Bismillahirrahmanirrahim -- Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor. Büyük bir fitne ateşi yakıldı. Ülkemizin “Yeniden Büyük Türkiye” olma ideali ve hamleleri, ekonomik büyümesi, istikrarı ve tam bağımsızlık yolunda atılan cesur adımlar, milletimizin Kürdüyle, Türküyle, Alevisi ve Sünnisiyle bir ve beraber olma kararlılığı, bu fitne

ateşinde yakılıp kül edilmek istenmektedir. Vatan ve Milletimizi parçalamaya, gücümüzü zayıflatmaya yönelik binbir türlü senaryolar denendi fakat tutmadı. Bugün ise senaryoların en çetini ile karşı karşıyayız. Kardeşi kardeşe kırdırarak, müslümanları birbirine düşman edecek ve çarpıştıracak, derin ve acımasız, önüne geçilemezse gelecek yıllarda sonuçları çok ağır olacak bir senaryo bu. Bu senaryo başarılı olursa iç ve dış mihraklı Din ve mukaddesat düşmanları, bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar. Hem iktidarımızı yıpratarak ülkemizin yükselişinin önüne geçmiş, istikrarımızı bozarak ekonomimizi çökertmiş olacaklar hem de ülkemizin en önemli hizmet hareketlerinden birini itibarsızlaştırarak, hizmeti kirli ve ahlaksız oyunlarının içine çekerek temiz hedefinden saptırmış olacaklar. Netice itibariyle kaybedenler yine bizler olacağız. Bu fitne ateşine; bilmeden, farkında olmadan nefes verdiğini düşündüğümüz bazı kardeşlerimiz bu yanan ateşte kimlerin zarar göreceğini bilmiyor mu? Yusuf’u kuyuya atan 11 kardeşin hatalarından ders almayacak mıyız? Bu kazanımları kaybedersek gelecek nesillere ne cevap veririz, yüzlerine nasıl bakarız? Onlar, Yusuf’u kuyuya attılar, siz bu oyuna alet olursanız ülkenin geleceği kuytulara atılacak! Onlar, Yusuf’u kervancılara sattılar, bu oyuna alet olursanız siz kardeşinizi zalimlere satmış olacaksınız! Onlar, Yusuf’u zindanlara attılar, bu oyuna alet olursanız siz ülkeyi zindan yapmış olacaksınız! Görmüyor musunuz? Türkiye’miz yeniden o kaoslu günlere döndürülmek istenmektedir. Dünkü “Derin oyunlara dikkat!” başlıklı yazımızda “30 Mart Belediye seçimlerinde seçmen kitlelerini aldatmaya yönelik bu çirkin Derin (!) Oyunları, Tarikatlar, Cemaatler ve Sivil toplum örgütleriyle, Bürokrasi ve İktidarımızla beraber alacağımız köklü tedbirlerle bozmalıyız!” demiştik. Bu tedbirlerin bir bölümü, iktidarın alması gerekli tedbirler olduğundan, tavsiyelerimizi şu şekilde kısaca özetleyebiliriz: Şöyle ki; İktidar Partisi bugüne kadar ilan ettiği bazı Büyükşehir ve İl belediye başkanlarını ve ilan edeceği ilçe belediye başkanlarını atama yoluyla değil il ve ilçedeki partinin tüm üyelerinin katılacağı ön seçim yoluyla yeniden tespit etmelidir. Bu, linç kampanyalarıyla sarsılmış olan teşkilatın daha istekli ve duyarlı, sevinç içinde, motivasyonlu bir şekilde seçimlerde çalışmasını sağlayacaktır. Aksi halde tabanın tasvip etmediği, atama yoluyla gelen paraşüt adaylarla seçime girilmesi şer odaklarının ekmeğine yağ sürecektir! Belediye meclisi ve bu meclisi oluşturan üyelerin kalitesi arttırılmalıdır. Her meclis için en az birer İlahiyatçı, İktisatçı, İnşaat Mühendisi, Harita Mühendisi, Şehir Plancısı, Mimar, Avukat, Doktor vs. gibi önemli mesleklerden oluşacak üyelerin yer alması mutlaka şart koşulmalıdır. Bunlar ilke haline getirilmelidir. Çünkü kalitesi yüksek bir meclis, Belediye Başkanı için isabetli karar almada bir rahmet, otokontrolün sağlanmasında bir nimettir. Bugüne kadar çeşitli nedenlerle küstürülmüş, kenarda bekleyen, zor ve acı günlerin fedakarları, gerçek dostlar siyasi çalışmalar içerisinde yeniden aktif hale getirilmelidir. Bu kardeşlerimiz makam ve ganimetkoliklere feda edilmemelidir. Tarih boyunca İktidarların, liderin etrafındaki yeteneksiz emir eri ve dalkavuklar eliyle yıkıldığını unutmayalım. Her ilde; emin, ilim ehli ve sadık kişilerden bir akil heyeti oluşturulmalı! Bu heyetle Teşkilat, Belediye ve Bürokrasi çalışmaları kontrol altına alınmalıdır. Hedef suçlu üretmek değil, suçu ve zeminini ortadan kaldırmak olmalıdır! Yani sohbet ve kontrol yoluyla bataklığı kurutarak sineklerin üremesi önlenmelidir. İktidar Partisi geniş istişarelerle kendisini sorgulamalıdır. Nerede hata yaptıklarını tespit etmelidir! Yeniden birlik ve berabe

Ülke huzuru ve mutluluğu için, nasıl kanlı Terör Örgütüyle barış için çok doğru olan adımlar atıldıysa, cemaatler ve diğer sivil toplum örgütleriyle de görüşülmeli! Bir masa etrafında oturup sorunlar tartışılmalıdır. ‘’Nasılsa bu oluşumlar bizden yana’’ diyerek ötelenmemeli, muhatap alınmalı, geri plana atılmamalıdır. Her iktidarın başına gelebilecek yolsuzluklarla mücadeleden asla taviz vermemeliyiz. Çünkü “Kontrol altına alınamamış İnsan nefsi mal makam görünce mutlak azar” ayet-i kerimesi her iktidar, her cemaat, her tarikat kısaca her insan için geçerli büyük bir imtihandır! Peygamberler hariç her insan, Veli’de olsa günah işleyebilir. Hata edebilir. Hatta bilerek ya da bilmeyerek ihanette bulunabilir! Şeytan varoldukça günahsız bir insan ve günahsız bir toplum asla olmayacaktır. Mühim olan suçları azaltıcı ve tövbeyi sağlayacak sohbetlere ağırlık vermektir. Günahların panzehiri sohbettir. Nasihattir. İktidar, teşkilatında ve toplumda Ahirete İman eğitimini artırmalıdır. Büyük buluşma ve duruşma günü heyecanını kalbinde duyacak İman ve Ahlak neslinin yetiştirilmesine ağırlık vermelidir. Bu hususta başta Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Eğitimi Genel Müdürlüğü, duyarlı Tarikat, Cemaat ve Sivil Toplum Örgütleri teşvik edilerek desteklenmelidir. Bu iktidar, şer gözükeni hayra çevirecek adımları mutlaka atacaktır. Yusuf (as) (gücü eline aldığında) kardeşlerini affettiği gibi bu hükümette merhametle fitne ateşini mutlaka söndürecektir. İçindeki tafraları, arsızları medyanın ağzına düşmeden temizlemelidir. Vatandaşlarımızı yanlış düşünceye sevketmekten kurtarmalı, onların akıllarını bulandırıcı medya yalanlarıyla oyuna gelmelerini engellemeliyiz. İnandırıcı ve şeffaf tavırlar bu yalanların panzehiri olacaktır. Çünkü bu iktidarın alternatifi yoktur. Bu ülkenin ve bu milletin faiz, kumar, esrar ve silah mafyasının kontrolündeki Partilerin iktidarından ne çektiğini unutmamalıyız. Pirelere kızarak vatan yorganını yakmamalıyız. Sabıkalı ve defolu Ergenekon partilerinin timsahvari gözyaşlarına kanmamalıyız. Türkiye, Ergenekon partilerinin eliyle zayıflatılırsa; başımıza, ülkemize, ekonomimize ve ahlakî değerlerimize nasıl savaş açılacağını bilmek için keramet sahibi olmaya gerek yoktur! O halde “Ey müminler topluluğu fitneden sakınınız. (Öyle) Bir fitneden sakının ki, aranızdan yalnız haksızlık edenlere erişmekle kalmaz (hepinize erişir). Bilinki Allâh’ın azâbı çetindir.(Enfal 25)” ültimatomuna uyarak uyanalım! Kardeş olalım. Birbirimize hakaret etmeyelim. Her habere araştırmadan inanmayalım. Öz kardeşin ölü etini yemekten günah olan gıybetten, ayıpları yaymaktan sakınalım. Rabb’im cümlemize feraset, basiret, merhamet lütfetsin. Yolumuz ve geleceğimiz aydınlık olsun inşallah. Selam ve dua ile