Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Öğr. Üyesi Cihad Kısa'nın ders esnasında Hz. İsa ve Hz. Meryem hakkında kullandığı ifadeler kamuoyunda yankı bulmaya devam ediyor.

Türkiye'de infial oluşturan ve birçok kesimin tepki verdiği bu açıklamalara karşı, YÖK'ten, ilgili üniversite ve dekanlıktan herhangi bir adım gelmezken, üniversite ve rektörlükten bu olayın manipüle edildiğine dair açıklama geldi. Dekanlar Birliği'dahi bu olayın ardından 'algı operasyonu' ifadelerini kullandı.

Ancak kamuoyunda tepkiler dinmiyor. Eski siyasetçilerden İlahiyatçı, Tarihçi ve Yazar Hasan Hüseyin Ceylan yaptığı bir açıklamayla mevcut durumu kınadı.

NE OLMUŞTU?

Youtube üzerinden servis edilen ses kaydında Din Psikolojisi dersinde olduğu belli olan Dr. Cihad Kısa'nın Hz. İsa İle Hz. Meryem arasında geçtiği iddia edilen hikayeyi dile getirdiği anlar yer aldı. Hz. İsa'nın Hz. Meryem'e, "Sen de beni bırakıp bir yerlere gidiyordun" dediğini belirten Kısa'ya bir öğrencinin 'İşte o kısmı yalandır' ifadelerini kullandığı duyuldu. Kısa açıklamalarına, "İşte orasını bilemem. Yani aslında, hani biz anlatıyoruz 'babasız doğdu, mabasız doğdu' da bir de o çocuğun dünyasından bakın babasız doğmaya. Bu, aslında bize anlatılmayan bir hikayedir" ifadelerini kullanarak devam etti.

İşte İlahiyatçı, Tarihçi ve Yazar Ceylan'ın o açıklamasının tamamı:

Hz. MERYEM İFFETLİ İDİ

Hz. Meryem (as)'ın babası İmran, annesinin ismi Hanne idi. Hz. Süleyman (a.s)'ın soyundandır. Hanne anamız Allah'tan kendisine bir oğlan çocuğu vermesi için dua eder. Çünkü o dönemde oğlan çocukları Beytü'l-makdis'e hizmet etmek üzere adama adeti vardır ve o bunu çok istemektedir. (Al-i İmran suresi, 35) Adanılan çocuk bebekken konur ve ergenlik çağına kadar, hiç ayrılmaz, mabedi hizmetlerini görürdü. Ergenliğe erince isterse devam eder, isterse ayrılırdı. Kız çocukları özel hallerinden dolayı bu hizmete uygun bulunmazdı. Babası İmran o anne karnındayken vefat etti. O arada Hanne bebeğini doğurunca, kız olduğunu anladı.

Allah'a da doğacak çocuğun ne olursa olsun mabede adayacağı sözünü vermişti. (Al-i İmran suresi, 36). Sonra bebeği bir beze sararak onu mabede bıraktı. Hanne, mabetteki bilginlere adının Meryem olduğunu ve mabede adağından dolayı bırakmak zorunda olduğunu söyledi. Mabette Hanne'nin  kız kardeşinin kocası Zekeriya (a.s)'da vardı. Zekeriya onlara "bu durum size sıkıntı olmasın, ben ona kendim bakar, ilgilenirim dedi. Bilginler itiraz edince aralarında kur'a çekmeye karar verdiler.Tevrat yazarken kullandıkları kalemleri Ürdün ırmağına bıraktılar ve kalemlerin hepsi suya battı ve Zekeriya (a.s)'ın kalemi şu üzerinde kaldı.

Böylece Hz. Meryem bebeğin bakımını teyzesinin kocası üstlenmiş oldu. Hz. Meryem, ergenlik çağına basınca, haliyle ona mabedin içinde yüksek merdivenle çıkılan bir oda yapıldı. Onun yanına Zekeriya (a.s)'dan başka kimse çıkmazdı. Hz. Zekeriya ne zaman Meryem (a.s)'ın yanına varsa yazın kış meyvesi, kışında yaz meyvesi bulurdu.

(Al-i İmran suresi, 37)  وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪يوَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪ينَ ﴿ "Bir vakit melekler şöyle demişti: “Meryem! Şüphesiz ki Allah seni seçti, tertemiz yaptı ve seni dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldı.” Al-i İmran suresi, 42) Bu ayettede buyrulduğu gibi Meryem validemiz hem çocukluğunda hem de gençliğinde "tertemiz ve iffetli" idi. Meryem validemiz buluğa erdikten sonra Hz. Cebrail ona geldi ve yakasından ruh'u üflemiş ve Meryem (a.s) Hz. İsa Efendimize hamile kalmıştı.

Bu safhada Kur'an'da açıkça söyle anlatılır:

"Kitapta Meryem’i de okuyup an. Hani o, evinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti. Onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, ona ruhumuzu gönderdik; ruh ona tam bir insan şeklinde göründü. Meryem, “Beni senden koruması için çok esirgeyici olan Allah’a sığınıyorum! Eğer Allah’tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma)” dedi. Melek, “Ben ancak sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamak için rabbin tarafından gönderilmiş bir elçiyim” dedi.
Meryem, “Ben iffetsiz olmadığım ve bana bir erkek eli bile değmediği halde nasıl çocuğum olur?” dedi.

Melek cevap verdi: “Orası öyle; ancak rabbin buyurdu ki: O bana kolaydır. Biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, kararlaştırılmış bir iştir.” (Meryem Suresi, 16-21) Bundan sonra İsa (a.s)'ın doğumu da Kur'an diliyle şöyle anlatılır.  "Nihâyet Meryem Îsâ’ya hamile kaldı ve bu hâliyle uzakça bir yere çekildi.
Derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya mecbur etti. “Âh! Keşke bu hâle düşmeden önce ölseydim de, unutulup gitseydim” dedi.

Biri ona alt tarafından şöyle seslendi: “Üzülme! Rabbin senin alt yanında küçük bir dere akıttı.” “Haydi, şu hurma ağacını da kendine doğru silkele; üzerine olgunlaşmış taze hurmalar dökülüversin.”

“Ye, iç, gözün aydın olsun! İnsanlardan birini görecek olursan: «Ben Rahmân’a susma orucu adamıştım. O bakımdan bugün hiç kimseyle konuşmayacağım» diye işaret et.” Sonra çocuğu kucağına alarak topluluğuna getirdi. Dediler ki: “Ey Meryem! Gerçekten sen çirkin bir şey yaptın!Bunun üzerine Meryem çocuğu işaret etti. “Beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?” dediler. Cevabı çocuk verdi: “Ben Allah’ın kuluyum; O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, o beni kutlu ve bereketli kıldı; yaşadığım sürece bana namazı, zekâtı ve anneme saygılı olmayı emretti; beni zorba ve isyankâr yapmadı.

Doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden hayata döndürüleceğim gün esenlik benimle olacaktır." (Meryem Suresi, ayet 22-33)
Evet kardeşler kim bunların dışında bu hususta bir lakırtı yaparsa, Allah, Rasülüllah, Hz. Meryem ve İsa (aleyhimisselam' lar bu iftiralardan münezzeh ve beridir.

Anadolu irfanında Hz. Meryem validemize "anakız" derler ve kızlarına bu ismi koyarlar. Yani Hz. Meryem Hz. İsa Efendimizi doğurduğu için hem "ana" hem de kocası olmadığı için  "kız" olarak nitelendirirler. Anadolu İslami edebiyatında Hz. Meryem validemizi "beyaz gül" sembolüze eder. Hz. Meryem (a.s)'ın namusu ve iffeti tüm müslümanların hepimizin iffetidir.

Netice de son zamanlarda akademik kimlik altında yapılan iftiraları şiddetle kınıyor, bu tip şahısları kamuoyu önünde özür dilemeye davet ediyoruz. SELAM VE MUHABBETLE.

Hasan Hüseyin Ceylan
İlahiyatçı, Tarihçi ve Yazar

Habervakti.com