Öğrendiğimiz her bilgi; bizim ne kadar bilgi açığımız olduğunu gösterir. Bilgilerle daha anlayışlı olmayı, muhatabımızı anlamayı, daha geniş pencereden bakmayı ve artık eskisi gibi düşünmemeyi öğreniriz. Bilgide derinleştikçe, her insanın bir alem, yaratılan her şeyin mükemmel ve insanın ne kadar aciz olduğunu fark ederiz. Düşünen ve algıları açık bir insan olarak yaşamak istediğimizde öğrenmeyi, kendimizi zenginleştirmek ve ilişkileri sağlamlaştırmak için isteriz. Dosdoğru durabilmenin; ancak ve ancak doğruları arayan ve bunun için gayret eden insanların başına gelebilecek en iyi durumlardan birisi olduğu gerçeğini görürüz. Çünkü kendisini sürekli öğrenme ile ödüllendiren insanlar olduğumuzda; gereksiz ayrıntılara takılmaktan, basit şeylere üzülüp hayatın tadını kaçırmaktan ve Allah’ın (c.c.) çok değerli kullarını kırıp incitmekten kaçar oluruz.

Gerekli bilgi, yaşatan oksijene eşittir

Çünkü beyin, bozuk gıda almışsa sistem yanlış çalışır, doğru gıda almışsa doğru çalışır. Doğru çalışan bir zihin; doğru gören göz, doğru konuşan dil ve doğru hareket eden el kol anlamına gelir. Bozuk benzinin arabayı yarı yolda bıraktığı, bozuk gıdanın insanı hastanelik ettiği gibi, yanlış bilgiler de bizi ilişkilerde tökezletir, düşürür ve tabiri caizse yara bere içinde bırakır. Bu durumda kendimizi görecek kudrette bakış ve görüşe sahip değilsek, bunun suçunu da karşımızdakine atar, kendimizi ak kaşık gibi temize çıkarabiliriz. Düşünce ve duygu dünyamızın sağlığı, bizi doğru davranmaya, düşünerek hareket etmeye sevk eden bilgilere bağlıdır. Bilgimiz doğru olursa bizde ilim, irfan ve erdem filizlenmeye başlar, kendi haddimizi bilmeye ve karşımızdakilerin de kıymetini bilmeye başlarız. Oksijensiz bir hayatın olamayacağı gibi doğru bilgisiz de doğru hayat olmaz. Birincisinin yokluğu hayatı, ikincisinin yokluğu düzgün insan profilini bitirir.

Bilgi, insani değerleri hayata geçirmemize yardım eder

Her birimizin yüreğine kodlanmış kadim değerlerimiz ve onları taşıyıp yaşadığımızda ise sahip olacağımız onurlu, heybetli bir duruş vardır. İlim, başı dik durdurur. Çünkü insan bildikçe gerçek muhatabın Allah (c.c.) olduğunu öğrenir. İnsan gibi yaşadıkça, insan gibi iletişime girdikçe, karşımızdaki şahısların zihninde de nice hayırlı düşünce pencereleri açılır. Fiziğimizin insana benzemesi değil, ahlakımızın üstün olması bizi insan yapar. Bu da egoyu küçültme, insan onurunu yüceltme ameliyesidir. Bunun için öğrenmek önce kendimizi göstermeli. Haddimizi ve sınırlarımızı bilebilmek; ilim sahibi olmanın özellikleridir. İlim; insani hayat mertebelerinin olmazsa olmaz azıklarındandır. Var olmamızın anlamını kavrama ve hayatı bu çerçevede yaşama isteğinin kavli ve fiili duası; ilim yollarının haritasını verir bize. Bu da ilmin, niyetin ve gayretin sonucunda, Rabb’imizin (c.c.) rahmetiyle kuşatmasıdır ki her birimiz buna fazlasıyla muhtacız.