aykırıdır!


 

Kurban Bayramı, Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de anlattığı, Hz. İsmail Aleyhisselam’ın imanı gereği kurban edilmek üzere, babası Hz. İbrahim Aleyhisselam’a teslim olmasını ve “Hiç şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, yaşamım ve ölümüm, hep Alemlerin Rabbi olan Allah içindir” diyerek imanını ete kemiğe bürümesini, biz de aynen kalbimizle yaşayarak ve aynı hissiyatla, aynı teslimiyetle kurban kesip Rabbimize sunduğumuz gündür!

"Kurban ettiğiniz hayvanların ne etleri ne de kanları asla Allah’a ulaşmaz! Sizden 'O'na ulaşacak tek şey, TAKVAnızdır.” (Hacc, 37)

TAKVA; Rabbimiz Allah Azze ve Celle'ye derin bir hürmet ile saygı demektir.

TAKVA; Rabbimize karşı sorumluluk sahibi olmak demektir.

TAKVA; 'O'nun emirlerine riayet ve yasaklarından kaçınmak hususunda, nezaketle üstün ihtimam göstermek demektir.

TAKVA; Rabbimizin ikram ettiği bunca nimetlerine karşı, nankörlük etmekten korkmak demektir.

Kurbanının  en güzel löp etlerini ve hatta tamamına yakın büyük çoğunluğunu Allah'ın rızasını kazanabilme düşüncesi ve niyetiyle infak eden, kazanmıştır!

Kurbanını ALLAH'ın kabul edip etmeyeceğini dert etmekten daha fazla, ne kadar et çıkacağını dert eden, kaybetmiştir!

Gayesi Rıza-i İlahi olanın yolu, Cennet’e uzanır.

İslam, bir merhamet devrimidir. O devrimin en büyük önderi de Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam'dır.

Bayram, o merhamet devriminin en muhteşem haliyle yaşandığı gündür!

Bayram, Meleklerin Ademoğlu’nun amel defterine, her zamankinden daha çok amel-i sâlih yazdığı gündür!

Bayram, öç alma, hesap sorma, fitne ateşine odun atma ya da yeni ateşler yakma günü değil, yüreklerdeki gazap ateşini muhabbetle söndürme günüdür.

Bayram, köydeki ya da başka şehirdeki ihtiyar babanın, dedenin, amcanın, dayının ya da Allah yolunda kocayan annenin, ninenin, teyzenin, halanın da ziyaret edilerek gönüllerinin hoş edildiği gündür!

Bayram, hastaların, kimi kimsesi olmayanların,  yatağa mahkum olanların, biri gelse, kapıyı çalsa, hal hatır etsem diye melül melül gözleri kapıya bakanların da ziyaret edilerek mutlu edildikleri gündür!

Bayram, daha çok mazlumların, muzdariplerin, yetimlerin günüdür!

Bayram, acıdan, kederden, fakirlikten gülmeyi unutanların günüdür!

Bayram, muhtaçları istemeye mecbur bırakmadan hatırlama günüdür!

Unutmayın bugün, geçenki bayram namazından babasının kolunda eve dönen ama bu bayramda babası vatanımız için şehid olan yetimlerimizin de bayramıdır!

Bayram, sadece bizim evin, bizim ailenin, bizim mahallenin değil, topyekûn İslam Ümmeti’nin çocuklarını sevindirme günüdür!

Avrupa'da kaçırılarak organ mafyalarına satılan Suriyeli, İraklı, Afganlı küçük çocukların da bayramıdır!

Ortadoğu'da bombardımanlardan sonra toplanarak terör örgütlerine peşkeş çekilen masum yavruların da bayramıdır!

Küresel kapitalistlerin altın, elmas vb üretim şantiyelerinde aç susuz köle gibi çalıştırılmak için ailelerinden koparılarak ç/alınan Afrikalı çocukların da bayramıdır!

Güney Asya'da Tayland otellerinde, vahşi sapıklara satılan Arakanlı yetim kız çocuklarının da Bayramıdır!

Halep’te, Musul’da, Gazze’de, Kahire’de, Mısır zindandanlarında, Guantanomo'da, Doğu Türkistan’da, Arakan’da kamplardaki kardeşlerimizin de bayramıdır!

Bombalar altında, kan kokusu, yetim çığlıkları, genç/yaşlı kadınların ağıtları arasında, adalete ve merhamete, sulh ve selamete hasret kalan mazlumların da bayramıdır!

Bayram, aristokratların, burjuvanın ve zenginlerin keyif günü değildir!

Bayramda, yerini korumak ya da üst makamlara çıkmak veya herhangi bir menfaat devşirebilmek için müdürün ya da başkanın makam odası önünde kuyruk olan, şehre gelen siyasi veya üst düzey bir bürokratı karşılamak, ona görünmek, elini tutmak ve fotoğraf karesine girmek için sıraya girenler değil, yalnız Allah’ın rızasına nâil olabilmek için akrabalarını, yaşlıları, hastaları, çocukları ve mazlumları sevindirenler kazanacaktır!

Allah’ın rahmet nazarı, zenginlik, makam ve güç sahiplerinin kapılarında poz verme yarışına girenlerin değil, fakirlerin, mazlumların meclislerinde oturup, onların dualarına talip olanların üzerindedir!

Ne mutlu, bayramı, Allah'ın rızasını celbedecek salih ameller işleyerek geçirenlere!

Ne mutlu, yaptığını reklam etmeden, sosyal medyadan yayınlamadan, ihlasla, samimiyetle, gizlice, yalnız Allah için yapanlara!..