Anna Maria Schimmel, 7 Nisan 1922’de Almanya’nın Erfurt kentinde doğan, Batılı dünyada İslami bilimlerin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen bir akademisyendi. Protestan bir aileye mensup olan Schimmel, erken yaşlardan itibaren İslam’a olan derin ilgisiyle tanındı. Hristiyan çevreler tarafından bu ilgisi nedeniyle eleştirilse de, Schimmel, "Ben iyi bir Hristiyan değilim" diyerek inançlar arası sınırları aşan bir akademik yolculuğa çıktı.

Schimmel’in ilgi duyduğu alanların başında Arap dili ve edebiyatı ile İslami bilimler geliyordu. 15 yaşında farklı dilleri öğrenmeye başlayan ve İslam araştırmalarına yönelen Schimmel, Berlin Üniversitesi'ne kaydoldu. Henüz 17 yaşında iken bu alandaki çalışmalarına başladı ve iki yıl içinde üniversiteden doktorasını aldı. Mesnevi Manevi ile tanıştıktan sonra, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Divanını derinlemesine inceleyerek, tasavvuf üzerine kapsamlı bir araştırma sürecine girdi. On yıl sonra, 29 yaşında, dinler tarihi alanında ikinci doktorasını aldı.

1950’lerin başlarında Türkiye'ye yaptığı ziyaretler, Schimmel’in İslam ve tasavvufla olan bağlarını daha da derinleştirdi. Konya’da Hz. Mevlânâ’yı anlatırken hem kendisi ağladı hem de dinleyicilerini duygulandırmayı başardı. Bu deneyim, Schimmel’in hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Şahsi dostu Hollanda Kraliçesi Juliana’ya Mevlânâ'nın beyitlerini aktardığında, Kraliçe de duygu dolu anlar yaşadı.

1954 yılında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'ne Dinler Tarihi profesörü olarak atanan Schimmel, burada fakültenin kurulmasına öncülük etti ve Dinler Tarihine Giriş adlı bir ders kitabı hazırlayarak Türkiye’de İslam biliminin gelişimine katkıda bulundu. Ayrıca, Muhammed İkbal’in Cavidname adlı eserini hem Almanca hem de Türkçeye çevirerek önemli bir kültürel köprü kurdu.

Anna Maria Schimmel Mezar Taşı
Hz.Peygamber'e olan ilgisi, mezar taşına Hz. Muhammed (sav)'den bir hadis yazmak için vasiyette bulunmasına neden oldu: "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar."


Schimmel, İslami ilimler üzerine 70’den fazla kitap ve çok sayıda makale yazdı. İslam'ı ve özellikle tasavvufu, Avrupa ve dünya çapında tanıtmak için büyük bir çaba harcadı. Yüzyıllar boyunca pek fazla tanınmayan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hallâc-ı Mansûr, Yûnus Emre ve Muhammed İkbal gibi sûfî düşünürlerinin eserlerini Batı’ya tanıtarak, tasavvufun Batı dünyasında hak ettiği yeri almasına katkıda bulundu.

Schimmel’in, İslam'a olan derin ilgisi ve aşkı yalnızca akademik çalışmalarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda kişisel bir düzeye inmiştir. Özellikle Hz. Peygamber’e duyduğu sevgi, mezar taşına yazdırdığı hadis-i şerif ile ölümsüzleşmiştir: "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar." Bu vasiyeti, onun hayatını anlamaya ve anlatmaya yönelik olan derin arzusunun bir yansımasıdır.

2004 yılında Bonn’da hayata veda eden Anna Maria Schimmel, bıraktığı eserlerle hem Batı hem de İslam dünyası üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır. Onun İslam’a, özellikle de tasavvuf düşüncesine duyduğu sevgi ve ilgi, Batılı akademi dünyasında İslam’a olan bakış açısını dönüştüren bir mihenk taşı olmuştur.