Gazze direnişi, sadece İsrail işgaline karşı verilen bir mücadele değil, aynı zamanda başta ABD olmak üzere Batı'nın desteklediği Haçlı zihniyetine karşı da bir direnişi temsil ediyor.

7 Ekim 2023'te başlayan Aksa Tufanı Operasyonu, Filistin direnişinin İsrail işgaline karşı verdiği mücadelenin önemli bir dönüm noktası oldu. Siyonist İsrail hükümeti, ABD, Kanada, Fransa, Almanya ve İngiltere'nin desteğini alarak Gazze'ye yönelik kapsamlı bir kara harekâtı başlattı. Ancak bu harekât, İsrail ordusunun umduğu gibi hızlı bir zaferle sonuçlanmadı. Aksine, direnişin gücü karşısında işgal ordusu büyük bir bataklığa saplandı ve ilan ettikleri stratejik hedeflerin hiçbirine ulaşamadı.

İsrail’in Stratejik Hedefleri ve Gerçekleşmeyen Hayaller
İsrail, kara harekâtına başlarken üç temel stratejik hedef belirledi:
1. İslami Direniş Hareketini (Hamas) ortadan kaldırmak: İsrail, Hamas'ı Gazze'den tamamen silmek ve böylece direnişi kırmak amacındaydı. Ancak bu hedefe ulaşmak bir yana, Hamas’ın direniş gücü her geçen gün daha da arttı ve küresel bir direniş hareketi haline geldi.

2. Gazze halkını sürerek Gazze’yi işgal etmek: Gazze’yi tamamen işgal ederek, Filistinlileri bölgeden sürmek ve Siyonist işgalin sınırlarını genişletmek hayali, işgal ordusunun karşılaştığı sert direnişle imkansız hale geldi. Gazze halkı bütün saldırılara ve soykırım savaşına rağmen vatanını terk etmedi.

3. Gazze’deki işgalci esirleri geri getirmek: Gazze’de esir tutulan işgalci askerlerin kurtarılması planlanmıştı. Ancak, direnişin etkinliği karşısında bu hedefe ulaşamadığı gibi kendi elleriyle kendi esir askerlerinin ölmesine sebep olduİsrail ordusu, 250 bin asker ve gelişmiş teknolojik silahlarla donatılmış olmasına rağmen, 11 aylık süre boyunca bu hedeflerden hiçbirini gerçekleştiremedi. Gazze direnişi, işgalci ordusunu her cephede zorlayarak ilerlemesini durdurdu ve hatta geri püskürttü.

İşgal Ordusunun Hezimeti ve Savaş Suçları
İsrail ordusu, sahadaki başarısızlıklarını örtbas etmek ve dikkatleri başka yöne çekmek için masum sivillere, özellikle kadın ve çocuklara yönelik katliamlar gerçekleştirdi. Bu katliamlar, İsrail’in uluslararası alandaki imajını kurtarma çabasının bir parçasıydı. Ancak, işgal ordusu bu sefer de büyük bir hezimete uğradı.

İsrail ordusu, geçtiğimiz günlerde 1900 tank ve zırhlı aracının Gazze'de imha edildiğini, 4500 askerin yaralandığını kabul etti. Ancak, uygulanan sansür nedeniyle gerçek kayıpların çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
İsrail, Gazze’deki direnişi kırmak için tam anlamıyla bir soykırım savaşı yürütmeye başladı. ABD yönetiminin desteğiyle Gazze’ye 80 bin tondan fazla bomba atıldı. Bu, Hiroşima’ya atılan yaklaşık altı atom bombasına eşdeğer bir yıkım anlamına geliyor. Ancak, tüm bu saldırılara rağmen Gazze halkı ve direnişi boyun eğmedi. İsrail’in "yenilmez" olarak tanıtılan ordusu, Gazze direnişi karşısında tarihî bir hezimet yaşadı.

Gazze Direnişinin Küresel Anlamı
Gazze direnişi, sadece İsrail işgaline karşı verilen bir mücadele değil, aynı zamanda başta ABD olmak üzere Batı'nın desteklediği Haçlı zihniyetine karşı da bir direnişi temsil ediyor.
Gazze, Siyonizm virüsüne karşı İslam ümmeti ve insanlık adına bir mücadele sürdürüyor. Bu direniş, mazlum halkların ve adalet arayışındaki insanların umudu haline geldi.
Gazze’nin ortaya koyduğu direniş, İslam dünyasında ve dünya genelinde adalet ve özgürlük mücadelesinin sembolü olarak görülüyor. Bu direniş, Siyonist İsrail’in 76 yıldır sürdüğü "yenilmezlik" yalanını açığa çıkardı. İsrail ordusunun tarihî hezimeti, Gazze direnişinin gücünü ve kararlılığını gösteriyor.

Gazze Halkını Yalnız Bırakmamak
Gazze direnişi, sadece Filistin halkı için değil, tüm insanlık için adalet mücadelesinin ön cephesinde yer alıyor. 11 aydır devam eden soykırım savaşında Batı dünyasının bütün değerlerinin, insan hakları vb söylemlerinin sloganik, yanlı söylemler ve değerler olduğu açığa çıktı.
Gazze'de çocuklar, kadınlar ve masum siviller katledilirken harekete geçmeyen Batı medeniyeti! ve insan hakları savunucuları! iddia ettikleri sözde hakların Gazzeliler için geçerli olmadığını bu sessiz ve tepkisiz halleriyle ispat etmiş oldular.

Gazze halkının fedakar tutumu ve haklı direnişi, onur ve vicdan sahibi yürekleri harekete geçmeye sevketti. Siyonist İsrail'in en büyük destekçisi ve suç ortağı olan ülkelerin meydanlarında onurlu ve vicdanlı yüreklerin meydanları doldurduğu bir intifadaya dönüştü. Bu mücadelede, başta müslümanlar olmak üzere, hakkın ve adaletin yanında yer alan onurlu ve vicdanlı insanlar olarak bize düşen görev, Gazze halkını yalnız bırakmamak ve bu direnişi her türlü destekle güçlendirmektir.

Gazze, Siyonist işgalciler karşısında sadece askeri bir mücadele değil, aynı zamanda bir ahlaki ve insani direnişin de simgesi olarak tarihe geçmektedir. Bu mücadeleyi desteklemek, insanlık onurunu ve adalet arayışını savunmak demektir.