Lyon Katolik Üniversitesi Öğretim Üyesi Samir Amghar ve Fransa Adalet ve Hürriyet Komitesi (CJL) Başkanı Yasser Louati, ülkede 24 Nisan Pazar günü düzenlenecek cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turuna ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.


Amghar, "Seçimin ilk tur sonuçları göz önüne alındığında Fransız halkının sağcı ve muhafazakar olduğunu tespit ediyoruz." dedi.

Fransız siyasetinin son yıllarda merkezden sağa doğru kaydığını ifade eden Amghar, seçimin ikinci turunda Macron ve Le Pen'in yarışacak olmasının beklenen bir şey olduğunu, Le Pen'in oylarının 2017'dekine kıyasla arttığını belirtti.


Amghar, "Fransa, ekonomik ve diplomatik açıdan gerçekten düşüşte olan bir ülke. Fransa, ekonomik sorunları olmayan bir güç ancak kendini dünyada konumlandıramıyor, küreselleşmeyi yönetemiyor ve küreselleşmenin neden olduğu sorunlara çözüm bulamıyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Fransa'daki Müslümanlar seçimleri büyük endişeyle izliyor çünkü korkuyorlar. Le Pen'in alacağı oylardan ve (aşırı sağcı Eric) Zemmour'un söylemlerinden korkuyorlardı." diyen Amghar, Fransa'daki Müslümanların çoğunun, eşitliğe dayalı bir toplum istediğine yönelik söylemleri ve Müslümanlara karşı olumlu tutumu nedeniyle seçimin ilk turunda aşırı solcu Jean-Luc Melenchon'a oy verdiğini belirtti.

Amghar, adayların içinde en çok Müslümanları savunan siyasetçinin Melenchon'un olduğuna dikkati çekti.

"Müslümanlar endişeli çünkü Macron ve Le Pen arasında seçim yapacak"
Seçimin ikinci turuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Amghar, şunları söyledi:

"Müslümanlar endişeli çünkü Macron ve Le Pen arasında seçim yapacak. Le Pen, Müslümanlara karşı sert politika yürütecek ve sert söylemleri olacak. Aynı zamanda Macron'un 2017'de iktidara geldiğinden bu yana Müslümanlara karşı sorunlu politika yürüttüğünü biliyoruz. (Müslüman kuruluşlar) Fransa İslamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF) ve Barakacity ile birçok kuruluş, cami kapatıldı. Çok sayıda Müslüman kuruluşun yöneticileri hakkında soruşturma açıldı. Dolayısıyla Macron ve Le Pen'in Müslümanlara karşı yürüttüğü politika sorunlu. Müslümanların toplumdaki yeri ve Fransa'nın Müslümanları entegre etmesi konusundaki yaklaşımı düşündürüyor."

"Ayrılıkçı" yasasını çıkaran Macron'un, ibadeti ile terörizmi karıştırdığını ifade eden Amghar, "Birçok Müslüman lider, Macron'un veya Marine Le Pen'in cumhurbaşkanı seçilmesinin Müslümanlar için bir şey fark ettirmediğini düşünüyor. Bu nedenle bu Müslüman liderler, oy kullanmama çağrısı yapıyor." dedi.

Amghar, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın siyasi bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini, birçok yabancı uzmanın Macron'un bir tür "otoriterliğe" sürüklendiğini gözlemlediğini aktardı.

"Macron demokrasinin bazı kurallarına uyduğunda otoriterliğe sapabileceğini düşünüyor"

İnsan hakları açısında Fransa'nın dünya sıralamasında gerilediğini ifade eden Amghar, "Macron, iktidarı elinde bulundurduğunda ve demokrasinin bazı kurallarını uygulayınca otoriter olabileceğini düşünüyor. İslamofobi ve Müslümanlara karşı ayrımcılık bu bağlamda söz konusu oluyor. (Macron veya Le Pen seçilse) Pek bir şey değişmeyeceğini düşünüyorum. (Müslümanlara karşı) Yine ayrımcılık yapılacaktır. İslamofobi artmayacak ancak istikrar haline gelecek. Müslümanlar gittikçe dinlerini barışçıl şekilde yaşama konusunda daha da zorlanacak." diye konuştu.

Amghar, bu durum karşısında 3 senaryonun mümkün olduğunu belirterek bunlardan ilkinin Müslümanların daha fazla entegre olmaya çalışacağı, ikincisinin Müslümanların Fransız olduğunu kabul ederek dinlerini yaşamaya devam edeceği, üçüncüsünün Müslümanların Fransa'yı terk ederek Müslümanlara karşı daha saygılı bir ülkeye yerleşeceği değerlendirmesinde bulundu.

"Veba ve kolera arasında seçim yapmak zorunda kalıyoruz"
Fransa Adalet ve Hürriyet Komitesi (CJL) Başkanı Louati de "Macron son 5 yılda, aşağı yukarı Le Pen'in (siyasi) ajandasını uyguladı. Özellikle kimlik, göç ve güvenlik kisvesi altında otoriterlik konularında." diye konuştu.

İkinci tura kalan Macron ve Le Pen'e atfen, "Kendimizi veba ve kolera arasında seçim yapmak zorunda buluyoruz." diyen Louati, Le Pen'in ve Macron'un seçim programında Müslümanlarla ilgili vaatlerinin benzer olduğunu belirtti.

Louati, Macron'nun, Müslüman derneklerin feshedilmesine izin veren "ayrılıkçı" yasayı çıkarttığını, "ayrılıkçılık" suçlamasıyla camileri kapattığını ve bir öğretmenin Hz. Muhammed'e hakaret içerikli karikatürleri derste öğrencilerine göstermesinin ardından öldürülmesi üzerine ülkede Müslümanlara yönelik baskı oluşturulduğunu söyledi.

Le Pen’in cumhurbaşkanı olması durumunu "Vichy Fransası'nın" tekrar iktidara gelmesine benzeten Louati, "Eğer Le Pen seçilirse bu, (Macron'un) ona son 5 yılda ve iki tur arasındaki davranışıyla yardım etmesiyle olacak." diye konuştu.

Louati, Fransa’da 2002'den bu yana cumhurbaşkanı koltuğuna oturan isimlerin tamamının Müslümanların aleyhine politikalar yürüttüğüne işaret ederek ülkede, Müslümanların en temel hakları olan din, ifade, dernekleşme gibi özgürlüklere ilişkin beklentilerini karşılayabilecek hiçbir siyasi oluşumun bulunmadığını vurguladı.

Müslümanların mağduriyetlerini dile getiren adayların ise kamuoyu tarafından itibarsızlaştırılmaya çalışıldığına dikkati çeken Louati, "Bu kişiler 'İslamcılarla bağı var' şeklinde suçlanıyor." dedi.

"Fransa, vatandaşları arasında ayrım yapmamalı"
"Fransa vatandaşları arasında ten rengine, kökenine veya dinine göre ayrım yapmamalıdır." diyen Louati, Fransa'nın armasındaki "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" sözünün tutulmadığını vurguladı.

Louati, "Fransa, kelimenin tam anlamıyla İslamofobi'yle şekillenen bir ülke haline geldi." diyerek siyasilerin pek çok konuda anlaşamamasına rağmen söz konusu İslam karşıtlığı olunca hemfikir olduklarını belirtti.

Seçimin ilk tur sonuçları Müslümanlar için "büyük bir hayal kırıklığı"

Ülkedeki Müslümanlar için cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur sonuçlarının "büyük bir hayal kırıklığı" olduğunu, çoğu Müslümanın Melenchon’a oy verdiğini ifade eden Louati, ikinci tura Macron ile Le Pen'in kalmış olmasının Müslümanları içinden çıkılması zor bir durumla karşı karşıya getirdiğini söyledi.

Louati, son duruma göre Müslümanların, "en az kötü adaya" oy vermeyeceği düşüncesini paylaşarak "Çünkü Macron, Müslümanlarla ilgili konularda François Hollande'dan çok daha kötü şeyler yaptı." değerlendirmesinde bulundu.

Seçimde hangi aday cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin, Müslüman toplum için Fransa'da durumun pek parlak olmayacağı kanaatinde olduğunu ifade eden Louati, Macron'nun tekrar seçilmesi durumunda, Müslümanlara yönelik yürütmüş olduğu baskı politikasının ve İslam karşıtı siyasetçilere hükümette yer vermesinin işe yaradığı fikrine kapılacağına söyledi.

Louati, Macron'un sürekli Müslümanlar hakkında konuşarak ülkenin gerçek problemlerini üstünü örttüğü ve kendisine gelen eleştirileri susturduğu görüşünü paylaşarak Le Pen'in seçimi kazanması durumunda ise toplumun daha şiddetli bir şekilde kutuplaşacağını belirtti.

Mevcut durumda Fransa'nın "otoriter" bir rejime geçtiğini, "bir insan hakları cenneti" gibi gösterilmemesi gerektiğini belirten Louati, halihazırda Le Pen'in adayı olduğu Ulusal Birlik (RN) partisinin iktidara geldiği kentlerde, ilk atılan adımın Müslümanlara saldırmak olduğunu ifade etti.

Bunun camileri ve helal etlerin pişirildiği restoranları kapatmak şeklinde vuku bulduğuna dikkati çeken Louati, "(Şimdi) Bunu, bir ülke düzeyinde hayal edin." diye konuştu.

Louati, "Fransa'da olup bitene bakılsa, Avrupa'da neler olacağı hakkında bir fikir sahibi olunabilir." diyerek, Fransa'nın diğer ülkeler için "İslamofobinin laboratuvarı" olduğu değerlendirmesini yaptı.