Günlerdir milyonların katıldığı protesto gösterilerinin sürdüğü Şili, bizim ilgi alanımızda değil, pek.. ‘Dünya büyük bir köydür’ lafını severiz de, dikkatimiz bize gösterilmemeye çalışılan yerlerden uzak tutuluyor. Amerikalı bir siyasetçinin ahlâksızlığı iddiası etrafındaki hikayeler kamuoyunun dikkatine sunuluyor da milyonların acı içinde sergilediği dev itiraz hareketlerine karşı, dünya sağır.. 

***

Lübnan’da ise günlerdir devam eden gösterilerin sadece fiyat artışlarına bir itiraz olarak algılanması yanlıştır. 

Bilindiği üzere, Lübnan’da hükûmet, kendilerini şer’an itaatle mükellef olarak bildikleri İran Lideri’nin emriyle hareket ettiğini açıkça belirten Hizbullah örgütünün giderek artırdığı etkinliğiningölgesinde.. 

Ve, eski ‘kiralık katil  Mişel Avn’ın cumhurbaşkanı sünnî, kesimi temsil ettiği iddiasıyla  başbakanlık makamında olan Saad Harirî’nin başbakan olduğu bir sistem.. Bu ülkecikte Meclis Başkanlığı’nın şiîlere ve(İçişleri, Savunma bakanları ve Merkez Bankası başkanları gibi kuruluşların da Hristiyanlara),  ve Dürzîlere de bir bakanlık verilmesinin anayasa gereği olduğu göz önünde bulundurmazsa, durum anlaşılmaz. Bu durum da, 1942’de yapılan bir nüfus sayımında, bütün Hristiyanların tek bir grup olarak; müslümanların ise, sünnî veşiî diye ayrı ayrı sayılmasından kaynaklanıyor ve yeni bir anayasa hazırlanmasına engel olunuyor. 

***

Şimdi bu ülkede 10 gündür devam eden gösterilerin sebebi, yapılan bazı zamlara itiraz gibi gözükse de, bu gösteriler kesinlikle, daha büyük bir sosyal rahatsızlığı işaret ediyor. Bunu, Hizbullah Örgütü lideri Hasan Nasrullah’ın bu gösteriler üzerine, Hükûmet’in uygulamasından rahatsızlığını dile getirirken, kamera karşısına, her zamanki gibi, kendi örgütünün flaması yerine, alışılmamış şekilde, Lübnan bayrağını alarak konuşması ve Lübnan’ın birliğinin korunmasını hatırlatmasından da anlayabiliriz. 

***

Ve Irak’ta da.. Bağdât’ta ve 10 kadar büyük şehirde, onbinlerin, yüzbinlerin katıldığı dev gösteriler günlerdir devam ediyor ve hayatını kaybedenlerin sayısının 200’ü aştığı bildiriliyor.  Güvenlik güçlerince, -özellikle Haşd-i Şâ’bî güçlerince-  göstericilere karşı gerçek mermilerle ateş açılıyor ve hemen bütün siyasî partilerin binaları ateşe verilmiş durumda, ’İran Irak’tan defol.. ‘ feryatlarının yükseldiği gösterilerde İran Lideri’nin fotoğraflarının yakılması, Kerkük’te, İran Konsolosluğu’ndaki İran bayrağının indirilip, yerine Irak bayrağının asılması, sadece halkın yüzde 60 kadarlık bir ekseriyetini şiîlerin oluşturduğu Irak’ta sunnî kesimlere mal edilerek değerlendirilmesi ve sadece iktisadî rahatsızlıklar ve yoksullukla da izah edilmesi yanlış olur. 

Burada açık olan şu ki, İran’ın siyasetine karşı, Irak’ta kitlevî bir tepki sergileniyor ve bu da, iki ülkedeki şiî odakları arasında da, bir doku uyuşmazlığının sonucu.. 

Bu arada, İran Lideri Khameneî’nin Rehberlik makamı Gen. Sekr. Âyetullah M. Gulpayeganî’nin, 25 Ekim günü, -‘Tabnak’da yayınlanan habere göre- ‘Kerbelâ’da, Âşûrâ Günü’nün 40. Gün (Erbain)törenlerine  18 milyon insanın katıldığını, bütün dünyadan Hacc’a gidenlerin ise sadece 2 milyon olduğunu’ söyleyebilmesindeki tuhaf yaklaşımı da işaret edelim.  

***

Ve, Bağdâdî’nin öldürüldüğü iddiası...

USA Başkanı Trump, dün gece, ’Çok büyük bir şey oldu’ diye bir tveet’le dünyayı heyecanlandırdı ve saatlerce sonra da, DEAŞ lideri Ebubekir el’Bağdâdî’nin Suriye’nin İdlib şehrine yapılan bir askerî operasyonda öldürüldüğünü ilan etti. 

Halbuki, Bağdadî’nin geçen Nisan’da öldürüldüğü de iddia olunmuş; bazı çevreler ise onun Amerika’da olduğundan dem vurmuştu.. Benzer iddialar El’Qaide lideri, Usâme bin Laden konusunda da ileri sürülüyordu. Obama’nın da Bin Laden’in öldürüldüğü sahneleri ânında canlı olarak seyredişi hatırlardadır. Trump ve çevresi de bu baskını canlı olarak izlemiş.. 

Bunlar şu andaki ilk bilgiler.. Bakalım, sonu nasıl çıkacak..