Biz bilir ve inanırız ki; samimiyetle ve tüm yüreğiyle hiç bir mazeret üretmeden inandığı hedefine yürüyen bir insan, yalnız menfaatlerinin kılavuzluğu ile ilerleyen bin kişiye bedeldir!

"Günah işlememiş olsaydınız, Tengri sizi cezalandırmak için beni göndermezdi' diyerek, ülkeleri yakıp yıkan, binlerce masum sivili acımasızca katleden, zalim Cengiz Han'ın Moğol ordularını, tarihte ilk kez, 1221 yılında, şimdilerde Afganistan'ın başkenti Kabil yakınlarında kalan Parvan kentinde yenilgiye uğratan, Korkusuz Türkmen Lider Celaleddin Harzemşah'a (Mengü Berdi);

-Moğol orduları karşısında yenileceğini bile bile savaşmaya nasıl cesaret ediyorsun?, diye sorarlar. 

Efsanevi Lider Celaleddin şöyle cevap verir:

-Muzaffer etmek, Allah'ın takdirindedir, bana düşen ise, sadece cehd etmektir! 

Aynı ruhu, aynı duruşu, 1922'de İtalya'da iktidara gelen Faşistlerin Libya'yı sömürgeleştirme politikasına karşı, 1923'te Berka'da bir direniş hareketi başlatan Ömer Muhtar’da da görüyoruz (Allah O’na rahmet etsin). 

Kendisine;

-İtalyanlara karşı neden bu kadar mukavemet ettin diye sorulduğunda; 

-“İmanım için” diye cevap vermişti. 

-"Bu kadar az kuvvetle ve vasıta ile bizi Trablusgarp’dan atabileceğini mi sandın?" diye sorduklarında ise verdiği cevap, 

- "Hayır" idi. 

-O halde ne elde etmeyi ümit ediyordun? dediler. 

Bunun üzerine Çöl Aslanı'nın söyledikleri çok manidardı: 

-“Hiç, ben imanım için dövüşüyordum ve bu bana yetiyordu. Geri kalanı, Allah’ın elinde idi.”

Muhteşem bir adanmışlık!

Fevkalade bir teslimiyet!

Sıradışı bir irade! 

Olağanüstü bir ruh! 

Ve tam bize yakışır bir duruş!

Mesele bundan ibaret!..

Bize düşen, sadece yolda olmak ve inandığımız değerlerin gereğini yapmaktır! 

Hayatımızın değeri, hedefimizin büyüklüğü ve önemiyle ölçülür. Kalbimiz, vicdanımız, ruhumuz, ancak; ulvî bir davaya hizmet ettiği ve onları hayata geçirdiği sürece huzurlu ve mutlu olacaktır!

Hepimiz, öncelikle kendimizden ve sonra en yakın çevremizden başlamalıyız. 

Kul olarak kendimiz dirilirsek, ailemiz dirilir. Ailemiz dirilirse, çevremiz, şehrimiz dirilir, ülke dirilir. Umut olan, ümit olan, lider olan "Yeni Büyük Türkiye', böyle inşa olacaktır. 

Dünyaya adalet, barış ve huzur getirmiş bir medeniyetin yeniden doğuş iradesini göstererek insiyatif almak, bir hayal değildir. Ayakları yere basan, asırlar boyunca dünyaya ispatladığımız gerçek bir vakıadır. 

İşte Yeni Büyük Türkiye, Asr-ı Saadetle inşa edilen, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından da devam ettirilen kadîm medeniyet anlayışımızın yeniden sahne alışıdır. 

Yeni Büyük Türkiye, Çanakkale ruhunun Anadolu coğrafyasında yeniden hakim oluşudur. 

Yeni Büyük Türkiye, medeniyet havzamızda yoksulluk, adaletsizlşk, sömürü, kan ve gözyaşını sona erdirecek insani bir direniştir. 

Yeni Büyük Türkiye, küresel emperyalist şer şebekelerinin kirli hayallerinin sonu, zulüm ve sömürü kulelerinin yıkılışı olacaktır, biiznillah!