İçimiz yanıyor.. Gerek ferdi, gerek ailevi, gerek ictimai, gerekse bürokratik ve siyasi kulvarda, göz göre göre adeta bir uçuruma sürüklenişimize nasıl tahammül edebiliriz ki?!. 

Gidişata yön verme adına hiç bir şey yapamasak bile, Hakk’ı haykıracağız! 

Kardeşlerimizi uyaracağız! 

Sokakta, mahalle berberlerinde, çay ocaklarında, esnaf dükkanlarında, mahalle ve köy kahvelerinde, çay sohbetlerinde, kamu kurumlarında, insanlar ülkenin ve dünyanın bugünüyle ilgili, geleceğiyle ilgili, ekonomisiyle ilgili konuşuyorlar! 

Millet, yapılan olumlu ve olumsuz her şeyi gayet net görüyor, idrak ediyor ve biliyor. Yarın söz hakkı kendine geldiğinde, yararlı işlerin hakkını verdiği gibi, vicdanların kabullenmediği yanlışların faturasını da keseceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın! 

Bugüne dek, Reis’in mücadelesine gölge düşürenler ile, “O”nunla kaygısı ve kavgası bir olmayan, ama temsil ve yetki makamlarında “O”nun adıyla “yolunu bulanlar” yüzünden yaşanılan kan kaybının da hafife alınacak tarafı yok!..
 

Ortalık yangın yeri!

Hem içerden hem dışardan, ne kadar insanlık ve İslam düşmanı, Büyük Türkiye düşmanı küresel odak varsa, toptan saldırıya geçerek, İSLAM'ın son kalesinin üzerine var güçleriyle yürüyorlar..  

İçimizdeki şerrin taşeronluğunu yapanlar ise, her gün yeni bir fitne, bir yalan üretiyorlar.. Organize olup, seslerini yükselterek, zihinleri bulandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Toplumun vicdanında tahakküm kurmak için, iyi ve güzel olan ne varsa, hepsini değersizleştirme adına, manipüle edilmiş algılarla, akıl almaz yalanlar ve iftiralar üretmeye devam ediyorlar..

Şer cephesini bi kenara koyalım da, bizim mahalleden ‘erk’in köşe başlarını tutmuş bazılarının, ümmetin liderinin ideallerine, ilkelerine ve mücadelesine umarsız, hala "ne kaptık kar" hesabıyla kişisel menfaat peşinde olmalarına, çıldırmamak mümkün değil?!..

İşte asıl içimizi acıtan bu!.. 

Bu tablo, milletin vicdanına da hançer saplıyor!..


Dün değerlerimize, hassasiyetlerimize, mukaddesatımıza düşmanlık edenlere karşı muhalefet ettiğimiz için Allah’ın bize verdiği mülkü, dün muhalefet ettiklerimizi baştacı yaparak elde tutabileceğimizi sanıyorsak, nafile!

Geçmişin acılarını hücre hücre çeken hasbi adamları ve ihlaslı hanımları, üvey evlat yerine koyar, bugünlere omuzlayıp bedeller ödeyerek getirdikleri "dava'nın  sırtından geçinen, çile çekmemiş, konformist, gevşek, yalaka, menfaatçi, risk almayan, milletin derdiyle dertlenmeyen, ortayolcu, maslahatçı tiplere değer ve yetki vererek, onları etrafımıza toplayıp işe koşarak, millete hizmetimizi selametle sürdürebileceğimizi sanıyorsak, nafile! 

Bırakalım Millete hizmeti, bilakis, zillete sürükleniş mukadder olur!

Haramı helali mühimsemeyen midesi geniş, oportünist (fırsatçı, çıkarcı) insanlardan uzak durmak gerektiğini neden hala anlamıyoruz?! 

Dikkatleri asıl şuna çekmek gerek; tüm bu bize verilenlerin bir imtihan olduğunu ve bunlardan hesaba çekileceğimiz günün uzak olmadığını hatırlamalıyız! O gün, hiç bir bahane kabul edilmez! 

Ayrıca; başarılarınızla, yaptıklarınızla da fazla övünmeyin! Zaten bunları yapmak için görevlendirildiniz. Size başarıyı, idareyi veren Allah, alır da!.. 

“Biz olmasaydık, bunlar olmazdı” diye bir şey yok! Allah dilerse, olması gerekeni, ummadığımız kişilerin elleriyle de gerçekleştirir. Kimse kendi aklına, makamına güvenmesin! Yoksa Firavun’dan ne farkımız kalır!
 

“Bana” göre, “bize göre” değil, “Hakk’a, Hakikate göre” davranalım!

Allah cc, cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez!

Biz doğrularla, akıllı, dürüst, bilgili, ferasetli ve hikmet sahibi, cesur insanlarla birlikte olursak, Allah’ın yardımı ve rahmeti o zaman bizi kuşatır. 

Sakın ola ki beni terk etmez diye dostlarınızı örselemeyin, ötelemeyin! Ötelenen, öteki olur karşı tarafa geçer, sizi unutur!

Düne kadar düşmanınız olana, nasıl olsa ortak çıkarlarımız var, artık bendendir demeyin! O, hiçbir zaman sizden olmayacak, aksine sizden kopan dostlarınızın düşmanlığı ile birleşerek düşman sayınızı artıracaktır! 

Kısacası düşmanınız hiç bir zaman dostunuz olmayacak, lakin siz öteledikçe düşmanlaşan dostlarınız olacaktır! 

Hülasa, tüm bu "tereddi"den ivedi rücu edilmez ise, zillet, mukadder olur. 

Her şeye rağmen, çıkarların konuştuğu yerde, vicdanlar sussa da, biz susmayacağız!