Ramazan 2021

İtalya'yı etkisi altına alan Osmanlı kahramanı Balaban Hasan'ın hikayesi...

Abone Ol

Balaban Hasan, Osmanlı Ordusunda yer alan sayısız yeniçeriden biriydi.

Yaşıtlarından çok daha iri ve güçlü olması nedeniyle büyükleri ona, yırtıcı bir kuş olan 'Balaban' lakabını vermişlerdi.

Diğer yeniçerilerden ayrılan en büyük özelliği ise, pek çok Avrupa dilini rahatlıkla konuşabilmesi idi.

Bu nedenle Balaban Hasan, Osmanlı Ordusunda istihbarat subayı olarak görev yapmakta, Viyana, Berlin ve Roma gibi pek çok düşman şehrine kolaylıkla girip çıkabilmekteydi.

Bu sayede düşman ülkelerin askeri durumları hakkında Osmanlı Devletine önemli bilgiler sağlıyordu.

Gördükleri ve bildikleri doğrultusunda, Avrupa'nın ve Viyana kalesinin zayıfladığını, derhal Viyana üzerine bir sefer düzenlenmesi gerektiğini, eğer hemen bir sefer düzenlenirse Viyana Kalesi'nin kolaylıkla düşebileceğini bildirmek için aceleyle İstanbul'a gelmişti.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde kuşatılan ve alınamayan Viyana'ya ikinci bir sefer düşüncesinde olan Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bu düşüncesini Padişah IV.Mehmed'e bildirmekten çekinmekteydi.

Balaban Hasan İstanbul'a gelir gelmez, Avrupa'daki vaziyeti anlatması için Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın önüne çıkarılır.

Tüm bunları Sadrazama büyük bir heyecanla söylesede, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sefer hazırlığını henüz Padişaha iletmediği için Balaban Hasan'ın söylediklerini dikkate almaz ve onu Viyana'ya yeni bir göreve göndermek ister.

İstanbul'a dönerken Viyana'ya bir sonraki gidişinde Osmanlı Ordusuyla surlara dayanıp kaleyi almak hayaliyle gelen Balaban Hasan, Kara Mustafa Paşa'nın bu umursamaz tavrına sinirlenir ve Paşaya derhal sefere çıkılmasını, on binlerce Osmanlı askerinin gönlünde yatan zaferi mundar ettiğini, hala beklendiği için I.Viyana kuşatmasında şehid olan Osmanlı askerlerinin kemiklerinin sızladığını hiddetli bir şekilde söyler.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bir yeniçerinin kendisiyle böyle konuşmasını hazmedemez ve derhal Balaban Hasan'ın kellesinin vurulmasını emreder.

Konuşma esnasında odada bulunan yeniçeri ağası ve diğer yeniçeriler, Balaban Hasan'ı cellatlara götürürken serbest bırakır ve kaçmasına izin verirler.

İstanbul'da kaçak konumuna gelen Balaban Hasan, Osmanlı'nın Avrupa'da bulunan sınır kalelerine giderek kendini farklı bir isimle yeniçeri olarak tanıtır ve buralarda pek çok savaşa dahil olur.

En sonunda gün gelir ve Balaban Hasan'ın beklediği II.Viyana Kuşatması başlar. Ordudan kovulmasına rağmen içindeki Osmanlı aşkı ile bu sefere de gizlice katılır.

Bu savaşta girdiği bir muharebede ciddi bir şekilde yaralanan Balaban Hasan, savaş meydanından bulduğu bir at ile oradan uzaklaşır.

Bilinci kapalı bir şekilde at üzerinde ilerler ve kaderi onu İtalya'nın Moeno Köyü'ne getirir.

Köylüler buldukları bu yaralı genci iyileştirirler. İtalyanca'da konuşabilen Balaban Hasan, köy halkı ile çok iyi anlaşır.

Zamanla o Moeno köyünü, Moeno Köyü'de onu benimser. Köylüler tarafından ona yeni bir isim bile verilmiştir: El-Turco

İlerleyen zamanla Balaban Hasan bu köyden bir kızla evlenir ve burada yaşamaya başlar.

Her şey yolunda giderken bir gün köye, Alman derebeylerinin askerleri gelir ve köylünün elinde ne var ne yoksa vergi adı altında her şeyi alırlar.

Onlara bir sonraki vergi gününe kadar, Yeniçeri ocağında öğrendiği savaş tekniklerini öğretir.

Daha sonra tekrar vergi toplamaya gelen askerler karşılarında, Balaban Hasan komutasında silahlanmış köylüleri görünce şaşırırlar ve geri çekilirler.

Moeno Köyü'ne barış ve bolluk getiren bu Osmanlı askeri, ölene kadar bu köyde huzurlu bir şekilde yaşar.

Balaban Hasan bu köyün tarihinde o kadar büyük bir önem taşımaktadır ki köy o günden bugüne 'La Turqie' olarak anılmaktadır.

Köy meydanlarında ise Balaban Hasan'ın heykelleri ve Türk bayrakları bulunmaktadır.

Balaban Hasan'ı saygı ve dua ile anıyoruz.

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }