Erdoğan'ın BM'deki konuşması 'LGBT'nin önünü kesecek' algısına neden oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulunda dünya liderlerine seslendiği konuşmasında Gazze'deki soykırımın yanı sıra bir küresel dayatma haline gelen 'cinsiyetsileştirme' çalışmalarına da tepki göstermişti. Erdoğan'ın bu tepkisi, Türkiye'de cinsiyetsizleştirmeye yönelik çalışmaların durdurulacağı yorumlarına neden oldu.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Erdoğan, ''Toplumun temel direği olan aile kurumuna yönelik saldırılar giderek yoğunlaşıyor. 2024 Olimpiyat Oyunları'nın açılışında sahnelenen rezalet, insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını gözler önüne sermiştir. Masum çocukların, her yaştan ve inançtan yüz milyonlarca insanın izlediği bir spor etkinliği, hem de çok çirkin bir şekilde, cinsiyetsiz hâle getirilmiş, propagandasına alet edilmiştir. O kötü sahneler, sadece Katolik âlemini, Hristiyan dünyasını değil, Müslümanları ve kutsala saygısı olan herkesi derinden yaralamıştır. Cinsiyetsizleştirme meselesi bir tercihten ziyade artık bir küresel bir dayatmaya dönüştü. Bu yıkım projesi karşısında ses çıkaran, en ufak bir tepki gösteren herkes susturulmakta, linç kampanyalarının hedefi olmaktadır. Ne pahasına olursa olsun Türkiye, bu kuşatmayı yarmakta, bu korku iklimine direnmekte kararlıdır. Bu amaçla 'Birleşmiş Milletler Ailenin Dostları Grubu'na üye olduk. İnşallah diğer üye ülkelerle dayanışma içinde aileyi, insanı, fıtratı savunmaktan geri durmayacağız. Bizimle aynı endişeleri paylaşan ülkeleri de bu mücadeleye omuz vermeye davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
LGBT'YE KARŞI YENİ HAMLELER BEKLENİYOR
Daha önce İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'yi geri çeken Erdoğan'ın yakın zamanda LGBT'yi besleyen sözleşmelerin ve çalışmaların da kaynağını kurutan kararlar alacağı tahmin ediliyor. Kamuyounda hükümete aileyi sarsan bu yapıların önüne geçilmesi gerektiği fikrinin hakim olması Erdoğan'ın elini güçlendiriyor.
Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda “Cinsiyetsizleştirme meselesi” bir tercihten ziyade artık küresel bir dayatmaya, tam anlamıyla kutsala ve fıtrata karşı bir savaşa dönüşüyor” demişti.
Bunun bir politika değişikliğinin ifadesi olarak görenler, Erdoğan’ın Türkiye’ye dönüşünden sonra, kamu hastahanelerinde ücretsiz cinsiyet dönüşümü konusuna bir son verilmesi ve cinsiyet dönüştürücü hapların reçetesiz satışının önüne geçilmesi bekleniyor.
Kimlik kartlarındaki, Biyolojik cinsiyetin dışında toplumsal cinsiyeti ifade eden, LGBT tercihlerine açık GENDER ‘in tekrar kimliklerden silinmesi gündeme alınabilir.
“İstanbul sözleşmesinden çekilme” yönündeki “irade beyanı” uygulamada bir değişikliğe sebeb olmamıştı. Çünkü aynı hükümler yasada aynı şekilde tekrarlanıyordu. Bu konuda da iyileştirme olmamıştı ve hatta bu konuda Lanzarote konusu hiç gündem bile olmamıştı.
UN WOMAN LGBT için yüzmilyonlarca dolarlık fon desteğine aracılık ediyor
Diğer bir konu ise, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote’nin ve Toplumsal Cinsiyet politikalarının takibi, koordine edilmesi için kurulan BM’nin bir yan kuruluşu olan UN WOMAN, çok daha güçlü bir şekilde, İstanbul Sözleşmesi'nin uygulamalarını takip eden GREVİO’nun yerine, vergi ve yargı muafiyeti ile, diplomatik dokunulmazlık ve resmi, özel ve tüzel kişilerle doğrudan temas ve mali ilişkiler kurulması kararı geri çekilecek mi? Bu merak ediliyor. UN WOMAN LGBT için yüzmilyonlarla dolarlık fon desteğine aracılık ediyor, EĞİT-DONAT hizmeti verdiğibiliniyor.
LGBT+ bugün artık LGBTTİQ+ olarak tanımlanıyor ve Pedefoli yaygınlaştırılmaya çalışılırken, Ensest ilişkiler filimlere konu ediliyor. Özellikle Epstein, PizzaGate skandalından bugün seçim sürecinde Diddy’nin gözaltına alınması ve arşivinin ele geçirmesi ile başta ABD olmak üzere, bir çok Avrupa ülkesi yanında, diğer pek çok ülkenin devlet adamının, iş ve sanat dünyasının bu pisliğin içinde yer aldığı görülüyor. Bu olaylar, HABAT ve AGARTHA lobilerinin faal olduğu her ülkede, özellikle uyuşturucu, kumar, fuhuş sektörünün içinde yer aldığı Turistik ortamlarda yaygınlık gösteriyorlar.
Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl, Papa da LGBT’lileri takdis etmişti. Ve geçtiğimiz aylarda NewYork'ta bir Sinagog'un altındaki gizli tünellerde çocukları kurban etme ayini ve pedefolik sex partileri düzenlendiği ortaya çıkmıştı.