Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

İki yıllık bir aranın ardından küresel iyilik neferleri olarak gördüğüm sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Türkiye Diyanet Vakfı'na şahsım milletim adına teşekkür ediyorum. Türkiye Diyanet Vakfımız yarım asırdır yürüttüğü çalışmalarda dünyayı iyilikle kuşatıyorlar. Türkiye'nin ve Türk milletinin iyilik sancağını dalgalandırıyorlar. 12 kardeş ülkedeki 27 eğitim kurumunda gençlerin yetişmesini sağlayan vakfımızı tebrik ediyorum. 

"ACI ÇEKEN İNSANLARIN DRAMLARINA ŞAHİTLİK ETTİK"

Özellikle Kovid salgını sürecinde yaşadıklarımız tüm insanlığa paylaşmanın önemini göstermiştir. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi maske savaşına karıştığı, solunum cihazlarının eksik kaldığı durumları gördük. Aşıya erişemediği için acı çeken insanların dramlarına şahitlik ettik. Afrika, Asya veya Latin Amerika'da yaşayan insanların sıkıntısı dayanışma ile çözülebilecekken hiçbir somut adım atılmadı. İhtiyaç sahibi insanlar kaderlerine terk edildi. Devlet olarak vatandaşlarımızın testten, ilaca, yataklı tedaviye kadar tüm gereksinimlerini karşıladık. Yerli aşımız TURKOVAC'ın da dağıtımına başladık. 15 milyon doz aşıyı Afrikalı kardeşlerimize ulaştırıyoruz. Ülkemizdeki sığınmacılara da sağlık hizmetlerini temin ettik. 5 milyon Suriyeli mazluma da elimizi uzattık. 

Sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı insanların huzurevlerinde çaresiz bırakıldığı anları ülkemizde yaşamadık. Yüzbinlerce insanımız 2 yıl boyunca canla başla çalıştılar. Ailelerinden, boş vakitlerinden hatta kendi sağlıklarından fedakarlıkta bulunarak toplumumuza yardım ettiler. 

"GÖZLERİ DÖNMÜŞÇESİNE YAKTILAR"

Biz terörizmin acısını çok iyi bilen bir milletiz. Ülkemizin birliği, beraberliğine terör örgütlerinin saldırısı altındayız. Çocukları, kundaktaki bebekleri, kurban eti dağıtan 15 yaşındaki körpe delikanlıları, müşteri bekleyen esnafı katleden Allah'ın adının anıldığı ibadethaneleri ateşe veren bir barbarlığa defalarca şahit olduk. Terör örgütleri tam 40 yıldır gözleri dönmüşçesine yaktılar, yıktılar. İlk günden itibaren en büyük yarayı Kürdüyle, Lazıyla, Abazasıyla anaların yüreklerinde açtılar. 

"DİYARBAKIR ANNELERİ 'ARTIK YETER' DEDİ"

Evlat nöbeti tutan Diyarbakır anneleri bu terör örgütlerine 'Edi bese' dediler. Bir avuç cesur ana, benim Kürt kardeşlerimin kanını sülük gibi emen zalimlere 'Artık yeter' diyerek ihtar verdiler. Diyarbakır Anneleri sadece korku duvarlarını parçalamakla kalmadılar, siyasetçi görünümlü insan kaçakçılarının maskesini de aşağıya indirdiler. Yine bu süreçte Türkiye, muhalefeti, medyasıyla kimin nerede durduğunu da görme fırsatı bulmuştur. Kandil'deki kan tüccarlarının gönüllü avukatlığını yapanlar, daha ilk günden itibaren Diyarbakır Anneleri'ni itibarsızlaştırmak için çok gayret sarf ettiler. 

"ANALARIN KAPISINI ÇALMAKTAN KORKAN SİYASETÇİ MÜSVEDDELERİNİ DE GÖRDÜK"

O terör örgütü mensuplarından olmayınca gelip kapılarını bile çalmadınız. Terör örgütüne tepki göstermek yerine ahlaksızca devleti suçlayanlar oldu. Diyarbakır'a gidip ittifak ortaklarından ürktüğü için anaların kapısını çalmaktan korkan siyasetçi müsveddelerini de gördük. Kaldıkları otele davet ettiler, ayaklarına gitmediler, gidemediler. Bu seneki ikinci Vefa ödülünü yiğit Diyarbakır annelerine veriyoruz. Bu ülkeyi terör belasından muhakkak kurtaracağız. 

"İYİLİK VE İHSANI HAYATIMIZIN MERKEZİNE OTURTMAK MECBURİYETİNDEYİZ"

Modern dünyada insan daha fazla içine kapanıyor. Teknolojik araçlar sundukları sahte ve sanal mutluluklarla insanı gerçek hayattan daha çok kopartıyor. Salgın bize hayatta maddiyat dışında peşinde koşulması gereken daha yüce gayeler olduğunu hatırlatmıştır. İyilik ve ihsanı hayatımızın merkezine oturtmak mecburiyetindeyiz. Bunu başardığımızda vicdanımızın, dünyanın daha huzurlu hale geleceğini göreceğimizi biliyorum.

"BU ÜLKE DAİMA MAZLUMLARIN SIĞINAĞI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR"

Gariplere kapımızı açık tutmayı sürdüreceğiz. Bugün Ukrayna'dan geliyorlar, yarın nereden geleceklerini bilemeyiz. Bu ülke daima mazlumların sığınağı olmaya devam edecektir, bundan hiç endişeniz olmasın. Ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler 'Biz seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz' diyorlar. Biz göndermeyeceğiz. Biz ev sahipliğine devam edeceğiz. 

ERDOĞAN BİR ANISINI ANLATTI

Sudan'da uluslararası bir toplantıya katılıyorum. Rahmetli Erbakan hocamız beni görevlendirdi. Ben de o zaman partimizin İstanbul İl Başkanıyım. Bizim yurtlarımızda kalan bir öğrenci beni gördü, hemen yanıma yaklaştı. "Tayyip abi burada ne işin var" dedi, ben de dedim "ben konferansa geldim, sen beni nereden tanıyorsun?" O da dedi ki "Ben sizin yurtlarınızda kaldım." Dedim "Sen şimdi buradan ayrılma, birazdan bana tercümanlık yapacaksın." "Ne demek Tayyip abi" dedi. 

Ben konuşmayı yaptım, o da tercümeyi yapıyor. Konuşmanın çok çok güzel detayları vardı. Son cümleleri ile dünya efkari umumiyesinin gerektirdiği bir cümle idi. Tabi Sudanlı gencin tercümesi işi gayet iyi götürdü. Son anda da o günün sloganik cümlesini ben söyleyince salon bir kalktı, bir indi. Mesele damardan girmek...Ülkelerinize döndüğünüzde bizim oradaki elimiz, ayağımız, gören gözümüz olacaksınız.