Değerli dostlarım,
Bütün İslam aleminin ve Müslümanların başı sağ olsun. Büyük bir alimi kaybettik. Manevi olarak bir yıldız daha göçtü bu alemden. İsmailağa Cemaati'nin lideri ehli sünnetin kalesi, son devrin kıymetli alimlerinden Mahmut Efendi dar-ı bekaya irtihal etti. Allah gani gani rahmet etsin, Peygamber Efendimiz'e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) komşu eylesin.

Bu insanların siyasetle işi olmadı, devlet işlerine karışmadılar. Böyle milletvekili yetiştirelim, siyasetçi yetiştirelim, koltuk kapalım derdinde olmadılar. Tam aksine devletine, milletine, dinine faydalı talebeler, insanlar yetiştirme çabasına girdiler.

Dünyanın en kalabalık İslami Cemaati. Aslında cemaat kelimesini kullanmak istemiyorum artık ama dünyanın en kalabalık İslami grubu demek daha doğru. Ehli sünnetten asla ödün vermediler. Hiçbir zaman İslam'ın özünden kopmadılar. İslam'ın bazı esaslarını günümüze uyarlayalım, şöyle değiştirelim, böyle sadeleştirelim demediler. Allah'ın kitabı Kur'an'ın ve Hz Peygamber'in (s.a.v) emirleri neyse ondan bir adım sapmadılar.

Kendilerine göre bir hayat tarzları vardı. Kimseye müdahale etmemişler, kendi hayatlarına da müdahale edilmesini istememişlerdi. Devletle hiçbir zaman karşı karşıya gelmediler bilakis her zaman devletin yanında yer aldılar. 15 Temmuz'da en ön safta sokaklardaydılar aralarından şehitler çıktı, gaziler çıktı, her daim devletin yararına çalıştılar.

Mahmut Efendi'nin Osmanlı Hanedanıyla özellikle babamla 40 sene öncesinden bir dostluğu vardı. Umreye beraber gitmişlerdi, onu umreye götürmüştü sonra Mahmut Efendi'ye hazırlanan bir ödül töreninde babam onu yalnız bırakmadı. Her zaman kapıları bize açıktı. Biz o kapıyı ne zaman çalsak, oraya gitsek içeri girerdi. Asla "Sonra gel, bugün git yarın gel" denmezdi ve kendisini yatarken de görürdük, hastayken de görürdük bizi asla çevirmezlerdi. Cemaati bizi seviyordu Allah razı olsun. Her ne kadar içlerinde ufak bir bölünme olsa da bunu bize yansıtmadılar, hepsi bize saygılılardı gerçek bir Osmanlı hayranı, samimi bir Osmanlı sevdalısıydılar göstermelik değil.

Perşembe sabahı saat 3'te haberlerini aldım. Aldığım gibi yanlarına koştum, cenazeye de katılımda bulundum. Haneye gittim yurt dışından gelen heyetler vardı, Arap ülkelerinden gelen heyetler vardı onları karşıladım. Lübnan Diyanet İşleri Başkanı geldi onu karşıladım. Cenazede yardımcı oldum, cenazenin çıkışına kadar orada kaldım, Perşembe günü komple orada gelen misafirlerle ilgilendim.

Cuma günü de cenaze ile beraber Fatih Camii'ne geldim. En ön saflardaydık, cenazeyi getirdik yanımızda oğlu vardı, torunları vardı cenaze çok kalabalıktı. Sayı olarak şimdi ben bir rakam telaffuz edeceğim ama millet şimdi çok abarttın diyecek. Abartı değil ben oradaydım, kalabalığı bizzat gördüm Fatih Cami'nin sağ ve sol ve arka Çarşamba caddesine kadar dolu, artı Fatih'in ana caddesi Akdeniz Caddesi komple Çarşamba yokuşuna kadar doluydu. Ben bu kalabalığın şahidiyim. Yüz bin, iki yüz bin, üç yüz bin kişilik değil bu vallahi de değil billahi de değil bu milyonluk bir cenazeydi. Yani ATV habere de şaşırdım binlerce diyorlar. Binlerce değildi, Yenikapı'da sayın Cumhurbaşkanı bir konuşma yaptığında insanlar toplanıyor yüz binler toplanıyor cenazedeki kalabalık o mitinglerin iki üç misliydi. Fatih Caddesi'nin itfaiyeden Edirnekapı mezarlıklarına kadar insan seli vardı bu milyon değil de nedir?

Ben protokoldeydim, arabadaydım devletin protokolü değil Mahmut Efendi'nin protokolündeydim. Cenazenin arkasındaydım ve o insan selinin biraz aşağısında durdum. Daha camii boşalmadan ve avlu boşalmadan o insan seli vardı.

Milyonluk cenazeydi bunu dile getirmek istemiyorlar neden çünkü oradaki insanların %70'i 80'i sarıklı cübbeliydi.

Hemen bir İslamofobi uyanıyor. Yılların algısı var. Şeriat gelecek korkusu. Oysa en ufak bir taşkınlık olmadı bir bağırışıma çağrışma olmadı, edeple bir cenaze törenine şahit olduk.

Allah gani gani rahmet eylesin. Ben şahsım adına biraz olsun Efendi Hazretlerine görevimi yaptığıma, az da olsa görevimi yerine getirdiğime inanıyorum Allah bizleri de peygamber efendimize komşu eylesin, onların yanına komşu eylesin. En başından beri son toprağını verinceye kadar yanlarındaydım, Osmanoğlu Yardımlaşma Derneği olarak orada lokma dağıttık. Rabbim kabul eylesin.

Osmanlı Devleti'nin 623 sene ayakta kalmasının sırrı Ertuğrul Gazi Oğlu Osman Bey'in, şeyhi Şeyh Edebali'ye hürmetindedir. "O bizim obamızın ışığıdır." dediği şeyhine edeple hürmetle bağlanmıştı. İşte Osman Bey ile başlayan bu gelenek ehemmiyetle bu devletin 600 sene ayakta kalmasının sırrı olmuştur. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinde yanındaki gerçek manevi Fatihi Akşemsettin'e Fatih'in hürmeti neyse, Şeyhinin atının nalından sıçrayan çamurlu cübbesinin tabutuna örtülmesini isteyen Yavuz'un cihana hükmetmesinin sırrıydı bu hürmet, bu edep.

İşte alimlere verilen değer bizim atalarımızda bu dereceydi ve Osmanlının yıkılışı da son dönemlerde böyle alimler yetişmemesinden dolayı ,ve alimlere hürmetin azalmasından dolayı olmuştur.

Tekrardan Mahmut Efendi Hazretleri'ne Allahtan rahmetler, yakınlarına ve bütün İslam alemine sabırlar dilerim. Başımız sağ olsun, Rabbim himmetlerinden nasipdâr eylesin âmin.

Allah'a emanet olunuz!