Kerbela’daki zalim Yezid’in zulmüne karşı direnen İmam Hüseyin (r.a) Efendimizi ve Ehli Beytimizi istismar edenlerin maskeleri bir bir düşüyor! “Her gün Aşura ve her yer Kerbela” sloganını bir türlü eyleme geçiremeyen İran Şia Cumhuriyeti ve Lübnan Hizbulgafleti; Irak, Afganistan, Suriye ve Kosova’daki Kerbela’yı ve oradaki mazlum Hüseyin’lerin ve Zeynep’lerin gözyaşlarını halen göremedi ve çığlıklarını duyamadı maalesef. Irak’ta Şia molları; işgal kuvvetleri Amerika ve yandaşlarıyla ittifak ederek Irak yönetimini ele geçirdiler. Ama ihanet ve zulümleri sebebiyle Saddam zalimini aratır hale geldiler! Şimdi de Balkanların kalbi Kosova Cumhuriyeti Devleti’nin bağımsızlığını tanımayan devletlerin başında maalesef yine İran, Suriye ve Lübnan geliyor. 2008 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti Devletini 101 ülke tanıdı. 26 ülke daha tanıyabilirse Birleşmiş Milletlere Üye ülke statüsünde olacak ve tanımayan

ülkeler de mecbur tanıyacak. Halen Sirbistan’ın uluslararası telefon kodunu kullanmaya mecbur bırakılan Kosova Devleti vatandaşları kendilerini tanımayan ülkelere seyahat edemiyor. 1389 yılında Osmanlı Cihan Devletinin 3. Sultanı 1. Murad Hüdavendigar ve ordusu tarafından fethedilen Kosova, yıllarca Balkanların kalbi olarak devamlı İslam aleminin haçlı seferlerine karşı kalesi olmuş önemli bir bölgemiz! Avrupa’nın ortasında şehid kanları ve yetim gözyaşlarıyla yeşeren bir gül! 1. Cihan harbinde içimizdeki hainlerin ihanetiyle darmadağın olan Osmanlı Devleti’nin terkettirildiği topraklar üzerinde en çok bölünen ve zulme uğrayan Balkan Müslümanları oldu. Beş milyon Müslüman başta Türkiyemiz olmak üzere, çeşitli ülkelere hicret ederken iki milyon Müslüman da Haçlılar tarafından katledilerek yok edildi. Osmanlı İslam Devletinin enkazı üzerine Yugoslavya ismiyle kurdurulan Sırp Devletinde zulüm ve katliamlara bilhassa mel’un Tito diktatörü tarafından acımasızca devam edildi. Arnavutluk’ta Enver Hoca haini ile el ele vererek Balkanlar’da tek bir Müslüman bırakmamak için tam bir Haçlı soykırımı gerçekleştirildi! Ama her zaman olduğu gibi zalim ve zulüm yok olmaya mahkumdu. Zalim diktatörler bir bir yıkıldı. Başını Milli Kahraman Aliya İzzet Begoviç şehidimizin çektiği Bosna Hersek direnişiyle alevlenen Karadağ, Makedonya, Sancak, Arnavutluk ve Kosova’da bağımsızlık mücadeleleri silahların gölgesinde gerçekleştirildi. Zalim diktatörler bir bir devrildi. Şimdi bu ülkeler ve bu ülkelerin mazlum mağdur halkları olan Osmanlı’nın emaneti olan Müslüman kardeşlerimiz daha çok ilgi, daha çok destek bekliyorlar. Bilhassa hala beş yıl geçmesine rağmen Kosova’yı tanımakta direnen ülkeler var! Ülkelerinde Hıristiyanların oluşu sebebiyle diğer Balkan ülkeleri devlet olarak tanınırken Kosova’nın yüzde doksan dokuzunun Müslüman oluşu O’nu Balkanlar’da üvey ülkeye dönüştürdü. Türkiye’mizdeki mevcud iktidarın yoğun gayretleriyle Kosova Cumhuriyeti Devletini 121 ülkenin tanıması sağlandı. 26 ülke daha tanırsa tam devlet olma hakkına sahip olacak. Bu hafta bir vesileyle, Balkanlar’daki kardeşlerimizle kucaklaşmak ve hasret gidermek için Arnavutluk ve Kosova’ya bir ziyarette bulunduk. Bizlere sarılırken, adeta tüm Anadolu’yu kucaklıyorlardı. Ülkemizin aldığı büyük mesafeleri heyecanla, kendi dertlerini unutarak mazlum coğrafyalardaki zulümleri ise kaygıyla izlediklerini belirttiler. Anadolu sevdasıyla dolu yürekleri umut ve heyecanla çarpıyor. Genç ve yepyeni bir devlet olmanın kıvılcımı, devasa bir ateşe dönmek üzere ancak kardeş gördükleri başta İran ve bir takım halkı Müslüman olan ülkelerin Kosova’yı halen bir devlet olarak resmen tanımamalarına duydukları üzüntü tarifsiz. Kosovalı kardeşlerimiz, İran’ın Kosava’yı ne zaman tanıyacaklarını soruyor ve sabırsızlıkla bekliyorlar. Ve ciğerlerinden gelen derin bir ah ile ‘’Başını Rusya, Sırbistan, Yunanistan ve Çin’in çektiği muhalif ülkeleri anlamak mümkünde, halkı Müslüman olan ülkeler Azerbaycan, Lübnan, Suriye, Irak ve İran’ı anlamakta güçlük çekiyoruz.” diyorlar. Tarihi, tüm haçlı seferlerinde hep bizi arkadan vuran ve son 1. Cihan Harbinde Osmanlının yanında olmayan ve ülkemiz işgal edildiğinde hiç bir desteği bulunmayan İran’ın son devrimle İslami Cumhuriyet’e döneceğini ummuştuk. Ama umduğumuz dağlara kar yağdı, dolu yağdı ne yazık ki! Körfez Savaşı’nda, batılıların destekleriyle zalim Saddam’ın önderliğindeki Irak Ordusu İran’a saldırınca o gün Irak ordusu Sünni bir Ordu’dur diye Irak’ı desteklemedik. Haklı ve mazlum olduğu için İran’ı ve İran halkını destekledik. Ama Şimdi İran ateşle oynuyor. Suriye’de Yezid’in Yezidi Esed çetesini desteklerken Kosova Müslümanlarını ağlatacak şekilde Sırp devletinin yanında yer almaya devam ediyor! Ey İran Şia Devleti ve Lübnan Hizbulgafleti size sesleniyoruz! Her zaman İran’ın yanında olan ve Emperyalist ülkelere karşı devamlı sizi koruyan Türkiye Devletini

kıskanmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Yeryüzündeki Yezidi iktidarları desteklerken hangi şer’i kurallara göre hareket ediyorsunuz? Hakikatleri görmenizi engelleyen Şia at gözlüklerini çıkarıp ne zaman at gözü (feraset) bakışıyla Doğu ve Balkanlar’daki Sünni Müslümanlara kardeş gözüyle bakacaksınız? Ve Ey İran ve Lübnan Hizbulgafleti, ne zaman Şia Cumhuriyetini bırakıp sevgiyi, merhameti, adaleti ve hakkaniyeti ve daim mazlumun yanında olmayı emreden İslam Cumhuriyetine döneceksin? Ey İran ve tüm yandaşı ülkeler! Suriye’deki mazlumların, kimyasal silahlarla yok edilen bebeklerin katili Yezidi Esed’e karşı arş’ı alayı titreten gözyaşı ve ahların sahibi mazlumların yanında ne zaman olacaksınız? Ne zaman Balkanların kalbi Kosova Cumhuriyeti Devletini resmen tanıdığınızı dünyaya ilan edeceksiniz? Dost acı söyler! Ne söylerse merhametinden söyler! Allah (c.c) tüm İslam Alemine ve yöneticilerine feraset, hidayet, merhamet, adalet ve imani uhuvvet ihsan buyursun.