Değerli dostlarım,
Yazacak söyleyecek o kadar söz var ki ama ne elim kaleme gidiyor ne dilimde söz söyleyecek takat var.

İçimiz yandı, kalbimiz yandı. Yaşanan acıyı tarif edebilecek kelime yok.

Türkiye son yüzyılın sen büyük felaketiyle karşı karşıya ve birçok ilimizde yaralarımız çok fazla.

Ülkemiz deprem bölgesinde ve bununla yaşamayı öğrenmemiz lazım.
Deprem büyük ama bu kadar hasar ve kayıp için takdir diyebilir miyiz?
Peki işlerimizi tedbir almadan takdire havale etmek ne kadar doğru?
Kaçak yapılar, denetlenmeyen binalar, eksik malzeme kullanımı...

Bütün bunlar bizim kendi elimizle ölüme davetiye çıkarmamız demek. Ve işte yine olan masumlara oluyor.

Çok şey yazılıyor, söyleniyor.
Devlet bütün gücüyle, bütün imkanlarıyla seferber olmuş durumda, milletimiz kenetlenmiş tek yürek olmuş herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor ama yeterli mi? Değil.
Çünkü felaketin boyutları çok büyük.

Bizler depremin ilk gününden itibaren bölgedeyiz. Osmanoğlu Yardımlaşma Derneği olarak sizlerin destekleriyle depremzede vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına koşuyoruz.

Burada devletin bütün kurumları askeri, polisiyle ve diğer sivil toplum kuruluşları canla başla yemeden, uyumadan çalışıyorlar.

Her zaman olduğu gibi çürük elmalar da çıkıyor, yağmaya ve hırsızlığa gelenler de var ancak bunlar yakalanıyor gereken cezayı da alıyorlar.

Acımız büyük. Geçmiş olsun demekle geçmeyecek.

Hep yazdık, söyledik. Sadece ben değil herkes söylüyor ama icraat yok. Yatay mimariye geçilmeli, depreme dayanıklı binalar yapılmalı, denetlemeler sıkı olmalı, cezalar caydırıcı olmalı.

İstanbul'da beklenen olası büyük depremde de bunun çok daha fazla acıyı yaşamamak için acilen bunlar hayata geçirilmeli.

Söyleyecek söz yok. Depremden etkilenen bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun, kayıplarımıza Allah rahmet eylesin.
Allah'a emanet olunuz!