Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan gençlere bir müjde vereceğini söyleyerek "Bir süredir üzerinde çalıştığımız ve kamuoyunda öğrenci affı olarak bilinen teklifi, önümüzdeki günlerde Meclisimizin takdirine sunuyoruz. Bu teklif, lisans, yüksek lisans, doktora seviyesindeki öğrencilerimizden eğitimlerini bırakmak mecburiyetinde kalanlara belirli şartlarda okullarına dönüş yolunu açıyoruz. Yüksek öğrenimlerini tamamlamak isteyen gençlerimize yeni bir fırsat tanıyacak teklifin, şimdiden tüm öğrencilerimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.

'ONLAR FİGÜRANLIKTAN ÖTEYE GEÇEMEYECEKLER'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Efes 2022 tatbikatında hem İzmir'de hem Ege'deki gelişmelerle ilgili mesajları muhataplarına tüm açıklığıyla ilettiklerini kaydederek, şöyle konuştu:

"Tarihte hep olduğu gibi birileri tarafından şımartılarak üzerimize salınan Yunanistan üzerinden ülkemize karşı oynanan oyunun farkındayız. Sorun Yunanistan'ın bu oyunun farkında olmaması ya da bu oyunun gönüllü figüranlığına soyunmasıdır. Biliyorsunuz, film çekimleri boyunca en çok yorulan, yıpranan, hırpalanan, hatta kolu kanadı kırılan figüranlardır. Ama sahnede onların ismi cismi asla gözükmez. Yunanistan'ın başına geçmişte gelen budur. Şayet yanlışta ısrar ederse bundan sonra da gelecek olan budur. Biz bölgemizde ve dünyada küresel, siyasi, ekonomik, askeri bir güç olarak varlığımızı tahkim ederek hep sürdüreceğiz. Ama onlar bu figüranlıktan öteye geçemeyeceklerdir."

'TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINI KORUYAMAYAN BU PARTİ BİZE DERS VEREMEZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükumeti NATO konusunda taktik hata yapmakla suçladığını söyleyen CHP'ye iki çift laflarının olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

"Ülkemizde zor şartlarda kurulan uçak, silah ve makine fabrikalarını kapatarak savunma sanayimizi dışa bağımlı hale getiren, adalar meselesinde dirayetli duruş sergileyemeyerek ülkemizi bugünkü tartışmaların içine sürükleyen, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel yönetim sisteminde ülkemizin hak ettiği konumda yer almasını sağlayamayan, velhasıl taktik değil, stratejik hatalarıyla Türkiye'nin çıkarını koruyamamış bu parti bize ders veremez. Kılıçdaroğlu, 'CHP eski CHP değil' diyor. Millet bunların eskisinden ne hayır gördü de yenisinden bir hayır beklesin. Onlar önce kendi içlerindeki Rum, Yunan, Avrupa, Amerika, PKK, FETÖ sevdalısı beşinci kol elemanlarını temizlesinler. Ülkenin diğer tüm meselelerini Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle biz hal yoluna koyarız."

TÜSİAD'A TEPKİ

Erdoğan, NATO meselesinde, İsveç ve Finlandiya terörle mücadelede net, somut ve kararlı adımlar atana kadar Türkiye'nin duruşunu kesinlikle değiştirmeyeceğini vurgulayarak şöyle konuştu:

"Ey TÜSİAD'ın başına gelen beyefendi, dış politikada sen bize ders veremezsin. Sen daha çıraksın, kalfa dahi olamadın. Dün bir, bugün iki. Ne oldu da bu iktidara ders vermeye kalkıyorsun. Önce haddini bil, haddini bil. Bunlar da akıllarını başlarına almadıkları sürece iktidarın kapısından içeri giremezler. Bunu da bilmeleri lazım. Biz dış politikada İsveç, Finlandiya, niye bunlara karşı tavır alıyoruz? Neden? İsveç'in, Finlandiya'nın sokaklarında terör örgütleri cirit atarken biz onlara kapılarımızı mı açacağız? Onların yanında mı yer alacağız ey TÜSİAD? Siz onların yanında yer alabilirsiniz. Biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız, bunu bilesin. Batıyı görüyoruz. Almanya'da caddelerde Alman polisinin nezaretinde bu terör örgütleri yürüyüş yapıyorlar, Fransa'da yürüyüş yapıyorlar. Maalesef İngiltere'de böyle. Avrupa'nın bütün ülkelerinde aynı durumla karşı karşıyayız. Bütün bunlara karşı sizin ali menfaatlerinizi korumak için sesimizi çıkarmayacak mıyız? Kusura bakmayın, sizden önce gelen ağababalarınız da aynı kafadaydılar, görüyorum ki siz de aynı kafadasınız. Eğer TÜSİAD bu gidişiyle devam ederse bu iktidarın kapısını hiç çalmasın ve görüyorum ki sizler aynı merkezden idare ediliyorsunuz. Aynı merkez belli; CHP. Oradan size neyi sufle ediyorlarsa siz de aynen o ağızla konuşuyorsunuz. Sizden önceki ağababalarınız da böyle konuşuyordu, siz de aynı şekilde konuşuyorsunuz. Öyleyse bu kapı, yerli ve milli duruş sergileyene açıktır, yerli ve milli duruş sergilemeyene kapalıdır. Toprağa düşen vatan evlatlarının acısıyla her gün yüreğimiz dağlanırken kimse bizden faklı hareket etmemizi beklemesin. Bu konuda ülkemizin temennilerle, ucu açık ifadelerle kaybedecek vaktinin olmadığının özellikle bilinmesini istiyorum. Bizden önceki yönetimlerin düştüğü hataya düşmeyecek, aynı delikten bir daha asla ısırılmayacağız."

'VAN'IN SU PROBLEMİNİ BİZ ÇÖZDÜK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Van'da toplu açılış törenine katıldıklarını ve orada vatandaşlarla samimi ve coşkulu bir şekilde hasret giderdiklerini belirterek, şöyle dedi:

"Bu gidişimizde terör gölgesinden kurtulan, depremin ardından yeniden inşa ettiğimiz altyapısıyla yüzünü geleceğe dönen bir Van gördük. Akşam gençlerle Van Denizi'nin kenarında bir araya geldik. Tarımdan sanayiye ve turizme kadar her alanda kabına sığmayan, büyüme ve gelişme yolunda sabırsızlanan bir Van gördük. Van sadece bölgesinin değil, ülkemizin en önemli lokomotiflerinden biri olmaya hazırlanıyor. Biz de gerek son 20 yılda yaptığımız yatırımlarla gerek hala devam eden çalışmalarla gerekse yeni projelerle Van'ın hep yanında olduk, olmayı sürdüreceğiz. Bundan 11 yıl önce Van depreminden hemen birkaç saat sonra şehre vardığımda karşılaştığım manzaraya bugünkü fotoğraf arasında adeta asırlık fark var. Bu güzel şehri ayağa kaldırma, bu güzel şehrin insanlarına umut aşılama şerefine biz nail olduk. O zaman terör örgütünün belediye başkanı oraya su dahi getiremedi. Biliyorsunuz büyükşehirlerde su getirme görevi belediyenindir; ama onlar getiremedi. Biz DSİ kanalıyla Van'ın su problemini çözdük. Bunu benim Vanlı kardeşlerim herhalde çok iyi biliyordur. Bundan sonraki süreçte de durum aynı şekilde devam etti. Altyapısından üst yapısına kadar bütün bunları biz yaptık. Binlerce konut inşa ettik Van'da."

'2023 SEÇİMLERİ İÇİN GERİ SAYIMIN BAŞLADIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ'

Erdoğan, 2023 seçimleri için geri sayımın başladığını kaydederek "Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri önümüzdeki yılın aşağı yukarı bugünlerinde yapılacak. Dolayısıyla 2023 seçimleri için geri sayımın başladığını söyleyebiliriz. Her ne kadar muhalefet tarafı erken seçim lafları etmeyi sürdürüyorsa da seçim takvimi kendi mecrasında zaten ilerliyor. Aslında muhalefetin erken seçim falan istediği yok. Hatta bizim ülkemizde muhalefet mümkünse hiç seçim olsun istemez. Çünkü bunlar herhangi bir sorumluluk üstlenmeden sadece konforunu yaşayarak siyaset yapmaya alışmışlar. Milletin derdiyle dertlenmek, bölgesel ve küresel krizlerle boğuşmak, eser ve hizmet peşinde koşmak, bunların yapmak isteyecekleri bir iş değil. İşte sel felaketinde İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in halini gördük görüyoruz. Herhangi bir altyapı çalışmaları var mı? Yok. Hiçbir altyapı çalışmaları da olmadığı için bu felaketlerde bakıyorsunuz birisi Bodrum'da seyahatte, öbürü bakıyorsunuz Eskişehir'de seyahatte, öbürü nerede olduğu belli değil böyle garip bir yapı var. Nitekim kazara bir sorumluluk altına girdiklerinde ortaya çıkan manzarayı hep birlikte gördük" diye konuştu.

'TARİHİ BELLİ SEÇİM İÇİN ORTADA ADAY YOK'

Erdoğan, 6'lı masanın cumhurbaşkanı adayını belirleme meselesini Nasreddin Hoca'nın borcunu ödeme fıkrası ile benzerliğini anlatarak şöyle dedi:

"Güya seçim tarihi belli olsa adayları hazır. Ama tarihi zaten belli olan seçimler için ortada aday yok. Kendilerine 'adayınızı nasıl belirleyeceksiniz' diye sorulduğunda Nasrettin Hoca'nın borç ödemesinden daha muğlak cevap veriyorlar. 'Önce oturma sırasında anlaşabilirsek bir araya geleceğiz' diyorlar, sonra 'yine başarabilirsek ilkeleri, prensipleri, öncelikleri belirleyeceğiz' diyorlar. Ardından 'uzun bir aday listesi çıkaracak, her adayın artılarını eksilerini tespit edeceğiz' diyorlar. 'Şayet masanın etrafındakilerden biri arıza çıkarmazsa uzun listeyi biraz daha kısaltacağız' diyorlar. 'Kısa listedeki adayları herkes irtibat halinde olduğu yabancı büyükelçilere sunacak, onların icazetini ve kararını bekleyeceğiz' diyorlar. 'Tüm bunları atlattıktan sonra adayları tekrar görüşecek, tekrar tartışacak, yeniden masaya yatıracağız' diyorlar. 'Şayet seçimi kaçırmaz, sandığa gitmeyi de unutmazsak milletimizin huzuruna bir adayla çıkacağız' diyorlar. Nasreddin Hoca'nın ektiği çalılarla borcunu ödeme ihtimali, 6'lı masanın Cumhurbaşkanı adayı belirleme ihtimalinden daha fazladır. Aylarca masada kimin nerede oturacağının kavgasını vermiş bir curcuna ittifakından başka ne beklenebilir ki? Henüz kendi meselelerini çözmeyi beceremeyenlerin milletimizin sıkıntılarına derman olması mümkün mü? Her hafta bir skandalla, bir kumpasla, bir siyasi ayak oyunuyla gündeme gelenlerin bırakın seçimi, daha önce ifade ettiğim gibi 2023'ü görmeleri dahi muhaldir."

'YA ADAYLIĞINI AÇIKLA YA DA ADAYINI AÇIKLA'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6'lı masanın cumhurbaşkanı adayını açıklamama stratejilerinden birinin de yıpranma korkusu olduğunu söylediklerini anımsatarak şöyle konuştu:

"Şayet adaylarını bugünden ilan ederlerse bir sene içerisinde o isim yıpranabilirmiş. Bu nasıl bir aday ki ismi gündeme gelir gelmez hemen yıpranıyor. Bu nasıl bir aday ki millet tanıdıkça sevme, teveccüh etme yerine ondan soğuyor, sırt çeviriyor. Bu nasıl aday ki zaman geçtikçe, güneşi görünce eriyen buz misali itibar ve zemin kaybediyor. Bu nasıl aday ki siyaset sahnesinde kaldıkça boyası dökülüyor, makyajı akıyor, gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Bunun adı strateji değil, siyasi hokkabazlıktır, milleti kandırma gayretidir. Anlaşılan o ki bunlar defolu ürün satan gözü açık tüccar misali, el çabukluğu ve katakulli ile adaylarını sandıktan çıkarma peşindeler. Şark kurnazlığı hesaplarıyla sadece kendi seçmenlerini değil, milletimizin tamamının basiret ve ferasetini hafife alıyorlar. Biz ise CHP'yi ve 6'lı masayı bu cendereden kurtarmaya çalışıyoruz. Kılıçdaroğlu'na tekrar söylüyorum, 'ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla.' Bunu söylediğimden bu yana ortadan kayboldu. Her gün bir kurumun kapısına dayanıyor. 'Ya bana katılın ya önümden çekilin' diyerek, kürsü yumruklayan bu zatın sesi birden kısılıverdi. Kürsüye çıkıp bir şeyler söylüyor; ama sesinde çekingenliğin izini görmek mümkün. Birileri 'Biz kararımızı verene kadar otur oturduğun yerde' dediler. Bürokrasideyken batırdığı kurumların, her seçimde yenildiği partisinin son deminde efsane çıkış yapmaya hazırlanıyordu. Henüz 6'lı masanın adayı belli değilken tuttular bir meşrep fitnesi ortaya attılar. Nereden çıktı bu? AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu tehlikeli tartışmada duruşumuz nettir. Eski Türkiye'ye ait ön yargıların artık Türk siyasetinde yeri yoktur. Bay Kemal; biz senin meşrebinle ilgilenmiyoruz. Mert ol adaylığını açıkla ya da adayını açıkla. Allah'ın izniyle iktidarda olduğumuz müddetçe hiç kimse bu ülkenin vatandaşlarını ötekileştiremez, hor hakir göremez. Asla geçmişiyle, kimliğiyle veya diğer vasıflarıyla uğraşmayız."

'SÜRATLE DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILMALI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kadıköy'de polise yumruk atan DBP Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz'in dosyasının kabarık olduğunu söyleyerek, "6'lı masanın altındaki gizli ortak HDP'nin terör örgütü elebaşlarının emriyle geçtiğimiz günlerde yol açtığı rezalet görüntülerini de unutmadık. İstanbul Kadıköy'de işlenen rezaletin başrolünde yer alan sözde milletvekilinin, yine onun yanında, arkasında yer alan milletvekillerinin geçmişte hangi provokasyonlarda yer aldığını, hangi karanlık niyetlere alet olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu kadının dosyası çok kabarık. 60 küsur dosyada suç layihası var. Kendisinden bu ihanetinin bedelinin hukuk önünde sorulmasının sonuna kadar takipçisi olacağız. Açık ve net söylüyorum. Süratle dokunulmazlığının kaldırılıp, yine süratle bu türlerin artık bu kutlu çatı altında yer almalarının mümkün olmadığını AK Parti olarak bizler ortaya koyuyoruz. Meclis'in de bu hususta üzerinde düşeni yapacağına inanıyoruz" dedi.

'ÇİFTÇİLERİMİZİN GİRDİLERİNİN ARTIŞLARININ FARKINDAYIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle ortaya çıkan ve tüm ülkeleri ilgilendiren buğday krizini çözmek için yoğun gayret sarf ettiklerini vurgulayarak şöyle dedi:

"Ayçiçeği yağı, bütün bunlarla ilişki devam ediyor ve herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Ülkemizin kendi vatandaşlarının temel ihtiyaçları kapsamındaki hububatı, sebzeyi, meyveyi üretme konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Dünyanın önde gelen gıda ihracatçılarından biri olarak sektörün ihtiyacı olan buğday, şeker ve benzeri ürünleri dışarıdan alıyoruz. Bu, gıda sektörünün üretim ve ihracat ihtiyacını karşılamak içindir. Çiftçilerimizin tohum, mazot, gübre gibi girdilerin artışlarının farkındayız. Bunun için alım fiyatlarını yüksek tutmaktan, prim ve destekleme rakamlarını artırmaya kadar pek çok önlem alıyoruz. Dünyanın ciddi bir gıda kriziyle yüz yüze olduğu şu dönemde üretimin artarak sürmesi, en başta gelen önceliğimizdir. Karadeniz'deki doğal gazı milli sisteme bağlamak için gece gündüz çalışıyoruz. Petrol fiyatlarındaki aşırı yükselmeye bağlı olarak pompa fiyatlarındaki artışlar gerçekten rahatsız edici düzeydedir. Petrol tüketiminin büyük bölümünü ithalatla karşılayan bir ülke olarak artıştan anında etkileniyoruz. Önemli olan bu küresel dalga dindiğinde hangi kazanımlara sahip olacağımızdır."

'TEMMUZDA ENFLASYON FARKLARIYLA RAHATLAMA SAĞLAYACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin cari dengede yılın ilk 4 ayında 37 milyar doların üzerinde olduğunu bildirerek şöyle konuştu:

"Türkiye Ekonomi Programı'nın en başına istihdamı yerleştirmek öyle rastgele bir tercih değildir. İstihdamda bu çatıyı daha da yükseltmek ve hedefi yakalamak için yatırımı, üretimi, ihracatı teşvik ediyoruz. Son yayınlanan verilere göre sanayi üretimi yüzde 10,8 oranında artarak beklentiyi aştı. Dar gelirlilerin, ücretlilerin hayat pahalılığı sebebiyle refah kayıplarını telafi etmek için sürekli yeni programlar devreye alıyoruz. Temmuz ayında enflasyon farklarıyla yine bir rahatlama sağlayacağız. Yılbaşında çok daha kapsamlı ve rahatlatıcı adımlar planlıyoruz. İnşallah şubat, martta enflasyon önemli ölçüde gerileyeceği için attığımız adımları daha iyi görebileceğiz. Hiçbir insanımızın yokluğa mahkum olmaması için her türlü çabayı sergiliyoruz. Ülkemizdeki sorun işsizlik değil, mevcut gelirle daha az satın alma gücüne sahip olunmasıdır.