Biz Müslümanlar, artık vahşi sömürgeci Batı'dan medet ummanın, ölü gözünden yaş beklemek olduğunu kabul etmeli ve yolumuzu ona göre çizmeliyiz! 

Tüm dünyayı dizayn etme görevinin kendilerinde olduğunu zanneden, kendi hırsları doğrultusunda İslam coğrafyalarını kaos çıkararak kan ve gözyaşına boğan “Küresel şeytani üst akıl”, kendisini, batıl tanrılarının taşeronları olarak görüyor ve bunu da bütün dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor! 

Bu vahşi kan içici küresel şebekenin, sömürü üzerinde kurdukları zulüm uygarlığı, insanlığı kan ve gözyaşı ile karanlığa boğmaya hızla devam ediyor. 

Bugün insanlık, insanı merkeze alan hakikate dayalı adalet ve merhamet eksenli bir medeniyete hasret! İnsanlığın insanca bir dünyaya kavuşmasını sağlayacak en gerçek, en diri, en adil hakikat, sadece ‘İslâm Medeniyeti’dir!

O yüzden küresel emperyalistler, yarınların dünyasını, bizim dirilişimizi durdurma projesi üzerine kuruyorlar. 

Dolayısıyla da makro bağlamda İslâm dünyasını ve mikro bağlamda ümmetin ve mazlum coğrafyaların umudu ve son kale Türkiye’yi cehenneme çevirip, parçalayacak her şeytani planı devreye sokuyorlar.

Türkiye, bugün Kuzey Irak, Suriye ve Libya gibi üç büyük cephede amansız bir mücadele veriyor.

Onlar saldırmaya, Türkiye savunmaya devam ediyor. Karşısında yine geçmiş tarihteki gibi aynı güçler, aynı ülkeler ve onların bölgemizdeki ve ülkemizdeki uzantıları.

Büyük Türkiye, Libya’da; kendisini Akdeniz’den çıkarmaya kalkışan, kendini kıyılarının sıfır noktasına mahkûm etmeye çalışanlara karşı bir savunma hattı kuruyor.

Onlar Doğu Akdeniz’de, Suriye açıklarında, Kıbrıs açıklarında köşeye sıkıştırmaya çalışırken, Türkiye Akdeniz’in tam ortasında bir mevzi inşa ediyor.

Emperyalist şer ittifakı, Akdeniz’deki işgali Ege’den Karadeniz’e kadar uzatmaya çalışırken, Türkiye bu küresel çokuluslu “kuşatma”ya karşı tek başına cesur bir mücadele yürütüyor. 

Büyük Türkiye, bütün bu kuşatma, saldırı ve boğma girişimlerine karşı, hem içeride hem de coğrafyanın tamamında direnerek mücadele ediyor. Hem de yapayalnız!.. 

Anadolu direnişinin en büyük güç kaynağı da, temeli de İslam'dır. İslam, bu toprakların özgürlüğünün ve dünyaya kafa tutabilmesinin ana dayanağıdır. Haçlı Seferleri'nden bugüne, bu kutlu direniş aralıksız devam etmektedir.

İdlib saldırıları, terör saldırıları, bütün FETÖ benzeri yapılanmalar ve 15 Temmuz, Gezi kalkışması, Doğu Akdeniz'deki işgal faaliyetleri, Ege adalarını yeniden silahlandırma çabaları, hepsi de Türkiye'yi bölme ve daha da “küçültme” senaryolarının birer parçasıdır.

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın; “İdlib’de olmaya mecbur değil, mahkûmuz!” ifadesi, aslında çok şey anlatmaktadır. 

Aslında yeni dünya düzeninin altyapısı hazırlanmaktadır! 

Büyük Türkiye, yeniden tarih yazmakta, fesada uğratılarak kan ve gözyaşlarına boğulan coğrafyaları, sılh ü selamete kavuşturmak için, genetik kodlarında bulunan "Adalet ve Merhamet Medeniyeti" ni yeniden inşa etmeye çalışmaktadır. 

Büyük Türkiye, sadece Kuzey Irak'ta, Suriye’de, sadece Libya’da değil, sadece teröre karşı, sadece darbe girişimlerine ve kalkışmalara karşı değil, ekonomiden teknolojiye, bölgenin dizaynından küresel sistemin yeniden inşa edilmesine kadar her alanda öne çıkmaktadır.

Rusya ile, ABD ile, İran ile, Avrupa ülkeleri ile uğraşmakta ve sadece cephede değil, adeta bütün başkentlerde amansız bir mücadele yürütmektedir. 

Büyük Türkiye’nin bu kutlu mücadelesi, 21. yüzyıl boyunca da sürecek. 

Daha yeni başladı!..