ABD Başkanı Donald Trump’ın küresel ticareti derinden sarsan ek vergileri sonrasında dünya ekonomisi yeni bir döneme girdi. Çin, Avrupa Birliği (AB) ve Hindistan gibi ülkelere uygulanacak vergiler, küresel ticarette daralma anlamına gelirken, karşılıklı misillemelerin krizi derinleştirmesine kesin gözüyle bakılıyor. Artan jeo-stratejik önemi ve ihracat potansiyeliyle Türkiye'nin de bu yeni dönemden etkileneceği ifade ediliyor. Ülkemizin dış ticaret açığında Çin başta olmak üzere bazı Uzak Doğu ülkelerinin üstünlüğü dikkat çekiyor.

Bakan Şimşek: Enflasyondaki düşüş devam edecek Bakan Şimşek: Enflasyondaki düşüş devam edecek

TARİFEDEN KAÇAN ÇİN YENİ PAZARLARA YÖNELECEK

Küresel ekonomide korumacılığın arttığı bir dönemde, Türkiye’nin uzun yıllardır ciddi oranda dış ticaret açığı verdiği ülkelere karşı önlemlerin alınması gerektiği vurgulanıyor. İçeride üretilebilecek ürünleri tespit edip, ithalatı yapılan aynı mallara yüksek vergi getirilmesinin önemine değiniliyor. ABD, AB, Kanada, Meksika gibi ülkelerin karşılıklı gümrük vergisi misillemesine başvurduğu konjonktürde Türkiye'nin de dış ticaret gümrük tarifesini gözden geçirmesi gerekiyor. Bu durum, yerli üreticiyi ve ihracatı korumak için mecburi görülüyor. Aksi takdirde iç pazarın Çin mallarının istilasıyla karşılaşmasından endişe ediliyor.

SADECE 4 ÜLKEYE 60,3 MİLYAR $'LIK AÇIK

Aynı tehlike, diğer Uzak Doğu ülkeleri için de geçerli. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, geçen yıl Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya ile yaklaşık 71,4 milyar dolar ticaret hacmimiz bulunuyor. Bu 4 ülkeye karşı ticaret açığımız ise 60,3 milyar dolar civarında. Türkiye’nin yerli üretim potansiyeli için en büyük tehdit ise Çin olarak gösteriliyor. Asya devine meyve, hayvansal ve bitkisel yağlar, Antep fıstığı, hububat, un, su ürünleri, süt ürünleri, mermer, metal cevherleri, kurşun, krom, bakır, demir, çinko ve bor cevherleri gibi ürünleri satarak geçen yıl 3,1 milyar dolarlık ihracat yaptık. Bunun karşılığında 44,9 milyar dolar gibi devasa ithalat gerçekleştirdik.

ÜRETEBİLDİĞİMİZ ÜRÜNLERİ KORUYALIM

Çin’den özellikle telefon, bilgisayar, kamera, elektronik ve makine ekipmanı gibi ürünlerin yanında tekstil, züccaciye, plastik ve mobilya satın aldık. Özellikle döviz kurunun dengeli seyrettiği ve TL’nin değer kazandığı zamanlarda, ithalatçıların ucuz ürün iştahıyla Çin’den yüklü miktarda alım yaptığı biliniyor. Türkiye aleyhine oluşan bu devasa ticaret dengesizliğini kırmak için yurt içinde üretemediğimiz mallara vergi getirilmesi tartışılıyor. Birçok sektör temsilcisi, Çin istilasına karşı yerli üretimin korunmasının önemini vurguluyor. Züccaciye, tekstil, mobilya ve plastik gibi sektörlerde yerli üreticiyi teşvik edip, ithalatı caydırıcı önlemler alınmasının bu dönemde mecburiyet olduğu söyleniyor.

12 MİLYAR DOLARLIK VERGİ GELİRİYLE HER AY 1 FABRİKA KURALIM

Bu tedbirler kapsamında özellikle Çin’e uygulanan ithalat vergilerinin artırılması gerektiği sıkça gündeme geliyor. Şu an Türkiye’nin Çin mallarına karşı uyguladığı ithalat vergilerinin tümünün yüzde 30 oranında artırılması gerektiği belirtiliyor. Böyle bir tarife, ithalatı azaltırken, 12 milyar dolar civarında bir vergi geliri de kazandıracak. Ekonomistler, gelirden kabaca 1 milyar dolarlık yatırımla her ay 1 tane fabrika kurulması durumunda bile yurt içi üretimin artacağı ve arz bolluğu neticesinde enflasyonun düşeceğine işaret ediyor.

HİNDİSTAN, G. KORE VE JAPONYA İLE DE DURUM AYNI

Benzer durum, Hindistan için de geçerli. Bu ülkeye tarım ürünleri başta olmak üzere mermer, ayçiçek tohumu yağı, çelikten hurda, karbonatlar/ peroksikarbonatlar satarken, karşılığında mineral yakıtlar, motorlu kara taşıtlarının aksam/parçaları, işlenmemiş alüminyum, akıllı telefon ve sentetik iplik gibi ürünler alıyoruz.1,2 milyar dolarlık ihracatımıza karşı 7 milyar dolarlık bir ithalatla 5,8 milyar dolarlık ticaret açığı veriyoruz. Güney Kore'den ise 596 milyon dolarlık ihracata karşılık, 9,2 milyar dolarlık mal alıyoruz. Bu dengesizliği gidermek için de özellikle lüks tüketime giren teknoloji ürünlerinin ithalatına yönelik önlemlerin gerekliliği vurgulanıyor. Japonya’da ise 677 milyon dolarlık mal satımı yapılırken, 4,7 milyar dolarlık alım gerçekleştiriyoruz.

PARAVAN ÜRETİME DİKKAT

Türkiye aleyhine oluşan bu devasa ticaret dengesizliğini kırmak için yurt içinde üretemediğimiz ürünler dışındakilere vergi getirilmesi lazım. Çin devletinin sübvanse ettiği yüzlerce ürünün ülkemize girişi engellenmeli. Türkiye’de üretilmesi mümkün olan ürünlerin ithalat vergisinin artırılması veya tamamen yasaklanması yoluyla içerde üretimin önü açılabilir. İthalatı artıran Çin ürünlerine karşı tedbir almanın yetmeyeceği söyleniyor. Çin’in komşusu olan Japonya, Güney Kore ve Hindistan üzerinden gelebilecek ithalata karşı bu ülkelere karşı da gümrük vergileri artırılmalı. Çünkü Çin, başka ülkelerde kurduğu paravan şirketler üzerinden istediği pazarlara sızma yöntemini kullanıyor.