Neden devletlerin, toplumun ve ailelerin düzenini bozuyor?

Bugünlerde yakından  tanıdığımız, yüzeylerinde taç benzeri sivri uçları bulunan koronavirüs ilk olarak 1960'ların ortalarında tespit edilmiş.  Yedi türü olan koronavirüsün  insanlarda hastalığa yol açtığı bilinir hale gelmiş.

İşte bu koronavirüs ailesine Çin’de bir tane daha ekleme yapıldı ve bunun adına da Covid19 denildi. Çin’de başlayan katı karantina kurallarıyla, yürürken yığılıp  kalan Çinli insan görüntüleriyle bir anda dünyada olağanüstü korku yaratıldı.

Dünyayı herhangi bir salgın konusunda uyarması gereken, gerekli tedbirler alarak süreci idare eden ve tedavi süreçleri konusunda çalışmalar başlatan kurumun adı ise BM çatısı altında 1948 yılında kurulan Dünya Sağlık Örgütü’dür.  Bu örgütün en büyük destekçisi ise ABD’dir. Dünyayı biranda etkin propaganda yönetmeleri ile etkisi altına aldıkları, salgına insanların ve devletlerin inanmaya başladıkları bir zamanda ABD Başkanı Donald Trump, DSÖ'ye mali yardımları durdurma kararı aldığını duyurdu. Böylelikle Bill Gates, Dünya Sağlık Örgütü’nün ikinci mali destekçisi oldu.

Trump, DSÖ’nün süreci iyi idare etmediğini ve soruşturma başlattığını söylerken,  eski danışmanı Roger Stone  ise Bill Gates'in insanlara mikroçip yerleştirmek için koronavirüs yaratmış olabileceğini söyledi. Stone, "Bill Gates'in bu virüsün yaratılmasında ve yayılmasında bir rol oynayıp oynamadığının araştırılmasını” isteyerek, çok güçlü bir  şüphenin  fitilini de ateşledi. Stone’nin Bill Gates’i suçlamasının yanında, 5G uygulamalarının  koronavirüse neden olduğu veya bu virüse dikkat çekerek, 5G ile çipli bir yaşamın tezgahlandığı konusunda ki görüşleri desteklediğini ifade etti ve ekledi; “Bill Gates'in insanları mikroçip takmak için koronavirüsü yarattığına da  inanıyorum.” .

DSÖ hakkında, domuz gribi ve aşı üreten ilaç firmaları ile başlayan ağır suçlamaları bir kenara bırakacak olursak; Bugün resmen Bill Gates ile birlikte dünya sağlığı için değil, dünyayı yeni bir teknoloji  ile değiştirmek için organizasyon yaptığına ilişkin suçlamalar var. ABD başkanı bu konuda kapıyı araladı. Ama aralanan kapıdan kimse içeri girmedi. Ve o kapının ardında neler olduğunu kimse anlatmıyor. Diğer tarafta ise DSÖ’nün desteği ile her gün virüsle ilgili başka bir hikaye anlatılarak,  insanların özgürlükleri ellerinden alınıyor. Dünya adeta ağır bir psikolojik savaş bombardımanın etkisi altında. Hükümetler DSÖ’ye her gün  test ve ölüm bilgilerini yolluyorlar. DSÖ ve Bill Gates sürecin uzun süreceği, şimdiden 2. dalganın geleceği duyurusunu yapıyorlar.

Özetle, küresel güçlerin açık desteği ile var olan PKK veya FETÖ tipi terör örgütleri, nasıl devlet düzeni içinde etkin duruma getirilerek güçlendiriliyorsa, bugün DSÖ’ de aynı güçler tarafından kullanılarak adeta sağlık terörü yaratılıyor. Devlet düzenleri başkalaştırılıyor. Dayatılan tedbirler nedeniyle yarın insanların, devletlerin kolluk güçleri ile karşı karşıya geleceği de ihtimal dahilindedir. Terör örgütlerinin toplumda yarattığı korku, devlet düzenine karşı eylemleri ve yarattığı kaos ortamı yerine bugün DSÖ’yü koyun aynılaştığını göreceksiniz. Bu örgütün gerçek yüzünü önce, - daha düne kadar arkasında olan ancak yaşanan paylaşım kavgasından sonra ayrı düşen- ABD ve  ABD  başkanı Trump göstermiştir. Bu gün ise gerçek sahibini, yaptığı bağışlar ile Bill Gates göstermeye devam etmektedir. Bundan sonrası ise taşları yerine koymaya kalmıştır.

2017 yılında operasyonu yönetmek üzere, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Genel Direktörlüğüne getirilen  Tedros Adhanom Ghebreyesus Etopya’lı olup, örgütün Afrika kökenli ve tıp doktoru olmayan ilk başkanıdır.

Tedros, Etopy’daa Sağlık Bakanı olduğu dönemde,  Bill ve Melinda Gates Vakfı ile yakın çalışmaları oldu. O günden itibaren de Biil Gates, “Dünyanın en güçlü Doktoru” olarak yeni bir unvan daha kazandı. Gates artık, küresel sağlığın en etkili kişisi olarak biliniyor.

Bill Gates’in merkezi  Cenevre'de bulunan Dünya Sağlık Örgütü’nü satın aldığı ise bir sır değildir. Gates Vakfı, 2000 yılından bu yana DSÖ'ye 2,4 milyar dolardan fazla para harcadı. Yaalnızca bu bağış miktarı bile tek başına yeterlidir. Onun içindir ki DSÖ’ye üye bulunan ülkeler, ülkelerinin geleceği için üyeliklerini dondurmalı ve  ABD gibi bu örgüt hakkında da soruşturma başlatmalıdır. Devlet düzenini bozmak ancak terör örgütlerinin işi ve görevidir…