İlim, irfan ve hikmet sahibi bir gençlik yetiştiremedik!

Yetiştirmek için bir çaba sarfettiğimizden de  pek emin değilim aslında!

Emek vermeden her şeye sahip olmayı kendine hak gören, hayatı, sadece bu dünyadan ibaret gören, bencil ve ruhsuz bir nesil ortaya çıktı. Hepimiz sorumluyuz. Sadece iktidar değil, derneği, vakfı, cemiyeti, sendikası, işadamı, öğretmeni, vs..

Hakk'ı hakim kılmak için, ümmetin umudu olmak için, 'Asım'ın Nesli'ni yetiştirmek için çıktığımız yolculukta, iktidar tuzaklarının girdabına kapılıp, ihlasımızı kaybettik önce..

Sonra, dava için dünyalık menfaatlerinden vazgeçen adamlar birer birer yok olup gitti, yerine, menfaatleri için haysiyetten, ahlaktan ve davadan vazgeçenler geliverdi!

Dün, değerlerimize sımsıkı tutunduğumuz için, mukaddesatımıza düşmanlık edenlere karşı muhalefet ettiğimiz için, bugün Allah’ın bize verdiği iktidarı ve makamları, kadim medeniyetimizi yeniden inşa edeceğimiz araçlar olduğunu unutarak, sağılacak ganimetler olarak gören, açgözlülükle ve hırsla, sadece lüksün, şöhretin, şehvetin ve paranın peşinde sürüklenen seçkinler ve kodamanlar türeyiverdi!

Siyasi ve bürokratik makamlara, buraları zenginleşmek için imkânlar arenası veya ikballeri için sıçrama tahtası ya da şöhretleri için reklâm ajansı olarak görenler doluşuverdi!

Dünün sağlam(!) görünen dava insanları(!)ndan bazıları, koltuklara oturunca, ayarları ortaya çıkıverdi ve her biri, dengeler hegomonyasının konjöktürel iradeli, münafık tıynetli ezik insancıklarına dönüşüverdi!

1970'lerin sonlarını, 80'leri, 90'ları ve Milenyum Çağı'nın başı sayılan 2000'leri yaşadım, gördüm.

Dalkavukluğun, yalanın, kaypaklığın, rüzgara göre yön değiştirmenin, haysiyet cellatlığının, omurgasızlığın, ikiyüzlülüğün, ara bozmak için laf taşımanın, itibar suikastçiliğinin, vefasızlığın, iftiranın, menfaatçiliğin, tetikçiliğin bu kadar pirim yaptığı,

iyiliğin, hakperestliğin, dürüstlüğün, diğergamlığın, ilkeliliğin, nezaketin, sözünde durmanın, liyakatin, adaletin ve merhametin bu kadar ayaklar altın alınıp hiçe sayılarak değer kaybettiği bir dönem daha görmedim! . . .  

İlmi ve kültürü yeterli olmayan, ehliyeti, liyakati, fazileti ve meziyeti olmayan ama korkunç bir hırsla yükselmek, bir yerlere gelmek isteyen, bunun için de her hilekârlığı, ahlaksızlığı, sahtekarlığı yapanlar, öyle bir makyavelizm sergiler hale geldiler ki, ‘Makyavel’ görse, “pes” der!


Yalan, iftira, en iğrenç entrikalar, kulisler. .

Yağcılık, yalakalık, dalkavuklukta sınır tanımayan, sadece bu hususta becerikli(!) nevzuhur türediler, köşebaşlarında..

İlme ve alimlere, menfaat ve ikbal için siyasetten ve siyasetçilerden daha fazla değer verip önemsemedikçe, toplum, zinhar düzelmez!

Bilakis, gittikçe yozlaşıp ve her bakımdan daha da dibe vurur!

Biz, kendi hakkımızdaki hükmümüzü değiştirmeden Allah (cc), bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmez!..”

Kula kul olan, yalakalıkta sınır tanımayan,  sadece dünyalık menfaatler için kişiyi, stk yı, partiyi, kurumu kutsayan ve insanlara hükmedeceği konforlu bir yaşamdan başka bir hedefi olmayan vizyonsuz, kifayetsiz, muhteris bencillerle, ne nesil yetiştirilir ne de yeni bir medeniyet inşâ edilir!

Sosyo-Ekonomik ve teknolojik alanda ne kadar başarılı olursanız olun, mânâ ve ruh cephesini ihmal ederseniz, elde ettiğiniz maddî başarılar, her şeyi imha eder, toplumu da zihnî-ahlâkî ve sosyo-kültürel intiharın eşiğine sürükler!


Önümüzü ancak;

parayı-pulu, makamı-mevkiyi, şanı-şöhreti elinin tersiyle iten,
derdi rant değil, yalnızca HAKİKAT olan,
kendini hakikate adayan,
hakikatin hayat bulması için koşturan,
HAK NİZAMI HAKİM KILMA davasına adanmış samimi ve çilekeş insanlar açar!

Tabii, yetiştirirseniz!

Yoksa,

B Ö Y L E   G İ T M E Z ! ! ! . . .