1. Filistin’in Bağrından Çıkan Bir Yiğit
Nail el-Bergusi, 1957 yılında işgal altındaki Batı Şeria’da, Ramallah yakınlarındaki Kuber (Kobar) köyünde, dindar ve onurlu bir Filistinli ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluk yılları, İsrail işgali altında, ezanların susturulmaya çalışıldığı, gençlerin Kur’an kurslarına gitmesinin bile tehlike sayıldığı bir dönemde geçti.
Ailesi, İslam’a ve Filistin davasına bağlılığıyla tanınırdı. Nail, daha genç yaşta Kur’an’la tanıştı, sabah namazlarını camide kılmayı alışkanlık edindi. Bu erken yaşlarda kazandığı iman şuuru, onun ilerideki direnişine zemin hazırlayan manevi temeli oluşturdu.
2. İmanla Başlayan Direniş
Henüz 19 yaşındayken, işgalci İsrail'e karşı direnişe katıldı. 1978 yılında, bir direniş eylemi sebebiyle tutuklandı. O günden sonra adı, işgal zindanlarında geçen direnişin simgesi oldu. Mahkemeye çıkarıldığında başı dikti, suçlamaları kabul etmedi ve sadece şunu söyledi:
“Ben, toprakları işgal edilmiş bir ümmetin evladıyım. Kutsal topraklarım işgal altındayken susamam.”
İsrail mahkemesi onu müebbet hapis cezasına çarptırdı. O gün demir parmaklıkların ardına atıldı ama kalbi ve ruhu özgür kaldı. “Hapishane bir müminin medresesidir” sözünü adeta yaşayarak tasdikledi.
3. 34 Yıl Süren Sabır ve Tevekkül
Nail el-Bergusi, 1978’den 2011 yılına kadar tam 34 yıl İsrail zindanlarında kaldı. Bu süre, onu Filistin’in ve tüm İslam dünyasının “en uzun süre tutuklu kalan mahkûmu” yaptı. Fakat o, zindanda bile boyun eğmedi. Kur’an’ı ezberledi, arkadaşlarına tefsir dersleri verdi, genç mahkûmları bilinçlendirdi.
Bir gün kardeşiyle yaptığı telefon konuşmasında şöyle demişti:
“Burada demirler var, zincirler var, ama içimde Allah’ın huzuru var. Bedenimi esir ettiler ama ruhum secdede.”
Zindanı, bir iman okuluna çevirdi. Ümmet için dua etti, ümmetin acılarını yüreğinde taşıdı. Her yıl Ramazan’ı oruçla, her geceyi teheccütle karşıladı.
4. Serbest Kalış ve Yeniden Esaret
2011 yılında gerçekleştirilen Şalit Takası kapsamında serbest bırakıldı. Bu takasla 1000’den fazla Filistinli mahkûm özgürlüğüne kavuşmuştu. Nail el-Bergusi de ailesine, köyüne kavuştu; halkı onu gözyaşlarıyla karşıladı.
Fakat bu hasret uzun sürmedi. 2014’te İsrail işgal devleti, anlaşmaları hiçe sayarak onu tekrar tutukladı. Bu kez gerekçesiz, sadece intikam için hapsedildi. Mahkemeye çıkarıldığında yüzündeki vakar değişmemişti:
“Ben hür bir Filistinliyim. Zindanlar beni değil, sizi küçültür.”
Tekrar cezaevine kondu. 2025 itibariyle, yaklaşık 45 yılı bulan esareti, onu modern çağın en uzun süre hapis yatan direnişçilerinden biri yaptı.
5. Direnişin Sessiz Emîri
Nail el-Bergusi, medya önünde nutuk atan biri olmadı. O, sükûtuyla direnen, kalbiyle haykıran, imanla yaşayan bir kahramandı. İsrail zindanları onun imanını kıramadı, ümmetin duası ise onu hiç yalnız bırakmadı.
Bugün hâlâ Filistinli gençler arasında onun ismi “direnişin sabırla yoğrulmuş hali” olarak anılmakta. Onun hayatı, gösteriyor ki:
“Silahı olmayanın sabrı vardır. Sabrı olanın ise Allah’ı vardır. Allah varsa zafer de vardır.”
Nail el-Bergusi’nin hayatı, bir müminin zillet karşısında nasıl dimdik durabileceğini, zindanların nasıl birer direniş okulu olabileceğini göstermektedir. O, ümmete sabrın, vakarın ve ihlasla yapılan direnişin ne demek olduğunu öğreten bir şahsiyettir.
Allah ondan razı olsun. Onun gibi nice sabır ve direniş erleriyle Kudüs özgür olacak, ümmet yeniden ayağa kalkacaktır.