Birleşmiş Milletler'in (BM) yargı organı Uluslararası Adalet Divanı (UAD),Siyonist İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerine yönelik kararlar alsa da bu kararların, Filistin halkına yönelik suçları durdurmada yetersiz kaldığı değerlendiriliyor.
BM'ye bağlı kuruluşlar ve çok sayıda insan hakları örgütünün hazırladığı raporlar, İsrail’in Gazze’de Soykırım Sözleşmesi’ni, savaş hukukunu ve insan haklarını ihlal ettiğini tespit ediyor. Ancak, bu ihlallerin soruşturulması ve sorumluların hesap vermesi noktasında uluslararası mahkemelerin işlevselliği tartışma konusu. İsrail’in Filistin topraklarında 7 Ekim 2023'ten itibaren işlediği savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçları karşısında uluslararası mahkemelerin adım atmaktan geri durduğu veya etkisiz kaldığı görülüyor.
Soykırımı İnceleme Yetkisi ve UAD
BM, 1946'da soykırım suçlarının tanımlanması ve yargılanmasına ilişkin çalışmalara başlamıştı. BM bünyesinde hazırlanan Soykırım Sözleşmesi'nde, soykırım davalarının Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından ele alınması öngörülüyordu. UAD'nin bu davalarda yetkili olması, bir devletin soykırım suçlularını yargılamaktan kaçınması veya faillerin devlet yetkilileri olması durumunu kapsıyordu.
Gazze’de yaşananlar göz önüne alındığında, İsrailli yetkililerin henüz kapsamlı bir soruşturma başlatmaması ve hükümet görevlilerinin de bu suçlarla bağlantılı olması, Soykırım Sözleşmesi'nin öngördüğü şartların oluştuğunu işaret ediyor. Öte yandan BM’nin Ruanda ve eski Yugoslavya için kurduğu geçici mahkemeler ve mevcut Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) soykırım suçlularını yargılama yetkisine sahip olsa da bu görevin Soykırım Sözleşmesi kapsamına taşınması tam anlamıyla sağlanamadı.
UAD’deki Soykırım Davaları
Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan davalar arasında Güney Afrika'nın açtığı soykırım davası ve Almanya'nın İsrail’e destek vermesi nedeniyle Nikaragua tarafından açılan dava öne çıkıyor. Güney Afrika, İsrail’i Filistinlileri öldürmek ve onları yaşam kaynaklarından mahrum bırakarak ölüme terk etmekle suçlarken, Nikaragua, İsrail’e silah desteği sağladığı gerekçesiyle Almanya’nın bu yardımları sonlandırmasını talep ediyor.
UAD’nin Yetersizliği ve Kararlarının Uygulanması
Ohio State Üniversitesi emekli profesörü John Quigley, UAD'nin Gazze’deki durum için aldığı kararların uygulamaya geçirilememesinin mahkemenin duruşunu etkilediğini belirtti. Quigley, UAD’nin ocak ayında İsrail’in öldürme eylemlerinden kaçınması gerektiğini belirttiğini ancak bu kararların uygulanmadığını ifade etti. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze için gerekli adımları atmaması nedeniyle UAD’nin kararlarının kağıt üzerinde kaldığına işaret etti.
Bosna ve Hırvatistan Davalarından Farklılık
Quigley, Gazze’deki durumun, daha önce Bosna ve Hırvatistan için açılan soykırım davalarından farklı olduğunu vurguladı. Bosna ve Hırvatistan davalarında sadece öldürme eylemlerine odaklanılırken, Gazze’de öldürme dışında nüfusa yönelik fiziksel yok oluşa yol açacak yaşam koşullarının dayatıldığı ifade ediliyor.
Davaların Uzun Sürede Sonuçlanması
UAD'deki davaların sonuçlanma sürecinin uzun sürmesi, devam eden bir duruma müdahaleyi zorlaştırıyor. Quigley, davaların nihai kararlarının iki ila üç yıl veya daha uzun sürdüğünü, bu yüzden çözüm olarak geçici önlemler mekanizmasının devreye alınması gerektiğini ifade etti.
Gazze’deki Durum Soykırım Olarak Tanınabilir
Quigley, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde sivilleri zorlayarak bölgeden çıkmaya sevk ettiğini ve Cebeliye Kampı’nda yaşananların ardından UAD’nin, İsrail’in Gazze’de soykırım suçunu işlediğine hükmetmesinin muhtemel olduğunu söyledi.