İçimde biriken rüyaları yanıma alıp gitmeliyim. Gönül ister ki insanın ve insanlığın değersizleştiği bir dünyayı değil de hikmet ve erdemin güzelleştirdiği bir dünyayı götüreyim başka diyarlara. Gönül ister ki politikanın, paranın ve sahte yüzlerin olmadığı Anadolu köylerinde, toprak kokulu sokaklarda bulayım aradığım sıradışı duyguları, samimiyeti ve bozulmamış insan doğasını..

Güneş son rötuşlarını tamamlayıp gitmek üzereydi. Serin bir çınar gölgesi ararken ve yağmuru özlemişken, şehrin arka sokaklarına doğru yürümeye başladım. Esmer çocuklar gördüm sokakta oynayabilen, bisiklet sürerken düşen, gazozuna mahalle maçı yapan ve annelerin bütün uyarılarına rağmen terliyken su içen..

Yaz akşamlarını kapı önlerinde karşılayan, menekşe kokulu bahçelerde adına umut dedikleri bekleyişler büyüten annelerin kınalı ellerinde değil midir hayatın özeti.. Ve insan ne çok unutuyor her köşe başında, her yoksul mahallede nice öykülerin bir bulut olup göğe yükseldiğini..

İhtiyar bir dut ağacının kanatlarına sığınıp çocukları izliyorum. Onlar ki her biri daha çok yaşamak istercesine kana kana içiyorlar zamanı. Sokaklar en güzel anaokulu belki de onlar için. Bir çocuğun dünyasına girebilmek kitaplarda yazıldığı gibi değil aynı oyunu, aynı sokağı paylaşmakla mümkün. Fakat bugünün çocukları sokaktan da, evden de uzak yaşıyorlar. Her şeyi kendilerinin yönettiği sanal bir dünyada beğenilme uğruna büyüttükleri egolarıyla mutlu olmanın yollarını arıyorlar. Oysa başka çocukların hayal bile edemediği ne çok imkan var ellerinde. Engelli bir çocuk topa vurmakta zorlanıyor biraz. Arkadaşları onun bu gayretini desteklemek için tezâhürat yapıyorlar. Yaklaşıyor, adım atıyor ve topa vuruyor. Adı Samet. Gol olmasa da ‘gol’ diye bağırıyor herkes. Samet’in tüm vuruşları arkadaşlık ve kardeşlik için..

Orta sahada parantez açıp Kudüs’ün çocuklarını hatırlıyorum. Onlar da Aksa’nın bahçesinde futbol oynuyordu şimdiye dek. Bu aralar mahzun bakışlarla ve babalarından miras kalan hüzünle direniyorlar zulme.. Çocukların ulusu yok fakat hep onlar bedel ödüyor. Kimi yoklukla, kimi zulümle sınanıyor belki ama ortak bir kederde buluşuyor o susuşlar mevsimi. Yaşanan her acıya rağmen oyun devam ediyor..

Parantezi kapattığımda top önüme gelmişti. Meraklı gözlerle bekleyen kalabalığa bakıp hafifçe dokundum. Israrla benim de oynamamı istiyorlardı mahallenin kuş cıvıltıları. Yıllar geçmişti futbol oynamayalı ama Samet’in hatırı kırılır mı hiç.. Dokuz yaşına kadar büyüdüğüm dar sokaklarda akşama kadar top peşinde koştuğumuz, düşünce kanayan yaralarımızı birlikte sardığımız zamanları hatırladıkça geçmişi özlemek bir alışkanlık oldu artık bizim için.. Büyüdükçe hayatı dolu dolu yaşama heyecanı da azalıyor insanın. “Ve yalnızlık; büyümektir” diyen şâire hak veriyoruz, kaybettiklerimiz çoğaldıkça..

Çocukların saf ve tertemiz dünyalarına, hayata dair sordukları meraklı sorulara ihtiyacı var seküler bir dünyada kapitalizmin peşinden koşan yetişkinlerin. Zira fıtratımıza en yakın olduğumuz çağ, kirlenmemiş bir ruhun kendini en iyi hissettiği zamanlardır çocukluk.. Büyüklerden bekledikleri ilgi ve sevgiyle kendi olabilen, değerli olduğunu hisseden, başka hayatlara dokunabilen merhametli şahsiyetler yetiştirmek en büyük girişimciliktir..

Her şeyin giderek değersizleştiği zamanlarda en büyük çıkış kapısı kalbimize yolculuktur. İnsan ancak teselli bulduğu bir dünyada gerçek mutluluğu ve güzelliği bulabilir.. Konuşurken geçen zamanı ipek mendillerle saklama ihtiyacı hissettiğimiz ne kadar dostumuz kaldı ki yakın çevremizde. Dünyayı ve anlamsızlığı konuşmaktan hakikate ve hikmete zaman bulamadığımız modern zamanlar, insanı tüketilen bir nesneye indirgedi. Ve başka hayatları yargılamaktan, başka önyargılarda kaybolmaktan uzaklaşıp kalbimizdeki putları devirmeye cesaretimiz kalmadı hiç..

İnsan en çok da kendiyle yüzleşmeli. Kendine doğruyu söylemeli. Günahını itiraf edip mahcubiyet hissetmeli teşekkür etmeyi çoğu zaman unuttuğu Rabbine. Vitrinlere yatırım yapıp daha fazla tüketmemeli Allah’ın emek verip yarattığı sûretini.. Görünmek yerine olmayı tercih etmeli. İkiz kardeşi olan vahyin öğretileri doğrultusunda okumalı; insanı ve kâinatı..

Bir çocuk masumiyetine ihtiyacı var dünyanın. İçindeki çocuğun düşlerini yarım bırakma ey insan! Hadi papatyalar topla kalbine..