BİTMEYECEK TEDİRGİNLİKLER
Geçtiğimiz hafta en fazla 28 Şubat konuşuldu desek abartmış olmayız.
Evet, konuşuldu, konuşulmaya da devam edecek gibi her yıl.
28 Şubat neden bu kadar konuşuluyor?
Bin yıl sürecek dedikleri için mi?
Bakıldığı zaman bin yıl sürmedi gibi değil mi?
Muhafazakâr bir parti iktidara geldi, 28 Şubat’ta kaybedilen ne varsa hepsini geri kazandı.
Matematiksel olarak evet doğru.
28 Şubat bitmedi, diyorum ben.
Bitmeyecek de…
Çok basit bir örnek:
Bu ülkede manevi değerlere hakaret edenler elini kolunu sallayarak gezerken, değerlerimizle sorunu olanlara yapılan eleştirilere hemen ceza kesiliyor.
En fazla hakarete uğrayanın Diyanet Kurumu olduğunu düşünürsek, en fazla hakaret edilenlerin ilahiyatçılar olduklarını düşünürsek 28 Şubat sinsice devam ediyor.
İslam adına söz söyleyenleri İslam düşmanlarından önce Müslümanlar yerin dibine sokuyor.
Hatırlayın, 28 Şubat’ta da öyle değil miydi?
Erbakan hocayı en fazla Müslümanlar eleştiriyordu.
28 Şubat her köşe başında pusuya yatmış bekliyor.
Kimse kusura bakmasın. 
28 Şubat’ın beslendiği tüm damarları kurutmuş olsak da onlar içlerindeki kin irinini emerek hayatta kalır ve gene başımıza bela olmaya devam ederler.
Bize düşen her dem uyanık olmak, düşmana fırsat vermemek, onlardan daha diri olmak.
Pencerenin önünde sabahlayarak değil tabii.
Çalışarak, okuyarak, yeni nesli donanımlı yetiştirerek, onların manevra alanını daraltarak…
Elde ettiğimiz, Allah’ın bahşettiği nimetlerin kıymetini bilerek. 
28 Şubat’ı kündeye getirenlerin arkasında dağ gibi durarak…

Mustafa SÜS