Asıl adı, Muhammed İzzüddin b. Abdülkadir b. Mustafa el-Kassam’dır. 1500/1885’te Şam sahiline yakın Lazkiye yakınlarında bir liman şehri olan Cebele’de doğdu. Araplarda ismin başındaki Muhammed lafzının kullanılmaması sebebiyle İzzettin Kassam olarak tanınmıştır.

Babası bir medresede müderris ve şeriat mahkemesinde üye idi; aynı zamanda Kadiri tarikatının o bölgedeki mürşidi olarak tanınıyordu. İzzeddin on dört yaşında iken kardeşi Fahreddin ile birlikte Kahire’ye Ezher Üniversitesi’ne gitti ve 1909’a kadar eğitimi on yıl sürdü.

Bu eğitimi sırasında Mısır, İngilizlerin işgali altındaydı. Ve işgale direnen Ahmet Urabi askeri açıdan yenilse de direniş meşalesini Mısır’da yakmıştı. İzzettin Kassam bundan çok etkilendi. Ayrıca Ezher Camiinde eğitime dünyanın her tarafından Müslümanlar geliyordu. Bunlar öğrenci yurtlarında toplanıp İslam dünyasında yaşanan zulümleri, işgalleri değerlendiriyor çözüm yolları arıyorlardı.

İcazetini/diplomasını alarak memleketine dönerek Emine Hanım ile evlendi, biri erkek, üçü kız olmak üzere dört çocuğu oldu. Cebele’ye döndükten sonra babasının medresesine müderris oldu; aynı zamanda çeşitli camilerde vaizlik görevi üstlendi.

Şeyh İzzettin Kassam, 1911’de İtalyanların o zaman Osmanlı toprağı olan Libya’ya saldırmasıyla halkı bilinçlendirmek ve tepki vermek için gösteriler düzenledi. Ardından halkı silahlı mücadeleye çağırmaya, gönüllü asker ve para toplamaya girişti; Osmanlı askerlerini desteklemek için bir de marş yazdı.

Şeyh İzzettin Kassam, sayıları 250’yi bulan gönüllüleriyle birlikte Trablusgarp’a gitmek için bir ay bekledikten sonra Balkan Savaşı’nın çıkması ve İtalyanlarla bir anlaşmaya varılması üzerine cepheye gidemeden geri döndü. I. Dünya Savaşı başladığında doğrudan Osmanlı ordusu saflarında çarpışmak üzere müracaat etti. Bunun üzerine askerî eğitimden geçirildikten sonra cephede ‘garnizon imamı’ olarak görevlendirildi. Ortadoğu’nun Osmanlı Devleti’nden ayrılması meselesi ortaya çıkınca Cebele’ye döndü ve bir halk ordusu oluşturdu.

Onlara şöyle seslendi:

“Kardeşler Cihad kıyamete kadar devam edecek bir farzdır. Bize düşen memleketimizi sömürgecilerin elinden kurtarıp Allah’ın (c. c.) Şeriatının/İslam Hukuku’nun uygulandığı bir İslam beldesi haline getirmek için cihad etmektir. Kardeşler, şartlar ne olursa olsun silahlanın, elinizdekileri satın silah alın. Elinizde satacak bir şey yoksa Mescidin taşlarını satın ve işgale karşı kıyam edin.”  

Fransızlara gösterdiği bu direnişte, taraflar arası güç dengesizliği bazı şahısların ‘kazanılması mümkün olmayan savaş’ gibi dedikodularına sebep olmuştur. Şeyh İzzettin Kassam ise onlar şöyle cevap verdi: ”Mühim olan illa da bu savaşı bizim kazanmamız değildir. Asıl mühim olan bizim ümmete ve gelecek nesillere iyi bir ders vermemiz, onlarda cihad ruhunu diriltmemizdir.”

Savaşın ardından Fransızlar Suriye’ye yerleştiğinde Ömer el-Baytar ile birlikte direniş hareketine başladı. Fransızların birlikte çalıştıkları Alevî/Nusayrî idaresi tarafından idam talebiyle aranmaya başlanınca 1921 yılında Filistin’e geçerek Hayfa’ya hicret etti.

Hayfa’da ders vermeye başlayan ve bir yandan da İstiklâl Camii’nde imam-hatiplik yapan Şeyh İzzettin Kassam 1926’da Müslüman Gençler Cemiyeti’ne girdi ve bir süre sonra da başkanlığına seçildi. Bu vesileyle köyleri dolaşmaya başladı, İngiliz işgaline ve Siyonist harekete karşı halkı bilgilendirmek imkânı elde etti. Yahudilere arazi satılmasına şiddetle karşı çıkarak bunun önlenmesini istedi. Çevresinde toplanan taraftarlarının örgütlenmelerini sağladı.

1930’dan itibaren resmî nikâh memuru olarak görevlendirildi. Bu görevi kabul etmesinin sebebi; İngilizlerin, Müslüman gençleri fuhuş bataklığına itmelerine karşılık onları kurtarmak ve aile kurmalarına teşvik, fakirlikten dolayı evlenemeyenlere yardım, kız babalarını mehir konusunda ikna ederek evlenmeleri kolaylaştırma, çıkar amaçlı evliliklerin önlenmesi için özellikle zengin ve yaşlıların küçük kızlarla evlenmesini engellemek ve gayr-i meşru ilişkilerin önüne geçmekti.

Şeyh İzzettin Kassam, Siyonizm’in İngiliz manda idaresi tarafından desteklendiği kanaatiyle esas mücadelenin İngilizlere karşı yürütülmesi gerektiğine inanıyordu. Dolayısıyla genel bir mücadele için hazırlıklarını tamamladıktan sonra Balfour Deklarasyonu’nun yıldönümünde hareketi başlattı (2 Ekim 1935). Fakat ilerleyen günlerde İngilizler teşkilâtın gizli karargâhını bastılar ve Nablus-Cenîn arasındaki Ya‘büd mevkiindeki çatışma neticesinde Şeyh İzzettin Kassam şehid oldu (20 Kasım 1935). Cenazesi Hayfa’ya götürülerek ertesi gün defnedildi. Bu çatışma İngilizlere karşı yürütülen silahlı mücadelenin başlangıcı olmuş daha sonra 19 Nisan 1936 günü patlak veren ve ilk intifada sayılan Filistin ayaklanmasında öğrencileri önemli rol oynamışlardır.

Şeyh İzzeddin Kassam’ın hareketi, İngiliz idaresine karşı cihad fikrinde birleştiği diğer hareketlerden, özellikle Mısır’daki İhvan-ı Müslimin’den daha çok askerî tarafı ağır basan bir hareket olmasıyla ayrılır. Nitekim Filistinli bazı gruplar 1980’lerin sonlarında askerî kanatlarına İzzeddin el-Kassam adını vermişlerdir.

Şeyh İzzettin Kassam, Suriyeli liderlerden Muhammed Kâmil el-Kassâb ile birlikte Muhammed Subhi Huzeyran’a reddiye olarak başta cenaze konusu olmak üzere bid‘atlara dair bir de kitap yazmış bir âlimdi.