Korkuların  Liderliği:

Tarihin hemen hemen her zamanında korkularıyla esir alınmış insanların hikayelerine şahit oluruz. Çoğu zaman insanların korkuları vatan, bazen özgürlük, bazen din, bazen elindekini  kaybetme endişesi...

 Korku,kaygı ve stres üçlüsü sıradan bir günü kabusa çevirebilir! Tabii ancak siz buna izin verirseniz…

İnsanoğlu geçmişten beri, bir şeyin gelip de bize zarar vereceği, veya bizi yemeye çalışacağı korkusuyla yaşamıştır. Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir durum olsa bile, bunun kaygısını, korkusunu, stresini ömrü boyunca yaşamıştır.

Korktuğunuz şeyleri “korku” olarak adlandırabilmek oldukça önemli. Bunun için de korkunun belirtilerini bilmekte fayda var. Korktuğunuz şey ile karşılaştığınızda ya da yaşadığınızda bu belirtileri kendinizde gözlemleyebilirsiniz:

▪Kalp atışının hızlanması,
▪Nefes almada zorluk çekme,
▪Endişe ve panik hali,
▪Terleme,
▪Bayılacak gibi hissetme,
▪Güçsüz hissetme,
▪Ortamdan kaçmayı isteme.


Yaşanılan korku halinden bir an önce çıkmalısınız. Kendinizi yanlış ve korku temelli haberlerden uzak tutmalı ve gerekli önlemleri aldığınızda gayet sağlıklı bir şekilde  içinde  bulunduğunuz olumsuz  süreci atlatacağınızı unutmamalısınız. Korkuya sebep olan durumu tanımak  ve onunla yüzleşmek  en büyük  çıkış  yolu olacak..
Korkuya sebep olan  durumu tespit ettikten sonra; sizden kaynaklı ise mevcut duruma sebep olan davranışlardan  veya ortamlardan uzaklaşmak gerekir. Eğer  çevresel  faktörler  sebep ise ortam değiştirmek  birinci etapta atılması  gereken en en önemli adım...
En çok yapmanız gereken ölçülü olarak tedbirlerinizi almak.
Nasıl daha mutlu olacağımızı düşünerek çok fazla vakit geçiriyoruz ancak bunu gerçekleştirmek için ciddi değişiklikler yapmıyoruz. Nedeni ise korkularımız.
Özgüven  dediğimiz  durum çoğu  zaman başımıza  bela.
İnsanın kendine güveninin düşük olması, onu hayallerinden uzaklaştırır. İnanmadığınız bir şey için çaba harcamanız zorlaşır. Aradığınız mutluluğu hak ettiğinizi kendinize hatırlatın.

Hayatınızla ilgili önemli değişiklikler söz konusu olduğunda herkes korkabilir. Sıkışıp kalanlarla harekete geçenler arasındaki tek fark ise bu korkular ortaya çıktığında onları geride bırakıp yoluna devam etmek.

Zan Hastalığı:

Paranoid bir yaklaşım  olarakta  görülebilecek  bir esaret,bir tutsak alınma  hali.
İnsan bir defa bu illete müptela olunca etrafında ne sevdikleri kalıyor ne de tadını çıkaracağı bir hayatı. Herkesten ve herşeyden şüphe etmeye başlıyorsun. Sürekli  diken üstünde  bir yasam döngüsü. Hep haklıymış  gibi derin sorgular,acımasız  yargılamalar ile sürdürmeye  çalıştığın  bir kısır döngü içerisinde esaret kelepçesini  kendin takarsın. Zamanla herkesin sana düşman olduğu düşünceleriyle boğuşmaya başlar ve kendi cehenneminde diri diri yanarsın. Sana söylenen her lafın arkasında başka bir mana arar ve insanların ne dediklerinden daha çok nasıl dediklerine bakmakla en değerli tavsiyeleri bile anlamadan verdiğin hükümlerin acılarını çekmeye devam edersin.
Bu duygu  durum size hakim olduğunda  hep kendinizi haklı görme çabası  içinde  olursunuz. Düzeltici  eleştiri  sunan herkesi düşman  görmeye  başlarsınız.
Bir insan hisleri ile düşünmeye başlamayıversin; ak ve karayı  zamanla karıştırdığını ve kendisini devamlı yanlış fikirler ile kandırdığını görürsünüz.

Mutsuz Olma Yarışı:

Mutluluk bir seçimdir. Bakış açınızdır  mutluluk yada karşıtı  olan mutsuzluk.  Bu seçimi yapmak istemeyenler neye sahip olurlarsa olsun asla hakiki manada mutlu olmayacak ve geçici heveslerin peşinden koşmakla hayatlarını zayi edip gideceklerdi. Yeri gelecek sorunu arkadaşlarında arayacak, yeri gelecek işinde, ve yeri gelecek ailesinde aramakla hem kendisine hem de çevresine sahip olduğu mutsuzluğu yayacak ve sonrasında ise yönünü bilmediği hedefi olmayan bir çölde yıllarca dolaşıp duracaktı. Bazende çok para sahibi olmakta zannedecekti mutlu olmayı. Fakir olmak gerekte demiyorum. Sadece araç ve amaç  ayrımını  iyi yapmak...
Bazen istediği  terfiyi almakta arar,........
Oysa araç  ve amaçlar  karışınca  istenilen durum mutluluğu  degil mutsuzluğu tetikler.

Gördüğüm her şey benim için
Bunca şey varken hüzün niçin
Kalbinizi umut ve sevgiye açın
Göreceksiniz mutluluk geliyor.
(Rıdvan  ÖZKAN)