“Size beğeneceğiniz şeyler söylemeye gelmedim. Beğenseniz de beğenmeseniz de, size ‘Hakikat’i söylemeye geldim!” (Malcolm - X)

Doğruya doğru, yanlışa da yanlış diyebilmenin en faziletli davranış, hatta belki de nafile ibadetlerden bile daha üstün olduğu zamanlardayız!

Ben, kimseye muhalif, rakip ya da taraf değilim. Her daim, Hakikatin tarafındayım! 

Olumsuz, haksız ya da yanlış yaptığını net olarak gördüğüm veya bildiğim bir konuda, bir kişiyi ya da bir yapıyı, sert bir şekilde eleştirirken, haklı olduğunu düşündüğüm bir başka konuda, onu savunabilirim!

Eleştirirken; varsa haksızlığın veya yanlışın düzeltilmesi, doğrunun ve hakikatin hakim olması için yapıcı olmaya özen gösteriyorum.

Kendimizi eleştirmek, bazılarının hoşuna gitmiyor olabilir. Ama başkalarının gözünde çöp arayanlar, önce kendi gözlerindeki merteğe bakacaklar!

Unutmayın, yapmadıklarımızdan hesaba çekileceğimiz kadar,  söylemediklerimizden de hesaba çekileceğiz!..

Haksızlıklar, dün vardı, bugün de var, yarın da olacak!

Haksızlık yapanlar da olacak, haksızlık karşısında mücadele eden insanlar da!.. 

Tüm bunlara susanlar da olacak, Hakk'ı haykıranlar da!.. 

Yoksa insanlar nasıl imtihan olacaklar?!.

Her türlü gücü ele geçirme uğruna, makam mevki uğruna, rant uğruna, haysiyetlerini, şereflerini, imanlarını, davalarını, ideallerini, milli menfaatlerini satan hainler gibi, her devrin kazananı hokkabazlar da, makamların ve zenginleşmenin büyüsüne kapılarak asıl 'dava'larına sırtlarını dönüp zillete savrulanlar da, “Büyük Hesap Günü” geldiğinde, yaptıklarının karşılıklarını elbette alacaklar! 

Burada da alacaklar, ötelerin ötesinde de! 

Uzak sanılan, aslında pek yakın! 

***

Dün omuz omza haksızlıklara karşı mücadele verdiğimiz bazı kimselerin, statü degişikliklerinden sonra varlıklı hale gelmelerine paralel olarak yaşadıkları eksen kaymalarından dolayı uğradığımız zarara,

Değersizleştirilen emeklerimize, karşılıksız akıttığımız terlere, zorluk günlerindeki çabalarımızın heba edilişine, 

Dün ödediğimiz bedellerin üzerinden bugün ganimet devşirenlere, 

Makamların ayarını ortaya çıkardığı, kendileri, sıfatlarından küçük adamlara, 

İçinden çıktığı mahalleye tepeden bakan, ezik konformistlere, 

Bedel ödeyenleri itibarsızlaştırıp, devşirmeleri baş tacı yapanlara, 

Kraldan fazla kralcı kesilenlere, 

Her kademeye yalakalıktan başka meziyeti olmayan kifayetsiz muhterisleri dolduranlara, 

Dava dava diye ele geçirdikleri köşe başlarından ihale kovalayanlara, 

Tarafsız olacağız zevzekliği ile hassasiyetlerini yitirip davaya sırt dönen omurgasız mutantlara, 

Dün üzerine basıp yükseldiği omuzların sahiplerinin, bugün yüzlerine bakmayanlara, 

Hep mavi boncuk dağıtıp iş görmeyenlere, 

Yüzüne methü sena edip arkadan değersizleştirenlere,

Daha nelere nelere.. 

isyan ettiğimiz için, bize kızanlar olduğunu biliyorum!

Bilge Kral Aliya İzzetbegovic'in;

“Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” dediği gibi, bu kötü gidişata sessiz kalmamak için elbette konuşacağız ve yazacağız!

Gerçi “ülkenin düşmanları” ile “iktidar goygoycuları”nın gürültüleri, milletin ve samimi insanların sesini bastırıyor ama yine de, çıkarların konuştuğu yerde, vicdanlar sussa da, biz susmayacağız! 

. . . 

Devamı gelecek!