Günübirlik telâş içerisinde belki çoğumuz farkında olmayız. Bazı yerlerde otobüs durakları ile minibüs durakları birbirine yakındır değil mi?

İki toplu taşıma aracı da binebileceği araç olmasına rağmen bir kimsenin hem otobüse hem minibüse binemeyip de elini sallaya sallaya kendi kendine "Eyvah!" ederek yolda kaldığını gördünüz mü hiç?..

Kararsız kalmıştır çünkü...

"Minibüse mi binsem, otobüse mi?" derken hem minibüs, hem otobüs hareket etmiş ve yolcu ikisine de binememiştir...

Yolcunun kaybettiği tek şey görünüşte zamandır... Ancak bir sonraki minibüs veya otobüse binerek yolculuğuna kaldığı yerden devam edecektir...

Peki, aynı kararsızlığı başka konulara uyguladığımızda ortaya ne gibi sonuçlar çıkıyor hiç düşündük mü?..

İsterseniz aklımıza gelen birkaç örneği sıralayalım:

Direksiyon başında, "o tarafa mı gitsem bu tarafa mı gitsem?" diyen şoför trafiği bir anda alt üst eder, hatta kazaya bile sebep olabilir...

"O konuyu mu yazsam, bu konuyu mu?" diyen kimse hiçbirini yazamadan kalkar yazının başından.

"O gömleği mi giysem, bu gömleği mi?" diyen memur, çoğu kez servis kaçırma korkusuyla öyle saçma bir kıyafet seçer ki kendi bile şaşırır komik haline.

"Almanca mı öğrensem, İngilizce mi?" diyen kursiyer hiçbir dili öğrenemez.

"A firmasından mı reklâm istesem B firmasından mı?" diyen reklâmcı hiçbir firmayla görüşemez.

"O yemeği mi istesem, bu yemeği mi?" diyen müşteri lokantadan aç çıkar...

"O koltuğa mı otursam, bu koltuğa mı?" diyen yolcu ayakta kalır...

"O müşteriyle mi ilgilensem, bu müşteriyle mi?" diyen tezgâhtar, müşterisinden olur...

"O işte mi çalışsam, bu işte mi?" diyen işsiz hiçbir işte çalışamaz.

"Askerini şöyle mi konuşlandırsam böyle mi?" diyen komutan savaşı kaybeder...

"Memura şöyle mi iş vereyim, böyle mi?" diyen amir, başarısızlığa düşer...

Örnekleri yere ve zamana göre çoğaltmak mümkün... Asıl olan "Karar verebilmek" veya "Kararsız kalmak" tır..

Herkesin bildiği meşhur sözdür... "En kötü karar, kararsızlıktan daha iyidir..."

Hayır en kötü karar diye bir tercih olamaz...

İnsan karar vermelidir. Ama verdiği kararın kötü olmamasını da tercih etmelidir.

Bunun için anlık karar vermek değildir önerilen.

Karar verme anına kadar hazırlıksız beklememektir. Karar verme anında acele etmek çözüm değildir.

Peki o halde nasıl yapmalıdır da en iyi kararı, kararlıca ve gönül rahatlığıyla "eminim ve son kararım" diyebilecek tarzda vermelidir?

Bir günlük işinizi program yapmadan uygulamaya çalışın... Sonucu mesai sonrası not edin... Ertesi gün, çalışmanızı belli bir programla sınırlandırın ve ne pahasına olursa olsun, kararınızdan vazgeçmeyin... Sonucu yine not edin...

İki sonucu karşılaştırdığınızda, başarının ve de huzurun programlı ve kararlı çalıştığınız günde olduğunu göreceksiniz... O halde neden hâlâ kararsız duruyorsunuz... 

Verin kararınızı ve yarından itibaren kararsızlığı, kararlı tutumunuzla ortadan kaldırın...

Başarınızın en az üç dört kat arttığını göreceksiniz...

Selametle kalın...