“Gelecek çok farklı olacak, geçmişe hiç benzemeyecek” diyoruz ama, yeni dünya için ne gibi bir hazırlığımız var.. Birilerinin kapımıza getirdiği projelerin altına imza atmak mı? 5G mi, alçak irtifa uydusu projesine destek vererek siz 20.000-40.000 yapın 20 bize yeter mi diyeceğiz, bu suça ortak mı olacağız? Uzayın işgaline göz mü yumacağız. Korona komplosunun 2. Adımı olan “Aşı kumpası”na balıklamasına dalmak nasıl bir şey? Orada global kısırlaştırma komplosuna karşı durabilecek misiniz!

Robotlar geliyor; bu kadar öğretmeni, şoförü, işçiyi, memuru ne yapacaksınız? Bu kadar okula ne gerek var. Çocuklara ezberlettiğimiz bilgiler çöp oldu ve öğrenme-öğretme teknikleri değişti/değişiyor. Pazar değişti. AVM’ler ne olacak. Emek ve enerji artık sudan ucuz. Peki biz bu işin neresindeyiz, neresinde olmalıyız. Bu gidişattan memnun muyuz ya da karşı mı çıkmamız gerekiyor. Bu konuda kim ne diyor? Hangi parti, hangi üniversite kimin derdi var bu konuda. Bunun teolojisi, felsefesi, hukuku, ahlakı ne olacak. Ekonomisi, siyaseti, üretim teknolojisi, pazarlaması, evet bunlar konusunda hangi meslek örgütü bir çalışma yapıyor. SİAD’ların, Odaların, Sendikaların bu konu ile ilgili bir gündemleri var mı? Sanatçılarımız, STK temsilcileri, Diyanet, cemaat ve kanaat önderleri, basının bu konuda söyleyecek bir sözü var mı?

Yeni süreçte insan Siborg’a dönüşürken Homo Sapiens geçmişte kalan bir tür olarak mı hatırlanacak. Yani insan Noah Harari’nin dediği gibi türünün son örnekleri mi? İnsan yeniden mi inşa ediliyor. Ekonomi, Siyaset, hayata dair her şey “veri”den bir ibaret! Para, piyasa ekonomi, her şey yeniden yapılandırılacak. Farkında mısınız, batı eski sistem yeni teknolojiler üretmiyor. Çünkü her şey değişecek. Yeni kırallar, veri aristokrasisi içinden seçilecek. Artık beyninize yükleme yapılabiliyor ve düşünceleriniz kaydedilebiliyor.

Eskiden sermaye küçük bir gruba aitti. Toprak ağaları vardı, peki şimdi ne olacak?. 

Sahi nüfus politikamız ne olacak? 

Yeni bir aristokrasi doğuyor: Bilgi aristokrasisi. Bilgi guruları olacak. Bakın, yasama, yürütme, yargı değişecek. Artık canlı hücrenin içine girildi, maddenin yapısı çözüldü ve uzayı fethe çıktık. Artık organizmalara da müdahale edebiliyor, onları bir anlamda ‘hack’leyebiliyoruz. Makineler değil artık insanları ve hayvanları da hack’leyebileceğiz, Chip’ledikten sonra.. Artık hiçbir şeyimiz gizli kalmayacak. Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik aleminde modellenebileceğiz.

Genom icad olduktan sonra artık organizmalar birileri için bir algoritmadan ibaret. Harari’nin dediği gibi biyokimyasal verileri elektronik sinyallere çevirerek bilgisayarlarda analiz edilip dönüştürülebilecek. Birileri bırakın söz ve davranışlarımızı bizim farkında olmadığımız zihinsel ve biyolojik reflekslerimizi raporlayabilecek. 5G bunun için gerekli, alçak seviye uydularına bunun için ihtiyaçları var. Oradan bütün dünya büyük gözaltına alınacak, yeraltına kadar her şey, sadece insan değil, hayvanlar, bitkiler, partikül, hava, gaz, akışkanlar her şey izlenebilecek. Böyle giderse ‘dijital bir diktatörlüğe hazır olun. Demokrasi, Cumhuriyet, Laiklik, Ulus, bunların unutun, bu gidişle yeni dünyada bunların karşılığı olmayacak. Harari öyle diyor: Bu tasarı, göklerdeki Tanrı’nın değil; bulut sistemlerini kullanan şirketlerin aklının eseri..

Organik ya da inorganik, ne fark eder, artık ikisi bir arada. İnorganik maddelerin dengesi, organik yapıları dönüştürebilir.. 

Yasama, yürütme, yargı her şey değişecek. Bir kez bu yolculuğa çıktığınızda, geri dönüş nerede ise mümkün değil. Ya bütün insanlık ortak bir kararla bu teknolojileri yok edecek ya da bu teknolojilere sahip olanlar diğer insanları teslim alacaklar. Bu konu maalesef toplumda konuşulmuyor. Yığınlar kendilerini nasıl bir dünyanın beklediğinden habersiz. Gözümüze Korona maskesi takıldı, eve hapsedildik, uzay işgal ediliyor, yeni dünyanın temelleri atılıyor. Siber ordular için altyapı hazırlanıyor. Bu süreç tamamlandıktan sonra “Hayır” demenizin bir faydası olmayacak. 21.YY bitmeden bugünkü insanlık ve medeniyet, şehirler Nuh tufanı öncesi kadar eskilerde kalmış bir uygarlık olacak.  İnsanlığın değil tüm yaşamın geleceğini ilgilendiren bir açmaz. 

Yeni teknolojinin hedefinde insan beyni var. Bu yeni dönemde insan mı robotların biyonik parçası haline gelecek, robotlar mı insanın elektronik protezi olacak. Kim kimi yönetecek.  

Artık kişi, topluluk, devletler, örgütler, hiç kimse güvende değil. STK, Media, sağlık alanında çalışanlar kendi yok oluşlarına giden yolun parke taşlarını döşüyorlar. İnsanların bu tehlikeli sürüklenişlerine dur demeleri gerekenleri suni gündemlerle oyalıyorlar. Size sağlıklı bir dünya vaad edenler, yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad edenler aslında cehennemin yollarını kendi yalanları ile döşemeye devam ediyorlar. Sorsanız onlar “ıslah ediciler” ama onlar aslında bozguncuların tâ kendileridir.  Biz, bir yandan dünün silah ve endüstrisi ile ilgili olarak başarılarımızla övünürken, bir yandan onların açtıkları kapıdan yürüyerek, onlara meşruiyet kazandırmak isteyenlerin kazdıkları tuzaklara düşüyoruz diye endişe ediyorum. Zira son pişmanlık fayda vermez!.

“Durun kalabalıklar, bu sokak çıkmaz sokak / Haykırmak istiyorum kollarımı makas gibi açarak / Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden”.. Selâm ve dua ile.