Galatasaray'ın renklerinin öyküsü

Rivayete göre, II. Beyazıd Galata sırtlarında avlanırken fırtına bastırır. Sığınacak bir yer arayan Beyazıd, Gül Baba adında âlim bir adamın evine konuk olur. Gül Baba'nın gerek misafirperverliğinden gerekse âlimliğinden çok etkilenen Beyazıd, Gül Baba'nın kendisinden bir dilekte bulunmasını ister.

Gül Baba âlimliğine ve tevazusuna yakışır bir cevap verir: "Burada bir ilim yuvası olsa da ben de hizmetkarı olsam."der. Bunun üzerine II. Beyazıd bir mektep inşa edilmesini emreder. Mektebin adı Mekteb-i Sultani olur, ilk öğretmeniyse Gül Baba. Gül Baba, Beyazıd'ı misafir ettiği o fırtınalı günde Beyazıd'a yetiştirdiği güllerden hediye etmiş. Renkleri tahmin edebileceğiniz üzere sarı ve kırmızıymış. İşte rivayet odur ki Galatasaray renklerini o gün hediye edilen güllerden almış. Galatasaray'ın kurucularından Bekir Sıtkı da söz konusu renklerin Gül Baba'nın II.Beyazıd'a verdiği sarı ve kırmızı güllerden esinlendiğini ileri sürer. Galatasaray Lisesinde okumuş sanatçımız Ferhan Şensoy da "Kalemimin Sapını Gülle Donattım" adlı kitabında Gül Baba'nın II.Beyazıd'a hediye ettiği güllerden bahseder.

Galatasaray'ın kurucusu Ali Sami Yen Galatasaray'ın renklerininin öyküsünü şöyle anlatıyor:

"Galatasaray takımı için ilk seçtiğimiz renkler, bayrağımızın renkleriydi: Kırmızı-beyaz. İlk formaları Asım Tevfik’in annesi ile kız kardeşim Samiye dikmişlerdi. Bu ilk formaları giyince birden korktuk; acaba başımıza bir iş gelir mi diye. Bunun üzerine İngiltere’den sarı-siyah renkte hazır formalar getirttik, ama hiçbirimiz bu renkleri beğenmedik. Birçok yerleri dolaştıktan sonra, nihayet Bahçekapı'daki Şişman Yanko'nun dükkanına gidilerek orada zarif iki yünlü kumaşa tesadüf ettik. Biri, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı. Tezgahtar, mahirane bir el hareketi ile kumaşların dalgalarını birleştirdi. Bir saka kuşunun başı ile kanadının yarattığı renk güzelliğine benzer bir parlaklık hasıl oldu. Ateşin içindeki renk oyunlarını görür gibi olmuştuk. Sarı-Kırmızı alevinin takımımız üstünde parıldamasını tasavvur ediyor ve bizi derhal galibiyetten galibiyete götüreceğini tahayyül ediyorduk. Nitekim de öyle oldu."