Dünya da ilk sömürgecilik hareketleri 15. Yy ile birlikte başladı. Sömürgeci ülkeler, sömürdükleri bölgelerin kaynaklarını yağmaladılar, insanları köleleştirdiler, yönetimlerine el koydular  ve aynı zamanda sömürgeleri altındaki halkın sosyo-kültürel, dinî değerlerini değiştirdiler. Sömürgecilik faaliyetleri ile misyonerlik faaliyetlerini bir arada yürüttüler. Bugün gelişmiş ülkeler kategorisindeki bir çok ülke zenginliğini bu sömürgecilik faaliyetlerine borçludur. Zenginliklerini bu ülkedeki insanların kanları ve göz yaşları üzerine inşa ettiler.

Şimdi karşımızda yeni bir kavram var. “Dijital Sömürgecilik”. Geçmişte İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, Portekiz gibi donanması kuvvetli olan Avrupa’lı ülkeler; sömürgeci devletler olarak anılırken, günümüzde dijital sömürgeci devletler olarak öne çıkan 2 ülke var. Bunlar ABD ve Çin’dir. Özellikle Çin son 20 yılda teknoloji alanındaki yatırımlar, politikalar ve batılı ülkelerin üretim üssü olmak gibi faktörleri kullanarak yeni sömürgeci güç olarak karşımıza çıkmakta.

Bugün Çin 5G teknolojisinin alt yapısının kurulması için 170 ülkede faaliyet gösteriyor. Trump yönetimi bu konuyla ilgili başta Huawei şirketine karşı güçlü bir direnç gösterse bile İngiltere, Japonya gibi birkaç ülkeyi ikna edebildi. Bugün Kanada da bile Huawei faaliyetlerini sürdürüyor.

Çin'in teknolojiye hakim olma çabası, Türkiye’nin de güçlü bir şekide desteklediği Kuşak ve Yol Projesinin bir alt kümesi olan Dijital İpek Yolu adlı bir program aracılığıyla koordine ediliyor. 2015 yılında başlatılan dijital ipek yolu, Çin'in yurtdışındaki dijital varlığını genişletmek ve böylelikle ticari ve siyasi etkisini artırmak amacıyla devlet tarafından yoğun şekilde desteklenen bir proje. Türkiye özellikle ulaşım ve lojistik alanındaki yatırımlarını kuşak yol projesine entegre ederek, coğrafi konumunun avantajını da kazanca çevirmek istiyor. Aynı zamanda bu projeye entegre olacak yatırımların kredi finansmanını da uygun koşullarla Çin den sağlanması söz konusu. Fakat görünen o ki ulaşım tarafı buzdağının görünen yüzü. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta Dijital İpek Yolu Projesi.

Çinli şirketler Asya’dan Afrika’ya ve hatta Latin Amerika’ya kadar bir çok ülkede fiber optik altyapı ve 5G altyapı projelerini hayata geçiriyor. Veri merkezleri, kamera gözetleme sistemleri gibi projeler Çin’li firmalar tarafından inşa edilmeye devam ediyor. Pandemi sonrası dijital sağlık hizmetleri konusunda da Çinli firmalar boy göstermeye başladılar.

Pekin, bu genişlemeyi büyük ölçüde destekliyor. Sadece Huawei’ye 100 milyar dolara ulaşan devlet destekli kredi limiti sağlanıyor. Firma bu sayede yalnızca fiyat konusunda değil, aynı zamanda Ar-Ge konusunda da tüm rakiplerini geride bırakıyor. Kalkınma yardımı adına Çin teknolojisini satın almaları için ülkelere milyarlarca dolarlık krediler dağıtılırken, Dijital İpek yolu projesinin küresel dijital altyapı üzerindeki olumlu etkisi sebebiyle Sürdürülebilirlik Geliştirme Hedefleri kapsamında Birleşmiş Milletler tarafından da desteklendiğini bir kenara not edelim.

Amerikan şirketleri piyasa değerleri bakımından hala Çinli şirketlere göre çok daha değerli durumdalar. Ama özellikle gelişen pazarlarda Çin’e karşı çok ciddi bir şekilde mevzi kaybediyorlar. Ayrıca Çinli firmalar Amerikan firmalarına göre dijital sömürgecilik bakış açısıyla daha sempatik gelebiliyor. Aslında her iki ülkenin de diğer eski sömürgeci devletlerin zihin yapısıyla bir fark yok.

Çin sadece donanım ve yazılım alanında var olmakla kalmıyor yeni standartların belirlenmesi konusunda da çalışmalar yapıyor. Önümüzdeki 15 yıl içinde nesnelerin interneti, yapay zeka (AI) ve 5G gibi gelişen teknolojiler için küresel standartlar belirlemeyi amaçlayan 'Çin Standartları 2035' planının bu yıl içerisinde yayınlanması bekleniyor. Pek çok ülkede Çin teknoloji altyapısının hakim olduğu 2035 planı, Çin standartlarını norm haline getirecek ve şirketlerine Amerikalı rakiplerine göre önemli ve belki de kalıcı bir ticari avantaj sağlayacak.

Hatta Çin, internetin kendisini bile değiştirmek istiyor. Çin, son yarım yüzyıldır interneti destekleyen teknolojik mimariyi kökten farklı bir formla değiştirme planlarını açıkladı. Huawei tarafından oluşturulan tasarım, internetin ulus devletler tarafından kontrol edilmesine izin verecek yeni bir internet protokolü (sözde 'Yeni IP' önerisi) gerektiriyor

Dijital sömürgecilikteki en çarpıcı durum ülkelerin ve insanların sömürülmeye gönüllü olmaları. Temel anlamdan tüketim ve paylaşıma dayalı bu sistem sizi kendisine bağımlı kılıyor ve kendisine mecbur hissetmenizi sağlıyor. Sizde gönüllü olarak paranızı ve verilerinizi bu sistemle paylaşıyorsunuz. Öyle ki insan olarak ürettiğiniz veri sizden çok daha değerli hale geliyor. Buna ‘’Yeni Normal’’ diyorlar. Yeni normal bizim yeni gerçeğimiz ve geleceğimiz. Bizi yönlendirdikleri yer karanlık bir dünya. Toplumlar ise kişisel mahremiyetlerini yok edecekleri bu alana koşarak gidiyor.

Bu sömürgeci güçler bizi alternatif olmadığına ve yerel olarak üretilen herhangi bir yazılım, donanım veya uygulamanın o kadar iyi, hızlı ve verimli olmayacağına inandırmaya çalışıyorlar. Kendi sertifikasyon çalışmaları ve ortaya koydukları standartlar da bu durumu destekliyor. Kurmak istedikleri sistemden kaçış noktalarını ise bu algıyla kapatıyor.

İnsanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir ölçekte verileri toplayacak olan birkaç kurumsal aktör bu verilerle toplumu şekillendirme gücüne sahip. Artık bir çok alanda buna şahit oluyoruz. Reklamlar, siyasi propagandalar, toplumsal olaylar… Yakın geçmişte Arap Baharı dediğimiz toplumsal hareketlerin örgütlenmelerini iyi incelemek gerekiyor. Suriye’de, Libya’da ve Mısır’da Arap Baharı olarak lanse edilen hareketlerin ülkeleri içine soktuğu krizler son derece manidardır. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda ülkeler verilerine sahip çıkmalı, korumalı ve bunları iyi bir şekilde analiz ederek bununla ilgili veri merkezleri, büyük veri işleme merkezleri vb altyapılarını süratle tamamlamaları gerekiyor. Yapay zeka dediğimiz sistem veri den besleniyor. Veriniz ne kadar çoksa ve sizin bunu işleme kapasiteniz ne kadar yüksekse sahip olduğunuz yapay zeka o kadar akıllı oluyor. 5G ise bu verinin dolaşım hızı ve her nesneyi merkeze bağlamak için gerekli altyapıyı sağlayacak. Yapay zekayı beyin olarak tanımlarsak 5G bu bünyenin kılcal damarlarıdır.

Bu sömürü düzenine engel olmak için en temel konu verilerimize sahip çıkmak, daha sonra bu verilerimizi işleyip anlamlandırabilecek algoritmaları geliştirebilmek. Verilerimizi kendi merkezlerimizde barındırmak ve süper bilgisayarlarla işleyebilmek. Bu veri merkezlerini kendi donanımlarımızla işletebilmek, gerektiğinde ülke içinde bağımsız çalışabilecek internet ağını geliştirebilmek. Bu verileri barındıran yerli internet medyalarını hayata geçirebilmek. Çin, kendisi için bütün bunları çok kısa zamanda gerçekleştirebildi. Şimdi özellikle elde ettiği bu güçle 5G kozunu da kullanarak diğer ülkeleri sömürmek için planlarını uyguluyor ve çok ciddi bir mesafe kat etti. Buna karşı Trump yönetimi ciddi anlamda karşı duruyor ama o da insanlığın iyiliği için değil kendi sömürü düzenine karşı bir tehdit olarak gördüğü için. Aynı eski zamanlarda olduğu gibi sömürgecilik yarışı aynen devam ediyor ve hepimizin bir karar vermesi gerekiyor! Bu düzenin bir parçası mı olacağız yoksa bu dijital zorbalığa karşı mı koyacağız?