Başta Yunanistan olmak üzere Avrupa’nın nefret kustuğu mültecilere, Edirne’mizin şefkat kucağı adeta tek başına yetti. Sayın Cumhurbaşkanımızın başından buyana mülteciler için ısrarla talep ettiği Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması önerisine olumlu cevap vermemekte diren Avrupa ve ABD’nin politikaları sonucu dört milyon mülteciyi ülkemizde ağırlamak durumunda kaldık. Üstelik vaat ettikleri maddi yardımları da her zamanki ikiyüzlülükleri ile göndermediler. Suriye’de mültecilerin son sığınağı olan İdlib’de yeni bir mülteci akınına neden olacak saldırı ve katliamları karşısında açık veya gizli Rusya’nın ve Rejim’in yanında yer aldılar. Türkiye’ye hava savunma sistemini vermemeleri bunun malum kanıtıdır. Bu şartlarda daha fazla mülteciye ev sahipliği yapma imkânı kalmayan Türkiye, doğru ve zamanında bir kararla gitmek isteyen mültecilere kapılar açtı.

Panikleyen Avrupa bir taraftan Türkiye’ye rüşvet teklifleri yaparken, diğer taraftan Edirne’nin sınır kapılarına ve hudut boylarına dayanan mültecilere insanlık dışı muamelelerini hat safhaya çıkardılar. Sınırı geçenlere yapılan işkencenin haddi hesabı yok. Çoluk çocuk, kadın erkek ayırt etmeden odunla jopla dayak çekilenler mi dersiniz, gecenin soğuğunda çırılçıplak soyup Meriç nehrine atılanlar mı, üzerlerine gaz sıkmalar mı, saçmalı tüfeklerle rastgele üzerlerine ateş etmeler mi, hayatını kaybedenler mi dersiniz. Birkaç gün içinde nefret ve aşağılama adına veya kısaca ırkçılık adına her türlü manzarayı yaşattılar ve yaşatıyorlar.

Edirne’mizin kendi nüfusundan daha fazla sayıya ulaşmış gelen bu mültecilere hem yardımda hem de maruz kaldıkları acıları dindirmede gösterdikleri mucizevi fedakârlıklar ve bütün mültecileri saran şefkat kucakları, şayet hâlâ adil ve hakkaniyetli olduğuna inanılan bir Nobel ödülü varsa onu fazlasıyla hak etmektedir.

Devletimizin kurumlarının yanı sıra, Edirne halkından bebekler için süt dağıtanlar mı dersiniz, battaniyesini alıp götürenler mi, marketlerden gıda ve giyim malzemeleri alarak koşanlar mı, para dağıtanlar mı dersiniz, kısaca şefkat ve yardım duygularının coştuğu manzara, Cumhurbaşkanımızın sıkça tekrar ettiği “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü severiz.” sözünün Edirne nezdinde Türk halkındaki tezahürü olmuştur.

Sayın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla Edirne’de mülteci çocuklar için başlatılan kreş çalışmalarını görmek, Edirne’mizin STK’larının hatta önderlerinin bizzat elleriyle yiyecek ve giyecek poşetlerini mültecilere dağıtmalarına şahit olmak, yardım sever vatandaşlarımızın arasında inisiyatif alan öğretmenlerimiz gibi muhtelif gönüllü kurum çalışanlarını müşahede etmek, bu milletin her evladını mensubiyetinden dolayı gururlandırmıştır. Ayrıca Edirne’miz en iyi ve en fazla hizmete layık bir şehir olduğunu bir kez daha göstermiştir.